Hz.Peygamber'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Hz. Fatıma'dan (r.anha) torunu, Hz. Ali ve Hz. Fatıma'nın ikinci oğlu. Hicretin dördüncü yılı Şaban ayının beşinde dünyaya geldi.Hz. Hüseyin'in ismini Peygamber Efendimiz koydu. Hz. Hüseyin doğduğu zaman, Cebrail (as) gelip "Ya Muhammed! Rabbin sana selam söylüyor. Oğluna, şu Harun'un oğlunun ismini koy diyor" dedi.
Peygamber Efendimiz "Ey Cebrail; Harun'un oğlunun ismi nedir?" diye sordu. Cebrail (as) "Şebir" dedi. Peygamberimiz "Benim dilim, Arapça" buyurdu. Cebrail (as) "Öyle ise, bunun Arapça karşılığı olan Hüseyin ismini koy" dedi.Hz. Hüseyin, Hz. Peygamber'e (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) çok benziyordu. Hz. Ali (ra) "Hasan, Resulullah'a göğsünden başına kadar olan kısmında, Hüseyin de bundan aşağı olan kısmında çok benzerdi" (Ahmed b. Hanbel Müsned 1, 108) demişlerdir.
Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin'e (r.a) son derece düşkün olup onları çok severdi. Onların hakkında, "Allah'ım; Ben, bunları seviyorum. Sen de sev bunları" (Tirmîzî Sünen V, 661).
"Hasan ve Hüseyin, benim dünyada kolladığım iki reyhanımdır" (Ahmed b. Hanbel, Müsned II, 288);
Peygamber Efendimiz, bir gün oturuyordu. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin, güreşmeye başladılar. Peygamber Efendimiz gülerek "Ha gayret Hasan; Göreyim seni, yakala Hüseyin'i!" diyerek Hz. Hasan'ı kayırınca, Hz. Ali; "Yâ Resulullah, Sen Hüseyin'i kayırmalı değil miydin? Hasan daha büyüktür" dedi. Peygamberimiz; "Baksana Cebrail de Hüseyin'e (Ha gayret Hüseyin göreyim seni) diyor" buyurdu (Zehebî, Siyer Alâmü'n-Nübelâ III, s. 190-191).
Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) torunlarından olan Hz. Hüseyin'in çocukluk yılları Peygamberimizin yanında geçmiştir. Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin Resulullah'ın eğitiminden geçmiş cennetin efendileridir. Ne yazık ki Hz. Hüseyin münafıkların eliyle şehadet şerbetini içmiştir.
İbn-i Sa'd, Resulullah'ın (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zevcelerinden olan Ayşe'den şöyle rivayet etmiştir; Resulullah'ın (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) uyuduğu bir sırada, Hüseyin içeriye girdi ve Resul-u Ekrem'e doğru yürümek istedi Ben onu Resulullah'tan (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) uzaklaştırıp, işimin başına döndüm. Hüseyin tekrar iki alem serverinin yanına yaklaşınca, Hz Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ağlar bir şekilde uyandı. Ben "Niçin ağlıyorsunuz, bir şey mi oldu?" diye sorduğumda, "Cebrâil bana Hüseyin'in şehid düşeceği yerin toprağını gösterdi. Allah'ın gazabı onun kanını dökenlere çok şiddetlidir" diye buyurdu. Daha sonra Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) elini açtığında (ince kum) toprağı gördüm.Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bana hitaben buyurdu ki; "Ey Ayşe, canım elinde olan Allah'a andolsun ki, bu olay beni çok üzüyor. Benden sonra Hüseyin'i ümmetimden kim öldürecek?" (Müsned-i Ahmed ibn-i Hanbel, c6, s294)
Müslümanın hayatında Allah ve Resulu'nun hükmünden başka hiç bir hükmün geçerli olamayacağını bilen Hz.Hüseyin, günah denizinde yüzen Yezid'e biat etmemiştir. Bunun neticesinde Kerbela'da Ehl-i Beyt'in kanı akıtılmıştır.
Günümüze kadar inananların gönlünde Hz. Hüseyin taht kurmuştur.Ehl-i sünnet alimleri isimlerini camilere yazmıştır.
İmam Suyuti gibi büyük bir alim Yezid'e beddua etmenin caiz olduğunu söylemiştir.