Çocuklarla ve gençlerle ilgilenme anlamında yapılan faaliyet var. Bu konuda düzenlenen panellerin ne kadar bol olduğu hepimizce malum. Fakat neler yapıldığı ya da gerçek manada nelerin yapılabileceği ile ilgili somut neticeler her nedense yok denecek kadar az. Yine sokakta çantacılar, yine tinerciler, yine acemi hırsızlar, yine mendilciler v.s. Demek ki uğraşıların büyük bir bölümü çocuğa, hatta halka yalancı meme vermekten başka hiçbir şey değil.
Gençlerin sorunları ile ilgili bir soru sorulduğunda, yanıt olarak klişe olmuş beyanatlar dinlemekten bıktık artık. "Strestendir, psikolojiktir, vs" deyip afilili duruşla, tepeden bakma yöntemlerle kendini tatmin edip, sorunlu çocukların aile ile olan bağı konuları üstü dolaylı şekilde çizilerek uyutulmaktayız. Bu günkü gençlerimiz ve sokaktaki çocuklarımız, çıkmaz sokaklara itilen yığınlardan başka bir şey değildir. Çözüm konusunda ortak paydada (bilerek veya bilmeyerek) buluşmanın rahatlığı içinde, ortak fikir beyan etmeyi çözüm zannetmekteyiz.
Bir de bu çözümlerin yanına, sokak çocukları, kimsesiz, balici v.b. isimlerle her derde deva taktiği ile tanımlanarak ötelere itilmişlerdir. Onlar farkında ama maalesef biz farkında değiliz. Entelektüel anlamda bunları gündeme getiren, ilgi gösteren, riyakârca demekten öteye gidemeyeceğim konuşmalarla popülerliğini arttırma peşinde olan kişileri dinlemek bizi strese sokmaktan başka bir işe yaramamaktadır.
Aslında onların isimleri var. Ahmet, Mehmet, Hasan… Anneleri, ablaları, teyzeleri, dayıları var. Bize sanki aileleri yokmuş gibi gösterilirler. Bu zan, bizim de işimize gelir adeta. Bizler onlara 5-10 bin lira ile bir kaban, ayakkabı, yatacak yer ayarlarız, görevimizi yaptık deriz. Böyle olmaz ki.
Duygular insan varlığının bir gereğidir. Duyguları harekete geçiren sözler ve davranışlar, önemsemekle hareketlenir. İnsan, yaratılanlar içinde kompleks bir varlıktır. Bu anlamda da üstündür. Korku sevginin dayanağıdır. Hiçbir düzelme, yalnız Allah korkusu veya yalnız sevgi ile de olmaz.
İslam, Kur-an, sünnet, her olayı kapsayıcı ve hükmedicidir. Bu bağlamda asıl amaç, bu değerler ışığında insanı, anne baba haklarına, yetime, öksüze, kimsesize, dolayısıyla iyiliğe ve güzel olan tutuma yönlendirerek, cennete, sonsuz hayata doğru razı olunan kul olma yüceliğine eriştirebilmektir. Salihler ve âlimler, bir yetim ağladığında o bölgenin Allah'ın gazabına maruz kalabileceğinden endişe ederler.
Her hesabı yaparak, İslam'da çocuk yetiştirmede Anne hakkının üstünlüğünde, Âlimin kıymetini bilmede, şerefini ve emin bir insan olma sıfatını taşımada ve daha nice davranışlarda adam gibi adam olma yolunda her türlü hassasiyetimiz artarak gelişecektir. Bu durumda daha çok cömert ve şefkatli olacaktır insan.
Sahipsiz zannedilen her çocuk ve genç, sahiplerin en mükemmeli tarafından sahiplidir ve onların gerçek sahibi olan Allah (Celle Celalühü) başıboş bırakılmadığımızı da bize ayetlerle bildirmiştir. Bizim üzerimize düşen, bu insanları gerçek sahipleri ile tanıştırarak, Allah ve Resulü'nün ölçülerinden haberdar edip adam gibi adam olmalarına vesile olmaktır.