Mehmet Şevket Eygi’nin Ardından…

“Ümmet, Medenî İslam Kültürü ile Yükselir”

Her insanın kendi gerçeğine, ontolojik hikâyesine, maddi manevi serüvenine, kader bağlamında ilahi olanla kaçınılmaz bağına baktığımızda, bir de günümüze gelip insan unsurunu gözlemlediğimizde irfani pencereden neler söylemek istersiniz?

Günümüz Müslümanları, yakın tarihteki büyük kopukluklardan, ârızalardan, hıyanet ve sabotajlardan, gafletlerden, din sömürüsünden dolayı İslam’a, Kur’ân’a, Sünnet’e, şeriata, tarikata yabancılaşmıştır. İstisnalar dışında, Müslümanları, ne İslam’ı doğru anlamak ne de çağın genel kültürüne sahip olmak bakımından yeterli buluyorum. İslam’ı iyi ve doğru bilen, çağ seviyesinde hatta çağın üzerinde olan vasıflı ve güçlü Müslümanlar, İslam eğitimiyle, İslam mekteplerinde yetiştirilebilir. Son elli sene içinde elli bin yeni cami yaptıran Müslüman çoğunluk, ne yazık ki dünya ve çağ seviyesinde, mesela İngiltere’deki Eton Koleji ayarında bir tek güçlü İslam Mektebi açamamıştır. İlim, irfan, hikmet, ahlak bakımından, İslamî kriterlere ve ölçülere vurulacak olursa bugünün Müslümanları çok güçsüz ve yetersizdir. Din ve Ümmet bedevî kültürle değil, medenî İslam kültürü ile yükselir.

Duyarlılıklar anlamında insanımız nerede duruyor? Çeldirici unsurların reddi ve cezbedici unsurların sindirilmesi güncel boyutta ne tür fikri mesailer gerektiriyor?

Müslüman, tepkili insandır. O, iyi ve güzel şeylerden memnun ve razı; çirkin ve kötü şeylerden rahatsız olmalıdır. Din dilinde buna emr-i mâruf ve nehy-i münker denilir. Resulullah Efendimiz (salât ve selam olsun ona), emr-i mâruf ve nehy-i münker farizasını terk ve tatil eden bir toplumun üzerine azap ineceğini haber vermiştir. Müslümanların başını çeken muhterem hocaların, din âlimlerinin, fakihlerin, tarikat büyüklerinin toplumdaki tepkisizliği gidermeleri, Müslümanları iyilikle emr eder, kötülükten nehy eder hale getirmeleri beklenir.

Ölçü dünyamızı geliştirmek için neler yapmalıyız? İlmî, amelî, ahlakî, tasavvufî konuların anlaşılmasında sizce problem var mı?

İslam’ın kendi kriterleri (ölçütleri) vardır. Müslümanlara bunları öğretmek şarttır, zarurî bir vazifedir. Bu iş cemaat, tarikat, hizip, fırka, parça planında yapılamaz. Müslümanların, Kur’ân’ın ve Peygamberin emr ettiği gibi tek bir Ümmet olmaları, bu Ümmetin başında, kendisine biat ve itaat edilen ehliyetli, râşid, âdil, müdebbir, kiyasetli, muktedir bir İmam bulunması lazımdır ki Müslümanlar derlenip toparlanabilsin.

Temel doğruların kabulünde problem yok, ama bunların algı düzeyine aktarımında günümüz insanının ihtiyaç duyduğu açıklama ve anlatımlar sizce günümüzde yeterli midir? Bireysel ve toplumsal fayda nasıl sağlanabilir? Kavram sorunumuz yok, malzeme çok, ama istifade az... Bunu neye bağlıyorsunuz?

Teoride Ümmet var ama pratikte yok. Çağ seviyesinde ve İslam’a uygun ortak bir eğitim sistemi yok. Birbirinden kopuk irili ufaklı binlerce grup ve hizip var. İslam Ümmetinin müşterek bir ıslah, kalkınma, İslam’a dönüş plan ve programı yok. Bu kaotik cahili ortamda doğru dürüst hizmet etmek, Müslümanları uyarmak aydınlatmak olgunlaştırmak, zilletten izzete, esaretten hürriyete geçmek çok zordur.