Üç Ayların Manevi Bereketi/ Ali Faik Yurtöven Efendi

Üç aylar manevîyat açısından çok bereketli ve feyzlidir. Kazancı da o nisbetle fazladır. Bu mevsimde yapacağımız mânevi çalışmalar, iç âlemimizde büyük bir manevi derinleşme sağladığı gibi Cenabı Allah' tan af dilememiz için de bulunmaz bir nimettir. Ancak, şunu da unutmamak gerekir ki, bu aylarda kazanılan değerleri daha sonra da devam ettirmek elzemdir. Çünkü, bir sonraki üç aylara erişebileceğimiz hususunda elimizde bir senet yoktur.

Üç aylar denince akla mübarek geceler ve oruçlu olmak gelir. Efendimizin sünnetine baktığımızda geceleri daha fazla bir ibadet hayatı olduğunu görüyoruz. Oruç konusunda da Efendimiz üç ayların tamamını değil, ekseriyetini oruçlu geçirmeye özen gösterirdi.

Ramazan ayında da iftar sofralarının feyzi yıl boyunca burnumuzda tütmez mi? Sahurların bereketini unutabilir miyiz?

Bu aylarda çokça nafile namaz kılmalıyız, tabi varsa kaza namazlarımıza ağırlık vermek daha isabetli olur. Bir insanın ne kadar günahı da olsa tövbeye devam etmelidir...

İki Cihan Güneşi Sevgili Peygamber Efendimiz, saâdet meclisinde oturuyordu. Mescide bir esir grubu getirildi. O sırada Allah Resûlü (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), bir kadının yana yakıla bir şeyler aradığını gördü. Kadın yakaladığı her çocuğu sinesine basıyor, kokluyor sonra bırakıyordu.

Sonra kendi yavrusunu buldu, bağrına bastı. Doymak bilmeden onu öpüyor, kokluyor, tekrar bağrına basıyordu. Allah Resûlü' nün (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu manzara karşısında gözleri iyice doldu. Sonra parmağıyla yanındakilere o kadını gösterdi ve: "Şu kadını görüyor musunuz?" dedi. Sahabe cevap verdi: "Evet Ya Resulallah!" Allah Resûlü (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) tekrar: "Bu kadın şu kucağındaki çocuğunu cehenneme atar mı?" diye sordu. Sahabe "Hayır ya Rasulallah!" karşılığını verdi. Ve işte bunun üzerine İki Cihan Serveri şu hikmet dolu sözleri söyledi: "Allah o kadından daha şefkatlidir, kullarını cehenneme atmak istemez." buyurdu.
Üç aylar fırsat günleridir, çok bereketli bir kazanç mevsimidir.

En azından Pazartesi Perşembe günleri oruç tutmaya çalışalım. Malımızla, canımızla ve dilimizle Allah yolunda cihada koşmalıyız. İslami sohbetleri insanlara anlatarak da büyük bir iyilik yapmış oluruz. Tebliğ yaparken: "Ya Rabbi senin için yola çıktım inşallah beni hayırlı ve talepli insanlarla karşılaştır." diye dua etmeliyiz. Sonra karşımıza kim çıkarsa, kimin sıkıntısı varsa ona yardım etmeliyiz. Bu yolda nefsani his ve arzularımıza kulak vermemeliyiz.

Hayat sermayesinin durmaksızın elden çıktığını unutmayıp bir daha gelecek feyz ve himmeti beklememeliyiz. Çünkü geçen geçmiştir. Bu bir ahiret azığıdır, bu isteğimizi her zaman canlı tutarak hizmetimize aynı şekilde devam ederiz.

Bu günleri ve geceleri şimdiden şuurlu ve uyanık halde geçirmek, Ramazan Bayramı neşesini yaşamaya hazır olma mımızı sağlar. Ramazanın da o İlâhı ziyafettinden azami ölçüde istifade etme yoluna girmeye gayret göstermeliyiz.

Gündüzleri oruç tutmayı, geceleri de zikir olarak günde 500 salâvatı size tavsiye ediyorum... Bu çok önemli. Sohbetlerimde devamlı söylüyorum; bunun yanında, namaz kılarak, çokça istiğfar getirerek, Kur'ân-ı Kerim okuyarak üç ayları her yönüyle güzel bir şekilde geçirmeliyiz..

Bu bereketli günleri nasıl değerlendirelim?

1. Bol bol Kur'ân-ı Kerim okuyalım.
2. Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şefaatini ümit ederek, O'na salât ü selâmlar getirelim.
3. Kaza veya nafile namazlar kılalım.
4. İslamı tebliğ edelim.
5. İşlediğimiz günahlar için bu bereketli günlerin yüzü suyu hürmetine samimi bir şekilde tevbe ve istiğfarda bulunalım.
6.İhtiyaç sahiplerini gözetelim. İftar verelim.
7.Geceleri iyi değerlendirelim. Elimizden geldiği kadar teheccüd namazı kılalım. Ramazan'da sahura kalkar kalkmaz teheccüd namazını kılabiliriz. Namazdan sonrada bir beş dakika Allah'a münacatta bulunabiliriz. Bunu herkes yapabilir.

