FEYZDEN
Dopdolu bir Mayıs sayısıyla yine birlikteyiz. Gündem başdöndürmeye devam ediyor. İtikat dünyamızı sarsmak isteyenler, insanların pek çok konuda olduğu gibi bu konudaki cehaletinden de istifade edip, kendilerine rahat hareket ettikleri bir alan oluşturdular. Maalesef insanın hakikatle bağını zorluyor bu. Adeta istikamet duygu ve düşüncesinin, ehl-i sünnete dayalı hayatın algılanma biçiminin içini boşaltmaya çalışıyorlar. İnsanı, gerçek hedeflerinden ya da insana en faydalı olacak duygu ve düşünce zemininden uzaklaşmaya, anlam dünyalarında sarsıntılara yol açıyor bu saldırılar. Konuşulanların, iç dünyalarında nereleri tarumar eylediğini çok geç fark ediyor ya da fark edemiyor bu işin mağdurları; yani toplum, yani inananlar, yani hedef tahtasında olanlar…
Bu sayımız, hayatı kendi ciddiyeti içinde kuşanıp, yeterince soğukkanlılık ve sağduyuyla göğüsleyenler için yeterince dolu. Problemlerin hiçbiri yeni değil aslında. Hepsi birbirine benzeyen ve birbirinin tekrarı olan şeyler… Ama büyük bir kasıtla yeni ve orijinal fikirlermiş ve ihtiyaçtan doğmuş gibi gösteriliyor.
İşte biz de bu sayımızda Prof. Dr. Cevat AKŞİT Hocaefendi ile tam da bu konuları konuştuk. Üstad'ın Hanefi fıkhına olan vukufiyeti, istifade edenlerince de malum… Yaptığı çalışma, günlük hayatın içinde büyük bir boşluğu dolduruyor. İmam Serahsi'nin "El-Mebsut" isimli eserini Türkçeye kazandırdı değerli Hocamız… Her şeyi delilleriyle birlikte ve diğer mezheplerin delilleriyle karşılaştırmalı olarak anlatan bu eser, hiç şüphesiz ciddi bir bilgi boşluğunu dolduruyor. İmam Serahsî gibi bir zatın en çileli yıllarında büyük bir ilmi ciddiyet ve vakar içinde ortaya çıkan bu eserin, ehl-i sünnete en sinsi saldırıların yapıldığı bir dönemde pek çok saldırganın iştahını kursağında bırakacağı kesin.
Çağdaşlaşma, yabancılaşma ve kimlik konusu bu ayki dosya konularımızdan biri. Biraz önce anlatılanların toplumdaki yansımaları burada daha somut bir şekilde gözlemlenebiliyor. Adeta afet masasına dönen toplum, burada tam bir infilak görüntüsünde. Bırakın, onurlu, duygulu, merhametli birey ve toplumu; artık birbirine kötülük yapmak için fırsat kollayan, en çok kendi zevklerini önceleyen, kötülükte kendini aşmış ve "infilak" boyutuna gelmiş bir toplum mevcut artık. Prof.Dr.Yümni SEZEN'in deyimiyle "Atıklar yukardan akıyor" artık. Bugün yeniden herşeyin güllük gülistanlık olması, problemlerin tek tek çözümüne bağlı maalesef. Aksi halde tüm toplumu etkileyecek güzellikler beklemek zor görünüyor. Problemlerin tek tek çözümü ise oldukça zor. Belki de güzel örneklerin gözler önünde olması ancak kurtaracak; bireyi, insanı ve toplumu…
Güzel örneklerin toplum içinde artması ve güzelliklerin yolunun açılması dileğiyle…