SINIRSIZ ÖZGÜRLÜK MÜMKÜN MÜ? İnsanın en önemli zevklerinden biri yemek içmektir. Yeme içmede sınırsızlık ise şişmanlık hastalığını ortaya çıkardı. Şişman insanda kanser dahil bir çok hastalığın aşırı derecede arttığı bugün bilimsel olarak doğrulanmaktadır. Hatta Amerika'da bazı sigorta şirketleri, çok hasta olmaları gerekçesiyle, şişman kimseleri sigorta etmiyorlar. İşte yeme zevkine sınır konulması nasıl doğru ise, cinsel eylemlere de sınır konulmalıdır. Sınırsız cinsellik cinsel doyum eşiğini yükseltiyor. Tıpkı her gün pasta yiyen bir insanın bir süre sonra, tatlı olarak pastayı yeterli görmemesi ve ondan lezzet alamaz hale gelmesi gibi.
Cinsel beklenti düzeyi yükselen insan, kadını yasak zevklerin aracı olarak görür. Eşi yaşlandığında cinsel obje olarak arayışlara girer. Para ve imkanlar müsaitse, kırk-elli yaş civarında, aile bağları zayıflar. Aile sadakatine uymayan eylemler ortaya çıkar. Aile parçalanmaya başlar, faturayı çocuklar öder. 1955'de ABD'de boşanma oranı yüzde 10 idi. 1995'te yüzde 52'ye çıktı. Bu sonuçta, cinsel özgürlük adına gelişmiş bulunan din-karşıtı, nikah-karşıtı akımların büyük rolü vardır. Ve bugün, boşanma oranındaki bu feci yükselişin yol açtığı her türden sorun karşısında, ABD Hollywood'da aileyi ve mutlu yuvayı özendiren filmler yapılmasını teşvik etmektedir.
Çağımızın insanı zevk peşinde koşmayı idealize etti. Bu, bilim adına yapıldı. Budizmden tutunuz semavî dinlere kadar bütün öğretilerin günah saydığı eylemlere kucak, bu eylemleri günah sayan öğretilere ise savaş açıldı. Bunun bilimsel tezi, Freud'un ‘insan ruhunun amacının zevklerini tatmin etmek olduğu, edemediği zaman da ruhsal hastalıkların çıkacağı' öğretisi oldu.
Böylece ahlâk kelimesinin güncelliği ortadan kalkıyordu. Bu düşüncenin eğitimciler arasında benimsenmesi ahlâkın güncelliğini kaldırdı. 1960'larda Amerika'da din-karşıtı, nikah-karşıtı akımların ortaya çıkmasının bilimsel dayanağı oluştu. Bu süreç içerisinde, insanın varoluş amacının arzularının tatmini olduğu tezi gelişti ve yaygınlaştı. Arzuların en zirvesi olan cinsellik tatmin edilmeliydi. Bunun yaşam felsefesindeki yeri de cinsel özgürlüktü. Peki, cinsel özgürlüğün sınırsızca yaşanması mümkün mü?