7. Geleneksel Kutlu Doğum ve Ehl-i Beytin Fazileti Gecesi

  Kâinatın Efendisi ve gönüller sultanı sevgili Peygamberimizin doğumu ile dünyayı şereflendirmelerinin 20 Nisan tarihleri arasını da Kutlu Doğum Haftası olarak büyük bir coşku ile kutlanmıştır. Sevgili Peygamberimizin sevgisini gönüllerimizde hissetik O' nu (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) anınca. Sevgili Peygamberimizin doğumu şüphesiz çok önemli ve bütün müslümanlar nazarında müstesna bir değere sahip. Zira gönüller O'nunla yeşeriyor, imanlar O'nunla çoşuyor.

Sevgili Peygamberimiz dünyaya gelmeden önce, insanlık bir cehalet devri yaşıyordu. İnsanlar tevhid inancını unutmuş, Nefslerine mahkûm olmuş, zulmet ve vahşet beşeriyetin ufuklarını karartmış, merhamet ve şefkat dillerden ve gönüllerden silinmişti. Kadınlar insan muamelesi görmez, kız çocukları da kız olduğu için diri diri toprağa gömülür hale gelmişti. Kısaca; insanlar maddeten ve manen, ahlaken pek çok şeyini kaybetmişti.

İşte böyle bir ortamda, insanlığın şeref ve haysiyetini iade etmek, cehaletin yerine ilmin ve maneviyatın aydınlığını ikame etmek, insana insanca yaşayabileceği ortamı sağlamak maksadıyla bundan 1400 yıl önce böyle bir mevlid kandilinin sabahında, daha güneş doğmadan önce, insanlığın manevi güneşi Hz. Muhammed (a.s.) kâinatın ufkunda doğmuş ve karanlıklar içerisinde boğulan dünyayı İslam'ın nuruyla aydınlatmaya başlamıştı.

O'nun gelişi ile, Hz. Adem ile başlayan tevhid akidesi yeniden canlanmış ve insanlık için aydınlık bir devir açılmıştır. Kur'an'ın ifadesi ile "Bir şahit, bir müjdeleyici, bir uyarıcı, Allahın izni ile bir davetçi ve ışık saçan bir kandil olarak" (Ahzab,45-46) gönderilen bu eşsiz insan, cehalete karşı savaş açmış, getirdiği ilim ve tefekkür anlayışı ile karanlıklar aydınlanmıştır. Hak, adalet, merhamet gibi ilahi ve evrensel prensiplerle insanlara insanca yaşamayı öğretmiştir. Güçsüzün, yoksulun, yetimin ve kimsesizin hamisi olmuştur. İnsanların insanlara üstünlüğünün ancak "takva" ile olacağını bildirmiştir. Sosyal durumları ne olursa olsun bütün mü'minlerin kardeş olduğunu ilan ederek hizmetçi ile efendiyi yan yana getirmiştir. "Cennet anaların ayakları altındadır" beyanı ile de kadını layık olduğu itibar ve sosyal mevkie kavuşturmuştur.

Sevgili Peygamberimizi Cenab-ı Allah terbiye ettiği ve büyük bir ahlak üzerine gönderdiği için bütün güzelliklerde ve fazilette insanlara örnek olmak suretiyle her türlü iyiliği ve güzelliği topluma hâkim kılmıştır.

Sevgili Peygamberimizin doğuşu ve bütün insanlığı irşad ile görevlendirilişi, Allah'ın insanlara en büyük lütfüdür. Bu gerçek Kur'an-ı Kerim' de şöyle açıklanmaktadır: "Andolsun ki içlerinden, kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, onları kötülüklerden temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah, Müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur." (Al-i İmran:164)

  Sevgili Peygamberimiz her fani gibi aramızdan ayrılmıştır. Ancak O'nun getirdiği ilahi mesaj kıyamete kadar bakidir. İnsanlığın muhtaç olduğu bütün esaslar, insani, manevi ve ahlaki değerler bu mesajda mevcuttur. Buhranlar içinde kıvranan insanlık bu tebliğe, onun örnek şahsiyetine ve Yüce ahlakına bugün her zamankin den daha çok muhtaçtır.

