Kurban olayına bir merhamet ayrışması ya da sınavı gibi bakmak ne kadar yanlıştır. İş gelip, birilerinin zihninde, Müslümanlar'a kurban sorumluluğunu yükleyen Allah'ın merhametini sorgulamaya dayanıyorsa, ne kadar derin bir zihin yanılgısı söz konusudur. Allah'tan daha merhametli olmaya soyunmak doğrusu, varoluşun hiçbir gerçekliğini anlamamak anlamına geliyor.
Kurban "Rahman ve Rahim" sıfatlarını, Müslüman'ın adeta her adımında "Bismillahirrahmanirrahim" diyerek andığı Allah Teala'nın rahmet ikliminden bize süzülüp gelen buyruklardan biridir. Hazreti Peygamber, bir annenin evladına olan şefkat ve sevgisini, Allah'ın rahmet denizinden bir damla olarak zikreder. Hazreti Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Allah'ın rahmetinin yüz parça olduğunu, onlardan birisinin yeryüzüne indirildiğini ve yeryüzünde rahmet diye anılabilecek ne varsa onların tümünün Allah'ın rahmetinin yüzde birinin yansıması olduğunu bildirir bize...
Kurban ve başka ibadetler, böyle bir rahmet deryasının içinden süzülür ve sınar insanı... Burada "kurbandaki psikolojik derinlik" üzerine yazılanları hatırlatacak değilim, iş, Rabb'in rahmaniyyetine, rahimiyyetine, "vedud - çok seven" sıfatına mutlak iman sadedinde değerlendirilmeli bana göre... Herkes kendi zihnini yeniden yoklamalı... Allah'ın ikramı, lütfu var diye varız, âlemler var. Ruhumuzda merhamet adına bir iz varsa, o bile Rabb'in lütfu. Böyle iken bile birbirimizin kurdu isek, ya içimizde bir rahmet boyutu olmasa idi, nasıl vahşileşirdik birbirimize karşı... Ondan sonra kalkıp, kurban ibadetinde merhamet sorgulaması yapmak...Ne kadar "insafsız"ca bir tavırdır...
Kurban bizim medeniyetimizin bir güzelliğidir. Toplumu dokuyan bir sevgi ilmeğidir. Hac'la, bayramla bütünleşerek ancak İslam toplumlarına has bir erdemi inşa ederek gelmiştir. Batı medeniyeti karşısındaki aşağılık duygusu ile anti kurban eğilimlerini birleştirip ortaya bir "medeniyet sınavı" çıkarmak olsa olsa bizim kimi çürümüş yanlarımız bulunduğu gerçeğine işaret eder. Kimi çürümüş zihinlerimizin bulunduğuna..."