Zaman İman Kurtarma Zamanı, Tarikat Zamanı Değildir Sözü

  SORU: "Bu zaman iman kurtarma zamanıdır, tarikat zamanı değildir" sözü oldukça yaygın, sizde tasavvuf tek kurtuluş diyorsunuz. Bu nasıl oluyor açıklar mısınız?

CEVAP: Normal! Bu asrın Müslümanının ne hallerde olduğunu ona göre haramın, işine geldiği zaman helal olduğunu, üç beş kitap okuyup; "Alim bazı şeyleri bilen bazı şeyleri bilmeyendir. Herşeyi Allah (Celle Celalühu) bilir" sözünü de kendine kılıf edip piyasaya çıkan sahte alimlerin, sahte öğrencileri olan asrımızın müslümanları için normal. Hatta yüce İslâm'ı kişiliksiz kişiliğinin, kişiliksizliğini kamufle etmek için; "Allah'ı (Celle Celalühu) seviyorum, Allah (Celle Celalühu) için buğz ediyorum" diye insanlara tebliğ adı altında savaş açanlar için normal. Hem nasıl kurtaracakmış bunlar imanı, hem de tasavvufsuz. Bakın şimdi kim "nefs yoktur" dese kafirdir. Kim "nefs ve şeytan vesvese vermez dese, kötülüğü emretmez dese yine kafirdir. Kim ben nefsimi delillerle ispat ederek "mutmainne" ederim dese şu ayeti duymamıştır veya duymak istememiştir. "Haberiniz olsun kalpler ancak (yalnız) Allah'ın zikriyle itminan bulur" ayet-i kerimesini ve bunun gibi birçok ayet ve hadisi görmemiş olur.

Üstelik de İslam Tarihi'nde iman ve ahlak kahramanları olan Abdülkadir Geylani, Şehabeddin Sühreverdi, İmam-ı Rabbani, Mevlana Halid-i Bağdadi ve daha nice alim, veli ve muttakileri görmemezlikten gelmiş olur. Mesela aklı karmakarışık, fikri bulanık, imanı bunalımlı müslümanların aklını, fikrini materyalist ve birçok felsefe pisliği kalıntılarından kurtarmak gerektiğini ve bunun da ancak tavavvufla olabileceğini size anlatayım. Bir kere tasavvuf erbabı bir sofi inanması gereken biçimde inanması, öğrenilmesi farz-ı ayn olan İlimleri öğrenmesi hatta beynindeki karışık batı kökenli kalıntılardan kendini temizlemesi gerekiyor. Zaten sofi için bu şarttır ama yeterli değildir. Yani olaya tek boyutla bakıp küfrün ve onların bize ilim diye yutturduğu felsefi ekollerinin kafamızdaki tahribatını onarıp, işi hallettiğimizi sanmamız yine siyonistin ve ehli küfrün oyununa gelip insanı sadece akıl sanmamızdan kaynaklanıyor. İnsan yalnız akıl mı ki aklını düzelttin mi tamam imanını kurtardı oluyor. İnsan kesinlikle yalnız akıl değildir.

Bu, materyalistin komünistin görüşüdür. İnsanın ruhu, kalbi nefsi yani bir de iç dünyası vardır. Hem de o iç dünya yüzünden insan yücedir, büyüktür. Allah'ın yeryüzündeki halifesi olmaya layıktır. Kimin aklına gelir ki büyük insan dendiği zaman üç metre boyunda dev gibi bir insan, hiç kimsenin, İnanan inanmayan herkesin büyük insan denince aklına elinde olmadan alim, veli, sanatçı veya mütefekkir gelir. Demek ki insanı insan yapan aklı olduğu gibi yalnız aklı değildir. Akıl da deterministtir, zayıftır sınırlıdır. Zaten iman-ahlak, akıldan kaynaklanır demekte sapıklıktır. Mutezile biliyorsunuz iman, akılla olur demiş ve ehl-i sünnet alimleri tarafından bu görüşleri çürütülmüş ve mutezilenin kökleri kazınmıştır. Yeryüzünde bir tane bile mutezile bulmak mümkün değildir. Ama akılla herşeyi hallederim diyen, ne olmuştur siz karar verin. Ama yalnız akılla demek istiyoruz.

