Kisra'nın Saray Burçlarının Yıkılması

 

Yakubi, Taberi, İbni Abdi Rabbin ve daha başkalarının kaydettiklerine göre: Peygamberimizin doğduğu gece, Kisra'nın sarayında 14 burç çatırdayarak yıkıldı. İranlıların bin yıldan beri hiç sönmeden yanan Ateşgedeleri söndü. Semave vadisi taşıp sular altında kaldı! Save gölü kurudu! İran baş kadısı (Mubezan) da rüyasında bir takım serkeş develerin bir sürü Arap atlarını önlerine katarak Dicle'yi geçtiklerini ve İran topraklarına yayıldıklarını gördü!

Kisra, sabaha çıktığı zaman, karşılaştığı, hadiseden çok ürktü ve bunu bir müddet, belli etmemeğe çalıştı ise de vezirlerine ve Mecusi büyüklerine açıklamaktan kendisini alamadı. Tacını giydi. Tahtına oturup, onları huzuruna davet edip topladı. Toplandıkları zaman durumu onlara bildirdi. O sırada Ateşgedenin de söndüğü hakkında gelen mektup Kisra'nın üzüntüsünü büsbütün artırdı. Başkadı (mübezan):

"Allah hükümdara dirlik düzenlik versin. Ben de bu gece bir rüya gördüm!" diyerek bir sürü develerin bir sürü atları İran topraklarına doğru kovalayıp getirdikleri hakkındaki rüyasını anlattı.

Kisra:

"Ey Mubezan! Acaba, bu neye işaret olabilir?"dedi. Mubezan, meclistekilerin en bilgilisi idi. Kisra'ya: 

"Araplar tarafından mühim bir şey vuku bulacağına işaret olabilir." dedi. Bunun üzerine Kisra, Basra Emiri Numan b. Münzir'e yazdı ve bu yazıda: 

"Bana bilgili bir zat gönder ki kendisine bazı şeyler sormak istiyorum!" dedi. Numan da ona Abdul Mesim b. Hayanı gönderdi. Kisra: 

"Senden sormak istediğim şey hakkında sende bir bilgi var mı?" dedi. Abdul Mesih: 

"Hükümdar, soracaklarını bana bildirsin. Eğer, benim o hususta bir bilgim varsa, sorusunu cevaplandırırım. Cevaplandıramazsam bunu cevaplayabilecek birisini haber veririm!" dedi.

Kisra; gördüklerini, Abdul Mesih'e anlatınca, Abdul Mesih: 

"Şam civarında (Cabiye'de) oturan dayım Satih'da bu hususta bilgi vardır" dedi. Kisra: 

"Öyle ise, sen hemen ona git; sana sorduğum şeyleri, ona sor; cevabını da bana getir!" dedi.

Abdul Mesih, hayvanına atlayıp ölümü halinde iken Satih'in yanına ulaştı. Ona selam verdi. Sıhhat ve afiyet dileğinde bulundu.Fakat Satih, hiç cevap vermedi. Bunun üzerine, Abdul Mesih: 

"Yemen diyarının ulusu sağır mıdır? Yoksa işitiyor mu? Ey mühim ve müşkil meseleleri çözen zat!..." diye başlayan ve kendisinin kim olduğunu, ne için geldiğini anlatan manzumesini okuyup bitirince Satih başını kaldırdı. Gözlerini açtı ve: 

"Abdul Mesih, devesine binerek acele Satih'e geldi. Ama o, şimdi ölmek, kabre girmek üzeredir! Senin, bana Sasan oğullarının hükümdarı, sarayının sarsılmasındaki, yanan Ateşgedenin sönmesindeki hikmeti anlamak, Başkadının rüyada gördüğü bir takım serkeş develerin birsürü Arap atlarını kovalayarak Dicle'yi geçip İran topraklarına yayılmalarının neyi işaret ettiklerini sormak için gönderdi! Ey Abdul Mesih! İlahi vahyin okunması çoğaldı ve Asa sahibinin Peygamber olarak gönderildiği, Semave vadisinin su baskınına uğradığı, Save gölünün battığı, Farslıların Ateşgedelerinin söndüğü zaman artık Şam, Satih için Şam değildir! Sasani'lerden, sarsılıp yıkılan Burçlar sayısınca, Kral ve Kraliçe gelecek ve artık, olacak olacaktır!" dedi ve bulunduğu yerde öldü.

Ayşe Sezgin