  Bu konuda biz Müslümanlara da çok büyük görevler düşmektedir. Hz. Peygamberin açtığı manevi pencereden çağın insanı olarak Kur'an'a, Sünnet' e ve hayata bakmalı, Kur'an'la çağın insanını buluşturmalıyız. Bir fazilet güneşi ve hidayet meşalesi olan Sevgili Peygamberimizi her yönüyle iyi tanımalıyız. O'nun yüce hayatını, örnek şahsiyetini, ahlakını ve fikirlerini iyi öğrenmeli ve hayatımıza uygulamalıyız. Sevgili Peygamberimiz, Kur'an'ın ifadesi ile en mükemmel insan olduğuna ve üstün bir ahlak üzere yaratıldığına göre, mükemmele ulaşmak isteyen her insan, O'nu iyi anlamak ve örnek almak durumundadır. Bu, bize aynı zamanda Cenab-ı Allah'ın bir emridir. Yüce Rabbimiz Şöyle buyurmaktadır: "Andolsun ki, Rasüllullah sizin için, Allah' a ve ahiret gününe kavuşmayı umanlar ve Allah' ı çok zikredenler için en güzel bir örnektir." (Ahzab 21)

  7. Geleneksel Kutlu Doğum ve Ehl-i Beytin Fazileti Gecesi

Peygamber Efendimiz'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) doğumu vesilesiyle; geçtiğimiz yıl, geleneksel olarak her yıl düzenlemiş olduğumuz Kutlu Doğum ve Ehli Beyti Anma programının ardından bu yıl da, Geleneksel hale gelmiş olan 7.Etkinliğimizi düzenledik. Diyanet Vakfı Kocatepe Konferans Salonunda düzenlenen Ankara etkinliğimiz, zengin içeriği ile dolu dolu bir biçimde geçti.


  Anma programı vesilesiyle Efendimize olan sevgimizin açığa çıkarılması, gönüllerin onun nuruyla aydınlanması ve bu çabanın yeni tanışmalara ve kaynaşmalara vesile olmasını temenni ediyoruz. Geçtiğimiz yıl zengin bir katılımla gerçekleşen programımızın, bu sene de, Efendimize olan sevgimizin itici gücüyle ve sizlerin katılımlarıyla aynı güzellikte geçtiğini düşünüyoruz.

  Bu duygu ve düşüncelerle o güzel geceyi sizlerle paylaşıyoruz.

  Anma Gecemiz, Ahmet Güler hocamızın okumuş olduğu Kuran-ı Kerim tilavetiyle başlamıştır. Sayın Güler, geçen yıl düzenlemiş olduğumuz etkinliğimizde olduğu gibi, bu sene de yanık sesi ve güzel kıraatı ile katılımcılarımızın gönlünde meltemler estirmiştir.

  Kutlu Doğum Programının açılış konuşması Ayhan Dal Beyefendi tarafından yapılmıştır. Ankara'da gerçekleşen programımızda, 14-20 Nisan 2008 tarihleri arasında Feyz Dergisi Almanya Bürosu'nun düzenlemiş olduğu "Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'i Anma Etkinlikleri"ne konuşmacı olarak katıldığından bahseden hocamız, Almanya'daki Feyz Bürosu personelinin ve orada yaşayan Müslüman kardeşlerimizin gönderdikleri selamları da bizlere ulaştırmıştır.

Gecede; "Her Yönüyle Peygamber Efendimiz" konulu konuşmasıyla Diyanet İşleri Başkanlığı Din İşleri Yüksek Kurulu Üyesi Dr. Mehmet Zeki Karakaya bizlere ilmi tespitlere dayalı ve Kuran-ı Kerim ve Hadisi Şeriflerin ışığında aydınlatıcı ve bilgilendirici bir konuşma yapmışlardır.

Katılımları ve yaptıkları bu güzel konuşma nedeniyle Sayın Karakaya ya teşekkürü bir borç biliriz. Bundan sonraki yıllarda düzenlecek organizasyonlarımıza da şimdiden davet ediyor ve katılımlarını bekliyoruz.

 

  Türk Tasavvuf Musikisi Konseri

Program akışı içerisinde Türk Tasavvuf Musikisi konserine yer verilmiştir. İlk bölümde Mesut Şimşek tarafından okunan birbirinden güzel eserler geceye farklılık katmıştır. Okunan ilahilerin ardından, sahneye gelen Mevlevi geleneğinin sembolü haline gelmiş olan semazenler de bir gösteri sunmuşlardır. Beğeniyle izlenen bu gösteri programa ayrı bir hava katmıştır. Anma Programımızın ikinci bölümünde ise Mesut Şimşek ve ekibi yine birbirinden güzel ilahilerle Efendimize olan muhabbetlerimizi tazelemiştir.