Şimdi demekki iç ve dış dünyamızı onarmamız veya onartmamız farzdır. Bu konuda birçok ayet-i kerime ve hadis-i şerif mevcuttur. Şimdi hangi babayiğit zaman iman kurtarma zamanıdır der de insanın aklına, ruhuna, nefsine, kalbine hükmedemeden bunu yapabilir. Tamam, tüm batıdan ithal ettiğimiz bozuk fikir, küfür ve felsefi ekollerin kafamızdan temizlediğimizi ve bunu da tasavvufsuz yaptığınızı farzedelim. Şimdi kafamız tertemiz. Kafamızdaki bozuk ölçüleri tamamen değiştirip onların yerine islami ölçülerle ölçülendik. Hatta icraatlarımız da hep İslâmi ölçüler içerisinde olsa, bu asla ama asla mümkün değil de farzedelim mümkün olsa diyoruz, ne olacak?

Her taraf güllük gülistanlık, nefsimiz kuzu kuzu oturur, şeytan ve dostları hayranlıkla bizimi seyreder? O zaman imanımızı kurtarmış mı oluruz? Veya nefsimizi "mutmainne mi" etmiş oluruz? İmam-ı Rabbani Mektubatı'nda delillerle ve ispat yollu nefsin mutmainne edilemeyeceğini, bu işin ancak Allah'ı ZİKREDEREK, yani tasavvufla olacağını anlatıyor. Hangi İslam alimi, hangi müslüman "ben nefsimi böyle mutmainne edebilirim" diyebilir, diyemez. Dememeli. Eeee...

Nefs mutmainne olmadan şeytan ve nefsin devamlı vesvese verdiği, her an insanın küfre düşebildiği tüm İslâmi kaynaklarca doğrulandığına göre, demek ki iman kurtarmak için aklı ve fikri düzeltmek yetmez. Kalbi tasfiye, nefsi tezkiye gerek. Yoksa ne emperyalist ne de şeytan, nefs kadar alçak değildir Kafamız, aklımız pis fikirlerden arınsa bile nefs, şeytanla beraber, İslâm literatüründe vesvese diye bilinen şeytanın ekollerini aklına öyle bir sokar ki şaşarsınız. Kendimizi kandırmayalım. Ümmet-i Muhammedin imanıyla oynamayalım. Evliyaya koşalım veya koşturalım. Koşmasakta Allah için onları sevelim. Onları sevenlerin bile kurtulduğunu, vallahi billahi kurtulduğunu bilelim. 

  SORU: Eskiden tarikatlara ilim seviyesi belli bir yere kadar gelmiş takvalık derecesi oldukça yüksek insanları alırlarmış. Şimdi herkes tarikata girebiliyor. Bu neden ve nasıl oluyor?

  CEVAP: Eskiden gerçekten öyleydi. Aslında şimdi de öyle. Bakın bir büyük veli Seyyid Abdülhakim Hüseyni Hz.leri ne diyor: "Biz tarikatın içinde bu ümmete şeriatı öğretiyoruz. Zaman iman kurtarma zamanıdır" diyor. Zaten nerde bulacaksın ilmi belli bir seviyeye kadar gelmiş ve kendini tasavvufa ihtiyaçlı görecek kadar basiretli insanları.

Sanki yüzyıllardır medreselerimiz açık, Avrupalılar kafamızı pisliklerle doldurmadılar. Sanki bizi hiç sömürmediler de alim bolluğu var. O zaman tasavvuf müessesesini kapatıp şeyhleri tatile gönderip meydanı İZM'cilere mi bırakalım? Veya Allah dostlarını bırakıp, diyelim ki onlara "bizim henüz ilim seviyemiz sizin dizinizin dibine çökmeye yetecek kadar iyi değil, siz yolunuza biz yolumuza, kalalım böyle cahil, ama sizi de inkar etmeyelim. İşimize geldiği için tabi mi diyelim. Herkesin malumu olduğu bir şey var oda tüm müslümanların farz-ı ayn ilimleri öğrenmesinin farz olduğu.

Yani öğrenmezse haramdır. Daha açığı ben müslümanım diyen herkesin öğrenmesi gereken ilimleri zaten müslüman olduğumuz için öğreneceğiz ve daha açığı farzı ayn olan ilimleri öğrenmek ehli tarik olmak için yeter.

Hatta bu zamanda artar bile.