Mutluluk Meşruiyyeti Gerektirir

Mümin hayatını iki kuvvetin tesiri altında idame ettirir. Bir; imanı ve aklı, iki; nefsi ve şeytanı. İmanının ve aklının önderliğinde yaşayan için hem dünyevi hem de uhrevi hayatta huzur olur. Çünkü haram ve helal sınırları insanın kendisinin ve toplumun haklarının ihlalini önlerken, aynı zamanda ahlakının, kişiliğinin gelişmesine vesile olur. Her yaşadığı gün kemalatı artar.

Nefsin ve şeytanın tesiri ile hayatını idame ettirenin ise şahsiyeti cüceleşir. Çünkü nefis ve şeytan hak hukuk tanımaz. Nefsin ve şeytanın kulluğunu yapan, merhametten tevazudan şefkatten adaletten ve daha birçok güzel huydan bihaberdir. Tam aksine insanı kötülüklere iten zaaflarının peşinde oradan oraya sürüklenir.

Herhalde bu zaaflardan en tehlikelisi de cinsel dürtülerdir. Ki günümüzde bu tehlikenin boyutları daha da vahim hale gelmiştir. Çünkü teşvik ve tahrik öylesine çok ki... Adeta zinaya davetiye çıkartılıyor. Çocuklarımızın izlediği çizgi filmlerde dahi cinsel unsurları görmek hiç zor değil.

Neslin devamı için insan fıtratına yerleştirilmiş olan cinsel dürtüler, alakasız yerlerde dahi, ticari meta unsuru olarak kullanılıp istismar edilmekte. İki cins arasında meşru bir şekilde yaşanması son derece normal olan şeylerin gayri meşru yollarla yaşanması teşvik edilmekte…

Sanırım ki bu istismardan en büyük yarayı da gençler alıyor. Hepimiz biliriz, gençlikte bütün duygular maksimum düzeydedir. Duyguları kontrol altına almak da bir o kadar zordur. Şunu da belirtelim ki; zor olmasına rağmen imkânsız da değildir. Ama gerek gençlerin hayatla ilgili tecrübesizlikleri gerekse hayata sadece kendi hayal dünyalarının penceresinden bakmaları, hata yapma oranını artırır. Hele, dış tesirlerin itmesinin oldukça arttığı cinsellik mevzuunda.

Şimdi, ömrünü kendisini yaratanın rızasına uygun yaşamak gibi bir dertleri olmayanlara bir diyeceğimiz yoktur, lakin içinde Allah korkusu olan, kulluk bilinciyle yaşamak isteyen gençler ne yapmalı? Öyle ya cinsel dürtüler galebe çaldığında aklın tamamı ya da üçte ikisi uçuveriyor. Yani nasıl bir deli bir işin sonunu düşünmeden hareket ediyorsa, hormonlarının esareti altına giren de her şeyi göze alabiliyor.

Tekrar soruyoruz ne yapmalı?

Aklın eksikliği ne ile tamamlanabilir? Tabiî ki Kur'an-ı Kerim'le.

İsra suresi 32. ayette "zinaya yaklaşmayın" diyor. Dikkat! Zina yapmayın demiyor, "zinaya yaklaşmayın" diyor. Yani zina yapmak şöyle dursun, sizi zinaya götürebilecek unsurlardan dahi uzak durun diyor.

Ve Nur suresi 29, 30'uncu ayetlerde "İnanmış erkek ve kadınlar gözlerini harama bakmaktan kapasınlar" ikazı ile de zinaya zemin oluşturan temel unsurlardan biri bertaraf ediliyor.

Öyle ya, gözlerimiz gördüğü her şeyin fotoğrafını mükemmel bir şekilde çeker. Beyin de bu görüntüleri hafızamızda depolar. Zaman zaman da depodaki görüntüler ortaya çıkartılır. O halde neye baktığımıza son derece dikkat etmeliyiz.

Mesela; hayranlıkla izlediğimiz bir çiçek o anda ruhumuzu dinlendirirken, daha sonra anımsadığımızda tefekkür hazinemizi zenginleştiren nadide bir parça haline gelebilir. Ama bakışlar müstehcene, teşvik- tahrik unsurlarına çevrilmişse işin boyutları değişir. Olmadık yerlerde hayal âleminizden cinsi duygularınızı ateşleyen bu görüntüleri izlersiniz. Kasten çektiğiniz bu fotoğraflar sizin tüm ibadet zevkinizi uçurabileceği gibi, sürekli zihninizi meşgul ederek her alandaki verimliliğinizi düşürebilir.

Kendinize olan saygınızı da yitirmeye başlar, ‘eyvah ben bozuluyorum' endişesi ile telaşa kapılırsınız. O arada bir de şeytan devreye girip ‘senden adam olmaz boşuna uğraşma' diye fısıldamaya başlar. İşte o zaman vicdanınıza kulak vererek, Allah'ın affediciliğine sığınıp, iman kuvvetinizle yola devam etmelisiniz. Yolunuza devam ederken de kendinizi tahrik zeminlerinden, gözlerinizi haramdan çekin.

Namahreme yaklaşmayın.

Unutmayalım ki uzak durulan haramlar bizim hem dünya hem de ahiret saadetimize vesile olur.

Yakın zamanda 16 yaşındaki kız arkadaşıyla uygunsuz bir şekilde videosunu çeken bir genç, çektiği görüntüleri internetten dünya âleme yayınladı. Tüm anne babaları ürperten bu olay, hem kızda hem de ailesinde ömürleri oldukça kanayacak bir yara açtı.

Anne babalar! Çocuklarımızı mahremiyet sınırlarını öğreterek büyütelim. Ne biz utanç yaşayalım, ne de evlatlarımız başkalarına utanç yaşatsın.

Ve şeytana uyup aklından zina geçenler, empati kursunlar. Tıpkı aşağıdaki hadiste bahsi geçtiği gibi…

Bir genç Peygamber efendimizin yanına gelerek kendisine zina için izin vermesini ister. Orada hazır bulunanlar, gencin utanç verici isteğini duyunca müdahale etmek isterler. Şefkat peygamberi, merhamet abidesi susar. Genci dinledikten sonra onu yanına çağırır hatta dizinin dibine otutturur. Ve sakince sorar:-Böyle bir şeyin senin ananla yapılmasını ister miydin?

-Anam babam sana feda olsun ya Resulallah! İstemezdim.
-Hiç bir insan da, anasına böyle bir şey yapılmasını istemez.
-Senin kızın olsaydı, ona böyle bir şey yapılmasını ister miydin?
-Canım sana feda olsun ya Resulullah! İstemezdim.
-Hiçbir insan da kızına böyle bir şey yapılmasını istemez.
-Halanla teyzenle böyle bir şey yapılmasını ister miydin?
-Hayır hayır istemezdim.
-Kız kardeşinle ister miydin? Bir başkası onunla zina etsin, razı olur muydun?
-Hayır hayır istemezdim ya Resulullah!

Gence istediğinin ne kadar mantıksız olduğunu bu şekilde ona gösteren Peygamber efendimiz elini gencin kalbinin üzerine koyarak; -Allah'ım bu gencin günahını bağışla, kalbini temizle, namusunu da muhafaza eyle! diye dua eder.

O genç hayatının geri kalanında namus abidesi olmuştur.

Yalnız zina düşünenler değil, zinaya teşvik edenler, zinanın önünü bir şekilde açanlar ve umarsızca güzelliklerini sergileyen genç kızlar, hanımlar! Siz de empati kurun. Sizin babanıza, kardeşinize yahut eşinize aynısını bir başkaları yapabilir…