Bilmek ve Sevmek/Şinasi Tahan

İnsan, "kafası"ile düşünür ve "kalbi"ile inanır. Düşünmek, daha çok bir akıl işi ise, inanmak ise bir gönül meselesidir. İmanı, "dil ile ikrar,kalp ile tasdik etmek" şeklinde tarif edilmiştir..

"inanmak","iman etmek", kafa ve gönlün bütünleşmesi demektir. Bu,"tanımak" ve "sevmek" kavramlarının üst üste çakışması demektir ki, insanı mutlu kılar.
"inanmak", bilgi edinmek ile başlar ve fakat sevgi ile tamamlanır. Yani, inandığınızı, aynı zamanda seveceksiniz ki, iman etmiş olasınız. Peygamberimiz buyurdu ki: "Beni,kendi canınızdan daha fazla sevmedikçe tam iman etmiş olamazsınız". " Kişi sevdiği ile beraberdir" İnsan sevdiğinin her şeyini sever ve hatta ona benzemeye çalışır. İnsan,sevdiğine bütün gönül kapılarını açar, onun isteklerini "emir" telakki eder. Sevgisinin doğurduğu itaatı, hiçbir duygu meydana getiremez. "De ki, eğer Allah'ı seviyorsanız,hemen bana uyun ki,Allah da sizi sevsin..." (Âl-i İmran/31)

"inanmak" işi, akıl kadar, gönlü de ilgilendiriyor. Hatta denebilir ki, bu konuda "gönlün rolü", akıldan çok daha fazladır. Mevlana Celâleddin bir rubaisinde şöyle buyurur : " Bu yolda akıl, bataklığa saplanan bir merkep gibi kaldı, bizi aşk kurtardı" aşk...". İmanın aksine" inançsızlığın" temelinde "sevgisizlik" yatar. Aksine, inanmış kişi ve zümrelerde de "aşk ve vecd mertebesinde" bir sevgi şelalesi, gönülden gönüle akar. Yani inanmayanlar sevgiye "aç"tırlar da inananlar, giderek artan bir sevgi ile huzur ararlar. Yûnus Emre , " Kavga" ile "sevgi"yi birbirine zıt iki duygu kabul eder. Onun için bir şiirinde şöyle der: " Ben gelmedim kavga için, Benim işim sevgi için".
...
Biz Küçük dünyanın, büyük düşünen insanları olarak, diyoruz ki, "imanlı nesiller" yetiştirmek için, en küçük yaşlardan itibaren ALLAH VE RESUL sevgisinin tohumlarını atmış,daha sonraki yıllarda da çeşitli vasıta ve fırsatlardan istifade ederek bu tohumları beslemişseniz, hiç endişe etmeyiniz ki, yetişecek genç nesiller sizleri mahcup etmeyeceklerdir. Müslüman aydınlara,sanatkarlara,mütefekkirlere ve ailelere düşen iş, yeniden bu sevgiyi, büyük bir ustalıkla uyandırmaktır; bu yüce sevgileri,söndürmek isteyenlere fırsat vermemektir.

OKUMAK VE ANLAMAK, İNANMAK VE BİLMEK, BİLMEK VE SEVMEK, DUYMAK VE İŞİTMEK, BAKMAK VE GÖRMEK dedik. Aralarındaki fark duyarlılıkla ilgili.

İnsanlar %90 duyuyor, fakat %10 işitiyorlar.

ALLAH CC. BİZLERE İŞİTEN KULAK, GÖREN GÖZ, SEVEN GÖNÜL, KAMİL İMAN NASİP ETSİN. BİR TOPLUMU MİLLET YAPAN, O TOPLUMUN SEÇKİNLERİDİR. YIĞINI CEMİYET YAPAN SEÇKİNLERDİR. İLMİ SEÇKİNLER, SİYASİ SEÇKİNLER, EKONOMİK SEÇKİNLER. HAYDİ, DAHA DUYARLI OLMAYA.

Manevi ve maddi değerlerle yoğrulmuş bir organizma gibi olalım.

Mutlu olmak, mutlu yaşamak duasıyla...