REGAİB GECESİ

Regaib, "çokça rağbet edilen, kıymetli, değerli, ihsan" manalarına gelen Ragibe kelimesinin çoğuludur. Buna göre Regaib Gecesi denilince; "çok lütuf ve ihsan dolu, kıymetli ve değeri büyük, çok iyi değerlendirilmesi gereken gece" manası anlaşılır. Halk arasında üç aylar diye meşhur olan Recep, Şaban ve Ramazan aylarından Recep ayının ilk Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan gecesi olan Regaib Gecesi, aynı zamanda Ramazan ayının da ilk habercisi olma şerefini taşımaktadır. Rahmet kapılarının ardına kadar açık olduğu bu gece gaflet içinde geçirilmemeli, bir fırsat gecesi olarak değerlendirilip ona göre hareket edilmelidir.

RECEP AYI

Üç ayların ilki olan Recep ayına Peygamber Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ulaştıklarında "Allah'ım! Receb'i ve Şaban'ı hakkımızda mübarek kıl ve bizi Ramazan'a kavuştur" diyerek dua ederlerdi. Bu üç ay içinde Mirac, Berat ve Kadir Gecesi gibi mübarek zaman dilimlerinin de bir müjdecisi olan "Regaib" gecesi vardır. Regaib, pek çok ihsan manasına gelen "Ragibe" kelimesinin çoğuludur. Bu gecede Cenab-ı Hak engin rahmetiyle tecelli edip sonsuz mağfiretiyle muamelede bulunduğu için geceye bu isim verilmiştir. Recep ayının 27. gecesi ise Mirac Kandili'dir. Mirac, kelime manası itibarıyla "merdiven", "yükselecek yer", "en yüksek makam" manalarına gelmektedir. Bu gecede İnsanlığın İftihar Tablosu (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir mucize olarak Mekke'deki Mescid-i Haram'dan Kudüs'teki Mescid-i Aksa'ya ve oradan da göklerin ilahi derinliklerine doğru pervaz edip ruhen ve bedenen Cenab-ı Hakk'ın huzuruna çıkmıştır.

ŞABAN AYI

Üç ayların ikincisi olan Şaban, kelime manası itibarıyla "dağılan", "saçılan" manalarına gelmektedir. Bir rivayete göre Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), Şaban ayında pek çok hayır dağıldığı için bu aya bu ismin verildiğini ifade etmektedir. Şaban ayı içerisinde Berat Kandili vardır. Berat kelimesi, "borçtan, isnat edilen suçtan, ruha azap veren sıkıntılardan kurtulmak" manalarına gelmektedir. Bu gecede Kur'an-ı Kerim, Levh-i Mahfuz'dan alınmış ve bir bütün halinde dünya semasına indirilmiştir. Bu sebeple bu gece hürmetine pek çok günah bağışlandığı için geceye Berat Gecesi denilmiştir. Yine bu ay içinde hicretin ikinci senesi müslümanların kıblesi Mescid-i Aksa'dan Kâbe'ye çevrilmiştir.

RAMAZAN AYI

Üç ayların sonuncusu olan Ramazan ayı, on bir ayın sultanı ve ayların en faziletlisidir. Zira bu ayda Kur'an nazil olmaya başlamış ve ay boyunca oruç tutmak farz kılınmıştır. Ramazan kelimesi "kızgın taş" manasına gelen "Ramid" kelimesinden türetilmiştir. Ramazan ayı çok sıcak ve hararetli bir zaman dilimine tevafuk ettiği için O'na bu isim verilmiştir. Ayrıca nasıl ki kızgın taş, etrafındakini yakıp yok ederse Ramazan da kulların günahlarını yakıp mahvettiği için bu aya bu ismin verildiğini söyleyenler de olmuştur. Bazıları ise Ramazan kelimesinin "yağan yağmur" manasına gelen "ramıd" kelimesinden türetildiğini ve nasıl ki yağmurun yağması neticesinde yeryüzünün temizlenmesi gibi Ramazan ayında da günahların temizlenmesi sebebiyle bu aya bu ismin verildiğini söylemişlerdir. Ramazan ayında çocuklarınızı bu ayın güzelliklerine alıştırmanız gerekir. Çocuklara bayram hediyeleri almak gerekiyor. Hatta başka çocuklar da unutulmamalı...

Kur'an'ın indirilmeye başlandığı bu ay içinde, Kur'an-ı Kerim'deki ifadesiyle bin aydan daha hayırlı olan "Kadir Gecesi" vardır. Bu gece Allah'ın müminlere bahşettiği çok yüce bir ikramıdır. Ramazan'ın her gecesinin dolu dolu geçirilmesi için bu gecenin zamanı gizlenmiştir. Ancak Kadir gecesinin Ramazan'ın son on günü içinde olduğuna dair güçlü işaretler vardır.