İslam'da sözün önemli bir yeri, küçümsenemez ve göz ardı edilemez bir gücü var. Hatta denilir ki İslam medeniyeti, biraz da söz medeniyetidir. Her fırsatta önce söz vardı denir. Ama şu da kabul edilir ki; söz, ancak kendi doğrultusundaki eylemle, yani amelle bir araya geldiği zaman güzelleşir, anlam ve derinlik kazanır. Bundan dolayı Kur'an, söylediklerini yaşamayan, yapmayan insanları eleştirir, azarlar. Çeşitli yerlerde bu tür insanların dikkatlerini çeker Kitap. İşte içinde bulunduğumuz mübarek Ramazan, bu açıdan bakıldığında üzerinde düşünülmesi gereken bereketli bir ay. Çünkü bu zaman dilimi, insanlara, fikirlerini hayatlarına yansıtmaları için önemli bir fırsat sunar: Bir ay boyunca her gün, gündoğumundan gün batımına yani imsaktan iftara değin, bir emir doğrultusunda hayatını düzenleme fırsatı. Evet, hayatını tanzim etme, yani sadece yemeden içmeden uzak durma değil, belki bunların yanında, bu yasaklar devam ettiği sürece Yasak Koyucu'yu hatırda tutma ve onunla olma.
İnsanın duygularının şeffaflaştığı, ruhunun inceldiği, yüreğinin yufka gibi olduğu anlardır oruçlu anları. Adeta ideal İslam insanının bir modeli sahnelenir bu günlerde.
Oruç sadece iyi melekeler kazandırmaz, aynı zamanda kötü alışkanlıklardan da alıkor. Ve bir ihtimal, bu aydan sonra da etkisi devam eder. Bundan ötürü bu ay çoğu insan için, -tabir caizse- bir PİLOT ZAMAN dır. Bir başlangıç ve silkiniş için. Buradan başlayarak bütün bir yıla, giderek tüm bir ömre yayılacak adımlar atmak için.
Oruç disipline eder
Doğrusu, sosyal ve iktisadi anlamda orucun görünen ve görünmeyen bir çok faydası var. Bunların belki de en dikkat çekici olanı, orucun düzenleyici ve dönüştürücü bir güce sahip olması ve bünyesinde ciddi bir dinamizmi barındırmasıdır. Şahısları olduğu gibi toplumları da derinden etkiler Oruç, dönüştürür ve sanki bir yeniden diriliş yaşatır onlara.
Fıkıh kitapları Orucu dar anlamda insanın imsaktan iftara kadar yeme, içme ve cinsi ilişkiden uzak durması olarak çerçeveler. Geniş anlamda ise insanın konuşmasını, düşüncesini, bakışını ve hatta hayalini kontrol altına alan daha kapsayıcı ve derinlikli bir açıya sahip olduğu ise apaçık. Dolayısıyla orucun insan ve toplum davranışları üzerinde mutlak bir etkisinden söz etmek mümkün. Evet, Oruç disipline eder, bu doğru tartışılmaz.
Allah ve Resul’ü diyorsa doğrudur.
Şüphesiz İslam'ın diğer tüm emirleri gibi Oruç da çok yönlü bir ibadettir. Üzerine dikkatlerimizi yoğunlaştırdığımız zaman orucun zengin bir içerik ve geniş bir anlam dünyasına sahip olduğunu görürüz. Bu meyanda sayısız sosyal ve iktisadi faydasından da söz edebiliriz. Ama şurası es geçilmemeli ki, biz Müslümanlar, tüm emirlere önce emir olduğu için uyarız. Ondan sonra kapasitemiz oranında o emirlerde hikmet arayışına gireriz. Çünkü dinin temelinde teslimiyet vardır. Şüpheden hareket ederek yola çıkmak ise felsefi görüşlerin karakteridir. Hem öyle ibadetler var ki bu günkü şartlarda hikmetlerine vakıf olamamışız. Eğer hikmet merkezli, faydacı bir yöntemle ibadetlere yönelirsek, bu tür ibadetler anlamsızlaşmaz mı? Doğru olan, herşeyden önce "Allah ve Resul'ü diyorsa doğrudur" demektir.
Oruçta teravih namazı ve fitir zekâtı var. Bunlar da, biri önemli bir sünnet olarak, biri de vacip (farz) olarak orucun parçalarından ve mütemmim cüzlerinden. Son on gününde itikâf var, bayram namazı var, mukabeleler var. Ve tüm bunlar Oruçtan ayrı düşünülemeyen, onun anlamını derinleştiren çağrışımlar, Ramazan var diye var olan, Ramazan haricinde söz konusu bile olmayan ibadetler. Ayrıca bu ayda indirildiği için Kur'an ayı olarak da isimlendirilir Ramazan. Öyleyse Ramazan, kendi başına büyük bir kıymet ve anlama sahip olduğu gibi, çağrıştırdıkları sebebiyle de zengin ve geniş kapsamlı bir zaman dilimi.
İki hadis: "Sizden evlenmeye gücü yeten, evlensin. Gücü yetmeyen ise Oruç tutsun." "Allah buyurdu ki: Âdemoğlunun yaptığı tüm ameller onadır, Oruç hariç. Çünkü o benim içindir ve mükâfatını da ancak ben veririm."