Günümüz kadını çalışma hayatına katılmıştır. Bu belki ekonomik özgürlük belki de kendini ortaya koymanın farklı bir biçimidir. Kadınlarımızın iş ve çalışma yaşamı içerisinde yer almasının olumlu yönleri olabileceği gibi, bence çok önemli bir konunun göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Bu ise "annelik" sıfatıdır. Öyle ki insanın doğası gereği evlilik müessesesi bir şekilde sekteye uğramıştır. Erkek ve kadından beklenen rollerde karmaşalar meydana gelmeye başlamıştır. Çocuk sahibi olmak, iş ve çalışma yaşamı için bir engel olarak görülmektedir. Akademik kariyer elde etmek isteyenler için de bu durum söz konusudur.
Bir insanın iş ve çalışma yaşamına dahil olması, akademik kariyer elde etmesi "annelik" ve "babalık" duygularının gelişmesine ve ortaya çıkmasına engel olmamalıdır.
Düşünce ve anlayış olarak kadının evde oturmasına da dört duvar arasına sıkıştırılmasına da destek sahibi değiliz.
Düşünün bakalım bir ailede çocuk olunca anne ne yapar?
İş ve çalışma yaşamında olan bir kadın zorunlu döneminden sonra ya ücretsiz izne ayrılacak ya da çalışmaya devam edecektir. Ücretsiz izin bile çocuğun kişilik ve kimliğinin oluştuğu 0-6 yaş dönemini kapsamamaktadır.
Bu durumda yapılan çocuğa bakacak bir kimsenin bulunmasıdır.
Çocuk bakıcısı bulmak, dadı bulmak, mürebbiye bulmak vs.
Çocuğumuza kim annelik yapacak?
Çocuk bakıcısı deyince olumsuz bir hava esmektedir. Ayrıca bu iş ise değersiz gibi algılanmakta, burun kıvrılmaktadır. Sizin bir şekilde yerine getiremediğiniz annelik görevini yapacak birinin ortaya çıkması ve bunu yapması asla küçümsenecek bir durum değildir. Özellikle çalışan anneler işten eve geldiklerinde hem ev işleriyle meşgul olmakta hem de çocukla ilgilenmeye çalışmaktadır. Ancak çocukla ilgilenme kısmında mutlaka aksamalar yaşanmaktadır. Bütün bunların sonucunda ise annelerde suçluluk ve pişmanlık duyguları üst düzeye çıkmaktadır. Bu suçluluk ve pişmanlık duyguları da çocuk yetiştirme konusunu olumsuz etkilemektedir. Denge korunamadığı için sınırsızlıklar ve doyumsuzluklar başlamaktadır. Anne ve baba bu durumda bunalsa bile bir şekilde yaşadıklarına katlanmaya dayanmaktadırlar. Bu ise çocuğun yaşamının ilerleyen bölümlerinde çok daha farklı psikolojik olguların doğmasına neden olabilmektedir.
Ne yapmamız gerekiyor o zaman?
Eğer anne çalışmakta ve iş yaşamının içerisinde yer alıyorsa o zaman bir çok yönüyle kendisine benzeyen bir eğitici anne, çocuk bakıcısı ya da gündüz annesi adı verilecek bir kimseyi bulmalıdır.
Gündüz anneliği yapacak olan insanımızın ise bu konuda düzenlenmiş kurslarda kendini kanıtlamış ve sertifika almış olması gerekir. Sadece sertifika almış olması da yeterli değildir. Çocuğunuzu onunla aynı ortamda bırakarak oluşturacakları havayı görmek gerekir. Çocuklar çok iyi insan sarrafı oldukları için onların duygu ve düşüncelerini de mutlaka göz önüne almak gerekir.
Bizim düzenlemiş olduğumuz eğitici anne (çocuk bakıcılığı) kursunda çocuğun fiziksel gelişimi kadar, fiziksel beslenmesi kadar duygusal ve sosyal beslenmesi ve zihinsel gelişimine nasıl katkı sağlanabileceği de kursiyerlere anlatılmıştır. Sadece bir bilgilendirme değil kendi çocuklarından ya da yakınlarında olan çocuklardan gözledikleri davranışlar ve bunların altında yatan nedenler üzerinde durulmuştur. Böylelikle çocuğun yaptığı bir davranışın nedeni anlaşılmaya çalışılmıştır. Ayrıca çocuğun gözüyle yaşanan olaylar değerlendirilmeye, anlaşılmaya çalışılmıştır.
Hayat çocukların gözüyle, algısıyla fark edilmek, anlaşılmak istenmiştir. Düşünün ki, çocuk bir kova oyuncağını odaya döktü. Bir süre oynadı ve toplaması gerekir. Ancak çocuklar yere saçtıkları oyuncakları toplayıp sepete koyma konusunda inatçı davranmaya eğilim gösterecekler ve hatta toplamayacaklardır. Bu durumda çocukla ilgilenen büyüklerin sinirlenmeye, öfkelenmeye ve kızmaya başlamaları kaçınılmazdır. Bu ise çocukla arasında problemlerin doğmasına neden olabilecektir.
Hiç dikkat ettiniz mi? Yere dökülüp saçılan oyuncakları siz kaç avuçla toplarsınız, çocuğunuz kaç avuçla toplayabilir? Yukarıdan bakan yetişkinlerin gördükleri oyuncakla kaplı alan ile yere oturup çocuk hizasına geldikten sonra baktığınızda oyuncakların kapladığı alan nasıl görünmektedir? Hatırlar mısınız "Güliver Devler Ülkesinde" adlı çocuk hikayesini? Şimdi çocuklarımız da biz yetişkinlerin arasında aynı konumda değil mi? Masalar kocaman, sandalyeler kocaman, koltuklar kocaman, velhasıl her şey kocaman. İnsanlara bakıyor hepsi bir dev…
İşte bu gibi durumların farkında olan ve eğitici anne kurslarından yetişen bir çocuk bakıcısı gündüz annesi, çocuğunuza çok büyük katkılar sağlar. Sevme ve sevilme, ait olma, saygı görme, güvende hissetme, başarı ve takdir, yakınlık ve temas, uyarılma ve etkinlik içinde olma, serbest hareket etme ve oyun ihtiyaçları, bu ihtiyaçların eksikliğinin doğuracağı etkileri, bu durumda neler yapılabileceğini öğrendikleri için çocuğunuzu teslim edebileceğiniz emin eller olarak, bu yetişmiş gündüz annelerini bulmanızda fayda var.
Kendi yakınlarınızdan birinin bakımı üstlenmesi durumunda onun atalardan kalma usullerle yapacağı çalışmaları kabullenmek durumda kalmak ne zor bir durumdur.
Bu zor durumda yetişmiş ve işi bilen bir gündüz annesi bularak çocuklarının geleceklerini kurtaranlara ne mutlu…
Uzman Pisikolog; İbrahim ŞENEL