Riyakar İnsanlar

Riyakâr insanlar aslında kendilerini ve halkı amaç edinen hasta insanlardır. Onlar Allah'a değil Allah kavramına inanır ve bu imanlarıyla da şeyh olur, âlim olur, mücahid olur, âbid olurlar. Ve tüm fiilleri, ibadet, muamelat, vs. her kıpırdanışları kendini satma veya tatmin olma diyebileceğimiz, eziklik duygularını kamufle etme çırpınışlarıdır. Böyle olunca da amaçları, halkın onları takdir etmeleri ve halkın kendilerini kabulü ve rızasıdır. Bu da açıkça hadis-i şerifte belirtildiği gibi gizli şirktir. Şimdi; aslında, avam havas tüm müslümanların çok iyi bildiği riyayı bir de biz anlatmak istemiyoruz.

Amacımız; bizim yani FEYZ elemanlarının da yukarıda anlatmaya çalıştığımız türden insanlar olmadığımızı ima etmek olmadığı gibi, ihlâslı adamlarız havası estirmek de değil. Amacımız şu; Bizim güzelim dinimizi istismar ederek, basit, küçük, dünyevî amaçlarını elde etmek için islâmı kullanan ve bu gayeyle ortaya çıkan şarlatanlardan olmadığımızı okuyucumuza göstermek ve bir iki tatmin olacağım, üç beş münafığın gözüne gireceğim ve onlar tarafından adamdan sayılacağım diye bize harp açan zavallılardan ve onların komik saldırılarının bizi yıldırmıyacağını bizi gerçekten seven okuyucularımıza göstermektir.

Yalnız bu kadar da değil: Bir amacımız da onbinlerce FEYZ okurunun ve çok büyük kesiminin de oldukça yüksek kültür düzeyine sahip insanlar olduğu mektuplarından; samimi ve ihlâslı müslümanlar olduklarını, hiç tanımadıkları, sadece dergiyle tanıdıkları FEYZ elemanlarına çok sıcak yaklaştıklarından anlıyoruz. Ve şunu demek istiyoruz: Rabbim bize yardım ediyor, Evliya ve salih kişiler yanımızda. Bu yüzden hasetçilerimiz bunu böylece bilsin ve böylece çok değerli sevgideğer FEYZ okurları da sevinsin, mutlu olsunlar.

Çünkü size söz veriyoruz; kesinlikle bu davadan vazgeçmiyeceğiz. Değil yılmak, İslâmın her eve, her gönüle gireceği güne kadar coşkuyla ve erkek gibi cihadımıza devam edeceğiz.

Çünkü biz, "De ki: Eğer babalarınız, oğullarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, yakınlarınız, kazandığınız mallar, durgunlanmasından korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden meskenler size Allah'tan, Resulünden ve onun yolunda cihattan daha sevgili ise o zaman Allah'ın azabı gelinceye kadar bekleyiniz. Allah, kendisine itaat tan çıkmış fasıklar topluluğuna yol göstermez…" (Tevbe-24) ayetini biliyor, inanıyor ve korkudan, Allah korkusundan titriyoruz. Nasıl olur?

Hayret!

Nasıl inanırlar bu bir iki ehl-i bidat ve futbol takımı taassubu içinde zavallı cemaat'çı ve iki buçuk çatlak hilkat garibesi görünüşlü kendini dervişim sanan ruh hastaları bize mani olacaklarına ve yukarıdaki ayetin değil de kendilerinin bizi korkutacaklarına nasıl emin olabiliyorlar anlamıyorum. Ve şunu demeden de geçemeyeceğim: Biz, açıkça ihlâslıyız diyecek kadar riyakâr da olabiliriz veya riyakâr denilmesine aldırmayacak kadar da ihlaslı. Buna siz sevgi değer okuyucularımız karar verecekler.

Ve biz diyoruz ki, davamızda samimiyiz, ihlâslıyız. Amacımız, "ilâhi ente maksudi ve rızake matlubi" derken kendimizi yalancı hisset memek. Elhamdülillah hissetmiyoruz da. Ve şundan eminiz, yazımızı okurken birçoğunun öfkesinden kıpkırmızı olduklarını da, bize söğüp saydıklarını da biliyoruz. Ve bu vesile ile devamlı abonemiz olan telefon ve mektup sapıklarımızın artacağını da tabii. Ve şöyle diyeceklerini de duyar gibiyiz: "Vay gördünüz mü? İşte bakın, bakın biz evliyayız diyor, yok efendim şeyh'iz diyor" diye sıkılmadan yaygara koparacaklarını da biliyoruz. Ve onlara diyoruz ki; ayıptır, vazgeçin artık, böyle bir yere varamazsınız. Biz ne şeyhiz ne de evliya.

Daha mı açık söyleyelim? Yukarıda ki gibi hatta daha da iddialı konuşmak ve yazmak için evliya olmak gerekmez. Çünkü o zaman cihad yalnız evliyaya farz olurdu. Bunu iddia eden de sanıyorum yoktur. O zaman gelin siz de evliyayı sevin, onun tellalı olun. O zaman bizi anlar ve hak verirsiniz.

Taklidin tahkik olacağını bilin ve artık anlayın ki, biz tahkike ulaşmak isteyen taklitçileriz. Ya Rabbi sana şükürler olsun. Bize evliyanı sevdirdiğin gibi taklidimizi tahkike çevir de zavallı muarızlarımız haklı çıksın.

AMİN

Allah (Celle Celalühu) yâr ve yardımcınız olsun.

Şenel İLHAN