"Döndüm Mevlana Gibi" isimli parçanın okunması sırasında sahneye gelen semazenlerin dönerek yaptığı gösteri, izleyenleri çok etkilemiş ve mutlu etmiştir. Konukların da ilgiyle dinledikleri Tasavvuf Musikisi örneklerinin ardından yapılan bu sema gösterisi bizleri ve tüm izleyicileri Mevlana Hz.'nin iklimine doğru özel bir yolculuğa taşımıştır.

  Peygamber Efendimizin Yaşantısı Örnek Alınmalı

Programa konuşmacı olarak katılan ve kendisini Feyz Dergisindeki yazılarından da tanıdığınız Dr. Alper Yücel Zorlu Beyefendi; " Peygamber Efendimizin Yaşantısının ve İlahi Mesajının Günümüze Yansıtılması" ile ilgili bir konuşma yapmıştır. Dolu bir içerekle ve tatlı bir uslupla yapılan bu konuşma dinleyicilerin beğenisini kazanmıştır. İstanbul'dan gelerek aydınlatıcı konuşmasıyla bizlere destek veren Sayın Zorlu'ya iştirakleri ve katkıları nedeniyle birde teşekkür plaketi verilmiştir.

Hz. Peygamberin Nesli Güldür Gül...

Geceye katılan konuklarımıza Peygamber Efendimizin remz'i olan "Gül" dağıtılmıştır. Peygamber Efendimizin (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kokusunu anımsatması ve O'na olan sevgimizin tezahürünü sembolize etmesi açısından önemsediğimiz güllerle salon daha güzel bir görünüme bürünmüştür.

Mevlay-ı Zülcelalden (Celle Celalühü) Efendimizin gerçek sevgisini de hissetmemize vesile olmasını ve ona olan muhabbetimizin artmasına vesile olmasını diliyoruz.

  Hz. Peygamberin Doğumu:

Peygamber Efendimiz ve Ehli Beytini bizlere hatırlatan, "Kutlu Doğum ve Ehl-i Beytin Fazileti" konulu sinevizyon tüm katılımcıları farklı bir aleme götürmüş ve Efendimize olan özlemlerimizi tazelemiştir.  Ayrıca; Ehl-i Beytle ilgili bölümleri de bizleri son derece duygulandırmıştır.

  Feyz Dergisinin Dünü ve Bugünü

Programın ilerleyen kısmında "Feyz Dergisinin Dünü ve Bugünü ve Başyazarımız" konulu bir sinevizyon sunumu ile izleyicilerimizin karşısında olduk. Yoğun bir emeği ürünü olan bu tanıtım sinevizyonunda Feyz Dergisinin yayın hayatına çıktığı 1991 yılından, 2008 yılına kadar olan yayın serüveni anlatıldı.

Yine 17. yıl ve 203. sayısına ulaşan Feyz'in yayın çizgisinde nelere dikkat edildiği ve yayın içeriği olarak hangi konulara ağırlık verildiğinden bahsedilen sunumda, Feyz'in kısa bir tarihcesi sunuldu.

Ali Faik Yurtöven Efendinin Konuşması
İlerleyen yaşına rağmen programın son anına kadar bekleyerek bizleri yalnız bırakmayan ve proğram akışı içerisinde bir konuşma yapan Ali Faik Yurtöven Efendi, dinleyicileri oldukça duygulandırdı.

  Ehl-i Beyt'e münkir olmanın Sonucu Nedir?

Konuşmasında; "Peygamber Efendimize Salavat Getirmenin Öneminden ve Ehli Beytin Sevmenin Faziletlerinden" bahseden ve Ehl-i Beyt'e münkir olmanın imansız ölmeye sebep olacağına dikkat çeken Yurtöven Efendiye, katılımları ve katkıları nedeniyle Organizasyon tarafından bir de şükran plaketi verilmiştir.

  Son Bölüm

Zengin bir içerikle hazırlanan ve saat; 18:00 da başlayan programın finali saat 21:30 da yine sözlerin en güzeli olan Allah Kelamı Kuran-ı Kerimle Sami Tombul Hoca Efendinin güzel sesiyle okumuş olduğu Kuran-ı Kerim ile programımız kapanmıştır.

Anma Gecesi Programına; Ankara ve Ankara dışından gelerek katılan tüm konuklarımıza katılımları nedeniyle buradan bir kez daha teşekkür ederken, bundan sonra düzenlenecek olan yeni programlarımıza da katılımlarını bekliyoruz.