İmam-ı Azam Ebu Hanife, bir gün Nur şehri Medine'de Nur neslinden İmam Muhammed Bakır ile karşılaştı. Muhamed Bakır onu eteğinden tutup çekti ve dedi: -Ey Numan! Dedemin yolunu ve hadislerini kıyasla değiştiren sen misin?
Ebu Hanife, yanağına tombul bir gülücük kondurup: -Ey gözümün nuru, dedi, sen sana layık olan bir şekilde yerine otur. Ta ki, ben de bana uygun olan bir şekilde yerime oturayım. Dedeniz Muhammed Mustafa (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'e hayatında sahabileri nasıl hürmet ediyor, saygı duyuyorlarsa, aynı şekilde ben de size muhabbet besliyorum. Dedesini sevip, torununu sevmemek olur mu?"
Bunun üzerine karşılıklı oturdular. Ebu Hanife, ışıklar dolu gözlerini ona dikti ve dedi:
"- Size üç sorum var, lütfen cevap veriniz:
1- Kadın mı yoksa erkek mi daha zayıftır?"
Muhammede Bakır'ın dudakları ususl usul kıpırdadı:
"-Kadın daha zayıftır!"
"-Peki! Kadının mirasta hissesi erkeğe nisbetle kaçtır?"
"-Erkeğin hissesi iki, kadının hissesi birdir!"
"-Dedeniz yani Nebiler Nebisinin sözü işte budur. Eğer ben onun dinini değiştirmiş olsaydım, kıyasa dayanarak, erkeğe bir, kadına iki hisse verilmesini söylerdim. Çünkü kadın, erkeğe nazaran daha zayıftır!"
2-Ey can Padişahı! Namaz mı yoksa oruç mu daha efdaldir!"
"- Namaz daha efdaldir!"
"- Bu da Hatemu'l Enbiya'nın, yani dedenizin sözüdür. Eğer ben onu değiştirseydim, kıyas gereğince, kadının adet halinden temizlendikten sonra namazı kaza etmesini, orucu da kaza etmemesini emrederdim."
3-İdrar mı yoksa meni mi daha pistir?
"- İdrar daha pistir!"
Ebu Hanifenin yüzünde görülmemiş bir ışık parıldadı da dedi ki; "Dedenizin dinini kıyasla değiştirseydim, idrar yapıldıktan sonra gusledilmesini, meni çıktıktan sonra da abdest alınmasını söylerdim. Fakat, kıyasla dedenizin dinini değiştirmekten Allah'a sığınırım!"
İmam Muhamed Bakır Hz.'nin dudaklarında sanki çiçekler demetlendi. Hemen yerinden kalktı, Ebu Hanife'yi kucakladı. Alnından, yüzünden defalarca öptü ve dedi: "İlim, sana helal olsun!"