Şefaat Ya Resulullah

 

Allah katında kendisine şefaat izni verilenlerin durumu ve yetkileri, ödül törenlerinde ödülleri vermek üzere kürsüye çağrılan şeref konuklarınınkine benzemektedir. Ödülün kime verileceğini bilen ve belirleyen onlar değildir. Ancak bu merasimi tertipleyenlere göre onlar, şerefli, saygıya layık, büyük kimseler olduklarından kendilerine böyle bir imtiyaz verilmiştir. Allah katında şefaatlerine izin verilecek olanlar da Allah'a yakın ve sevgili kullar olacaktır. 

Bu sevgili kulların en üstünü ve faziletçisi de kuşkusuz Muhammed Mustafa (sas)'dır. 

Şefaat; bir kimsenin bağışlanması için onun adına af dileme, maddi ve manevi bir imkanı elde etmesi için yetkili nezdinde aracılık yapmaktır. Veya günahkar bir müminin affedilmesi veya yüksek derecelere ulaşması için Allah nezdinde mertebesi yüksek olan birinin ona dua etmesi anlamına gelir. 

Buhari ve Müslim'in rivayet ettiği bir hadiste; 

"Kıyamet gününde benim ümmetimden birçok kimseler gelip sol tarafa sevk olunduklarında;

-Ya Rab, bunlar benim ashabımdır merhamet et, derim.

-Bunların senden sonra neler işlediklerini sen bilmezsin.Onlar kendilerinden ayrıldığın günden itibaren arkalarına dönerek intidatlarına devam etmişlerdir, buyrularak; "Rahman nezdinde söz ve izni olandan başka hiç kimsenin şefaate gücü yetmeyecektir." (Meryem Suresi 19/87) 

-Kıyamet gününde Peygamberimiz'e hitaben; "Ya Muhammed! Başını kaldır secdeden. İşte istediğin sana verilecek. Şefaat et. Şefaatin kabul edilecek." buyrulacak.

"Ben de başımı secdeden kaldıracağım ve; Ya Rabbi ümmetimi bana bağışla. Ya Rabbi ümmetimi kurtar. Ya Rabbi ümmetimi bağışla diye yalvaracağım." 

Yine Buhari rivayetinde: "Kimsenin zorlaması olmadan kendiliğinden ve içinden gelerek iman eden kimselere şefaat edeceğini söylemektedir. Resulullah'ın şefaatini elde edebilmek için onun belirttiği özelliğe sahip olmaya çalışmalıdır.

Efendimiz kendisine ümmeti için şefaat yetkisi verildiği için defalarca şükür secdesi yaptığını Ebu Davud'un niyet ettiği hadisten öğreniyoruz. Mümin olana gerekir ki, Resulullah'ı iyi tanımalı, sevdalar üstü sevda ile sevgi beslemeli, O'nun nasihatlarını dinlemeli ki dünya ve ahireti mamur olsun. Dünya ve ukbamızı nurlandırmak istiyorsak Nebi'nin irşadına teslim olmalıyız.

Abdurrahman Ahrar