1912 yılında Bulgaristan’ın Deliorman bölgesindeki Şumlu vilayetine bağlı Kalaycı Köyü’nde dünyaya geldi. Fakir ve çiftçi bir ailenin oğlu olan Ahmet Davudoğlu Hoca’nın babası köyde Davut Hasan ismiyle bilinirdi ve dedesi Davut Ağa meşhur bir pehlivandır. Ahmet Davudoğlu Hoca’nın konuşmaya başladığında ilk öğrendiği şey; Ezan-ı Muhammedi, salevât duaları, birkaç küçük sure olmuştur. İlköğrenimini doğduğu köy olan Kalaycı’da yaptı, rüştiyeye 1924’te Ekizce’de devam etti. Medresenin lise kısmını 1933’te, yüksek kısmını da 1936 yılında Şumlu’da tamamladı. Medrese tahsilini ilk üç kişi arasında bitirdiği için Mısır’a gönderildi. Ezher Üniversitesi Şeriat Fakültesinden üstün başarıyla mezun oldu. Tahsilini 1942 yılında tamamlayarak Bulgaristan’a geri döndü. Kendisinin de okuduğu Nüvap Medresesi’nin önce lise kısmına sonra da yüksek kısmına öğretmen olarak tayin edildi. Aynı okulda 1944 yılında müdür olarak göreve devam etti. Aynı yıl Rus Kızıl Ordusu Bulgaristan’ı işgal etmişti. Şumlu komünist yönetiminin baskılarına ve öğrencilerin eylemlerine tahammül edemeyip büyük mücadele içerisinde oldu. 1945 Mayısında Türkiye lehine casusluk suçlamasıyla tutuklanarak Sofya’daki askeri mahkemede uzun süre yargılandı. Kızıl Rus işgali altındaki Bulgar zindanlarında çok ağır işkencelere maruz kaldı. Sırf Müslüman olduğu için, İslam’ı yaşama ve yaşatma azmi ve gayreti içerisinde olduğu için ağır işkencelere, büyük zulme maruz bırakıldı. Bu büyük zulüm ve haksızlığa rağmen metanetini hiçbir zaman kaybetmedi. Bir aylık hapishane hayatından sonra Rositsa’daki toplama kampında baraj inşaatında çalıştırıldı. 17 Kasım 1945’te hastalığı sebebiyle serbest bırakılarak eski görevine iade edildi. Müdürlükten istifa ederek bir süre öğretmen olarak çalıştı. Bir yağmur duası sonrası yaptığı vaaz sebebiyle ömür boyu hapisle tehdit edilince, Türkiye’ye başarısız bir kaçma denemesinde bulundu. Daha sonra güçlükle elde ettiği pasaportla 31 Aralık 1949’da hanımı ve iki kızı ile birlikte Türkiye’ye göç etti.
Ahmet Davudoğlu hoca, önce Adapazarı’nda bir akrabasının yanına yerleşti. İstanbul Yedikule’deki Küçük Efendi Camii’nde imamlık, sonra İstanbul ve Ankara’da vaizlik yaptı. Daha sonra 1951’de Bursa Orhangazi Müftülüğüne getirildi. 1953’te ise tekrar İstanbul’a dönerek Fatih Kütüphanesi ve Süleymaniye Kütüphanesi memurluklarında bulundu. Bu arada İmam-Hatip Okulu’nda ders verdi. 16 Kasım 1959 yılında açılan Yüksek İslam Enstitüsü’nde ders vermeye başladı. Öğretmenlikle beraber müdür yardımcılığı ve müdürlük görevlerinde bulundu.
12 Mart muhtırasının mağdurlarından olarak 163. Maddeden hüküm giydi. Cezasını tamamladıktan sonra ilmî çalışmalarını İstanbul Gazi Osman Paşa’daki evinde son nefesini verinceye kadar devam ettirdi.
Ahmet Davudoğlu Hoca’nın yaklaşık 36 cilt eseri vardır:
Buluğu’l-Meram Tercümesi, Sahih-i Müslim Tercüme ve Şerhi, Tibyan Tefsiri Tercümesi, Mevkûfât Tercümesi, Reddü’l-Muhtar (İbni Âbidîn) Tercümesi, Ölüm Daha Güzeldi (Hatırâtı), Dini Tamir Davasında Din Tahripçileri, Kur’an-ı Kerim Meali…