İman ve ibadetlerin faydası yalnız ahiret içindir gibi yanlış bir kanaat, eksik bir düşünce Müslüman halk arasında yaygın durumdadır.Hâlbuki stresten alabildiğince uzak, huzurlu, güvenli bir hayat için dinin emirlerine uyma, tavsiyelerine kulak verme, faydası ahirete kalmadan bu dünyada insana dönen en hayırlı işlerdendir. Kur'an ve Hazreti Peygamberin bize öğütledikleri bilgilerin tamamı, insanı hem dünya hem de ahiret hayatında huzurlu ve mutlu kılacak bir programdan başka bir şey değildir. Bilgisayar çağı olan günümüzde bu ifadenin içerdiği manayı kavramak biraz aklını kullananlara hiç de zor olmasa gerekir.
Bilgisayarı çalıştıran programdır. Programlar olmasa bilgisayarlar bir hiçtir. Aynen onun gibi, bilgisayardan daha mükemmel bir yapı olan insanın programı Kur'an ve sahih hadislerdir. Bunlara uyulmadan yaşanan bir hayatın ideal bir hayat olması ve insanı her yönüyle tatmin ve mutlu etmesi mümkün değildir. Her dönem ve devirde olduğu gibi bu gerçeğe asrımızda da şahit oluyoruz. İnsanlar hızla fıtratlarına, yaratılışlarına uygun olan İslam'a koşuyor ve ancak öyle gerçek huzur ve mutluluğu buluyorlar. Bunu özellikle İslam'la şereflenmiş, yeni müslüman olmuş kişilerin itiraflarında açıkça görebiliyoruz.
İnançsız olduğunu bildiğimiz Prof. Emre Kongar bir TV programında, "Dindar insanları severim, dincileri sevmem, dindar insanların çok huzurlu bir yaşamları vardır." demekle tarafsız bir şekilde doğru bir gözlemini itiraf etmek zorunda kalmıştır.
Evet, dini hayatı içselleştirerek yaşayanların huzurları ve çevrelerine verdikleri pozitif enerji her zaman dikkat çekicidir. Mesela, herkes tarafından bilinen ve meşhur bir örnek anlamında Hz. Mevlana'nın hayatı çok ilgi çekicidir. Yaşamı boyunca çevresine sevgi, hoşgörü bağlamında hep pozitif enerji dağıtmış ölümüyle de eserleri, aynı enerjiyi dağıtmaya ve insanları etkilemeye devam etmektedir. Acaba Hazreti Mevlana, böyle çekici ve etkileyici yaşam tarzını ve hayat felsefesini nereden almıştır. Bu önemli ayrıntı, Hazreti Mevlana anılırken bazılarınca hep gözden kaçırılmaya çalışılır. Ama insan güneşe gözünü kapatsa da, o aydınlatmasına ve ısıtmasına devam eder.
Bizler Hazreti Mevlana'yı Kur'an ve Hazreti Peygamber ile birlikte anmazsak hem onun yaşam felsefesine hem de hayatına en büyük ihaneti etmiş oluruz. Ve inanıyorum ki O'da ahirette kesinlikle böyle yapanlardan, amacını saptıranlardan davacı ve şikâyetçi olacaktır. Şiirlerinde de bunu kendisi söylemekte zaten. Şu bir gerçek ki Hazreti Mevlana ve onun gibi diğer din büyüklerini yücelten şey, örnek aldıkları Hazreti Peygamber ve arkadaşlarının hayatıdır. Mevlana'nın bütün güzelliği onlara benzemeye çalışmasındandır.
Sadede gelecek olursak, hem doğulusu hem batılısı ile her dinden insan Mevlana ile huzur bulduklarını itiraf ederken aslında İslam'ın reklâmını yaparlar. Bu dinin dünya hayatındaki yansıması huzurlu bir yaşam şeklindedir. Bu huzurun sebeplerini sorgulayacak olursak, Din psikolojisi üzerine araştırma yapan psikologlar ve uzmanlar bu etkinin sebebi hakkında şunları söylerler: İnsan eksiktir. İbadetlerle mükemmel varlığın kuşatıcılığında eksik yönlerinin kuşku, kaygı ve korkularından kurtulur, huzur bulur.
İbadetler insanın disiplinli bir hayata alışmasını kolaylaştırır. Duygularını eğitir. Duyguların zararlı etkilerinden korur. Cemaatle yapılan ibadetler sosyal fobiden kurtarır. Sosyal uyuma yardımcı olur.
Dua ve ibadetler Yüce varlıkla insanı sembolik bir beraberliğe ulaştırır. Yüce varlıkla bu tür ilişki ruhsal yönden tedavi edici önemli bir pratiktir. İman ve ibadetler insanlardaki karışık duygu düşünce ve güdüleri manevileştirip bütünleştirerek bireyi belirsizlik ve kaosun bunalım atmosferinden kurtarır. Ruhsal bir bütünlük kazandırır. En önemli temel kaygı olan ölüm korkusuna karşı dini ibadetler korkunun moral çöküntüsünün karşısında kişinin moral kuvvetleri olarak çalışırlar.
İbadetler bilinçli bir şekilde yapıldığımda kişiliğin gerek içe dönük, gerek dışa dönük yüzünün gelişmesine yardımcı olurlar. Bilinçli olarak Allah'ın karşısında olduğunu hisseden insan kendini değerlendirir denetler. İnsanlara inancının zaviyesinden bakar. Bütün yaratılmışla barış içerisinde olur. Huzurlu olur, huzur dağıtır.
İbadetler çeşitli zorluklara karşı dirençli, sabırlı kılar. İnsanlardaki, sabır, cesaret, merhamet gibi güzel yönleri geliştirir. Yaratıcısına tam yönelen insan her türlü kötülükten kaçar. Kendine olan güven ve saygısı artar. Kişiliği gelişir ideal bir şahsiyet kazanır. Henry Link "Dine dönüş" adlı kitabında "bir dine inanan ve mabetlere giden insanların şahsiyet ve karakteri, dine karşı ilgisiz insanlara göre daha sağlamdır ve ahlaki yönden bu insanlar daha üstündürler" der. (1)
Hem fiziki hem ruhsal bünyemize iman ve ibadetlerin faydası saymakla bitmez. Örnek olması anlamında birkaç şey söylenmiştir.
Buradan çıkarmamız gereken ders, dini yaşantının faydası ahirete diye bir yanlış inanış ve cehaletten vazgeçmemiz ve bu dünyada iyilik istiyorsak da dine dönmek zorunda olduğumuzu bilmemizdir.
Allah'a (Celle Celalühü) emanet olun.
Kaynak :
1-Uludağ Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Görevlisi ;
Akif Hayta'nın Dini Pratikler ile Psiko- Sosyal Uyum Arasındaki İlişki Üzerine Bir İncelemesinden