İslam alimleri, çocuğun altı yaşına kadar kimlik kazandığını, karakter ve ahlak olarak ne öğrenirse, bu dönemde öğreneceğini, altı yaşına kadar çocuğu kurtarmak gerektiğini söylüyorlar. Yani anne ve baba olarak bizlerin "büyüsün de adam olsun" diye beklediğimiz çocuk, bizlerin yanında altı yaşına kadar ne olduysa oldu. Artık kabahati kimsede arama hakkımız yok. Iş çevremden tanıdığım, çok dürüst bir ağabeyimiz vardı.
Fakat, gerçekten çok dürüst, emin bir insandı. Inşaat ustasıydı. Bir sohbetimizde, konu yalan ve yalanın afetlerine geldiği sırada şöyle demişti, aynen aktarıyorum; "Eskiden yoksul bir aileydik. Şimdi de öyleyiz ya... neyse, küçükken bal kabağından oyuncak bir araba yapmıştım. Dört tane kabağı ortasından delip kamış geçirir tekerlek yapardık, üzerine de tahta yerleştirir araba diye ona binip oynardık. Zor hareket ederdi tabi. Mahallemizde de bir marangoz vardı, babamın samimi arkadaşı. Benim o arabamla çektiğim sıkıntıyı görünce yanıma gelip dedi ki, "Söz, müsait bir zamanımda sana tahtadan oyma bir kamyon yapacağım, artık ona binersin" dedi.
Nasıl sevinmiştim anlatamam. Uyuyamaz olmuştum. Her gece yatarken o arabayı kafamda hayal ederek uyurdum. Şu an ellialtı yaşındayım, inan hala o arabayı bekliyorum. Hem de aynı duygular ve aynı hevesle bekliyorum inanır mısın?." Dedim ki, "Peki abi, sen küçük bir çocukken o kocaman bi adamdı, belki hayatta bile değildir artık, hem ne yapacaksın bu yaşta oyuncak arabayı" dediğim zaman, "Vallahi hiç bir zaman aklımdan çıkmadı. Her oyuncak görüşümde hala o kamyon aklıma gelir ve o amcayı arayıp bulmaya niyetlenirim, ama hiç bir zaman da aramaya zaman bulamam. Fakat ben bile aptalca bir düşünce olduğunu bile bile hala o kamyonu yapıp bana getirecek diye bekliyorum. Hala çocuk gibi o tahta kamyonu bekliyorum ve geleceğine inancım hiç eksilmedi. Bu duygu neden benden hala gitmedi bilmiyorum, kendime şaşıyorum..." dedi.
Yalanın, bir çocuğun masum kalbinde oluşturduğu o korkunç yıkımı, o tarifi mümkün olmayan bekleyişi, özlemi, hasreti, aldatılmışlığın cayır cayır yaktığı o çocuk yüreğinin halini görüyor musunuz.
Çocuklarımıza, "n'olacak canım, çocuktur, unutur birazdan" diyerek, mamasını yesin,dersini çalışsın, uyusun, yaramazlık yapmasın diye her gün defalarca söylediğimiz masum görünüşlü yalanların açtığı yarayı nasıl kapatacağız.? Kapatamayız. Çocuğa birkaç ay içinde ektiğimiz yalan tohumu, onun ömür boyu insanlara bakışını değiştiremeyecek, aynı yalanları kendi nesline de söyleyerek, yalan geleneğini devam ettirecektir.
Allah yardımcımız olsun.