Yaratılış sebebi, muhabbet odağı. Yerlerde ve göklerde en yüksek övgüye mazhar olmuş, kutlu peygamber. Zatıyla, fiilleriyle, susmasıyla, hayatının en ince hatlarıyla mükemmellik harikası. İsmine layık, ismiyle bütünleşmiş, ismiyle müsemmâ. Âmine daha aylar öncesinde müjdelenmiş o nurlu bebeğine hamileyken, yeryüzü sıkıntılarla debeleniyordu. O,ince ve tatlı bir sancı çekerken, insanlık şiddetli sancılarla kıvranıyordu. Sonunda, aklıselim kişilerin kurtarıcı beklentileri ve sabırsızlıkları sükûna erdi.
Yıl 571–20 Nisan. Yılın ve günün en nasiplisi, en güzeli, en çok hatırlananı. Büyük olağanüstü haller ve melekler eşliğinde dünyayı şereflendiren Hz. Muhammed, babasının acısıyla dağlanmış yüreklere sular serperek, gökyüzünden güller yağdırdı. Ve karanlıktan aydınlığa ilerleyen geçit açıldı.
Daha küçücük yaşlardayken dedesiyle birlikte Kâbe tamiratı sırasında, bedeni açıldığında bile uyarılacak kadar özel bir şekilde korundu. Dirayetiyle örtüşecek boyutlarda musibetlerle sınandı, Farklı farklı imtihanlarla eğitildi. Babadan yana garip doğan Hz. Muhammed, annesini doyulmamış bir tat kapanmamış bir yara gibi sakladı o nurlu kalbinde. Ve sırasıyla dedesinin, amcasının mekânlarını saaadetlendirdi. Öksüz çocukların başını arkadan öne doğru sıvazlarken, yetimlerin başını önden arkaya saçlarını karıştırarak severdi. Sebebini soranlara anne ve babanın çocuklarına bu şekilde sevgisini gösterdiğini söylemişti. Ne büyük hassasiyet..
"O seni yetim bulup barındırmadı mı, fakir bulup zengin kılmadı mı''ayetleri yıllar sonra onun yaşadıklarına bir delil ve mahzun gönlüne teselli olacaktır. Büyüklerin kadrini ancak büyükler bilirmiş. Onun takdire değer kişiliğini o yüksek ahlakını da, ancak Hatice gibi zamanın kötülüklerine pabuç bırakmayan asil ve iffetli bir kadın bilebilirdi. Evlilikle noktalanan bu tanışma altı tane meyve verdi. Resulullah, onu da yakınlarını da her zaman yâd etmiş her kurban kesilişinde hanımının akrabalarını unutmamıştır.
Sene 610.resuller resulü kırk yaşında. ve büyük görevle muhataplandırılış. Salât ve selam havuzu hızla dolmaya başladı. Bir nutfeden insanı yaratan Allah, cahiliye bataklığından kokusu hiç tükenmeyecek bir gül çıkardı. O gül ki, ümmeti olmadan cennete girmeyi istemeyecek kadar merhametli hassas ve derin düşünceli.
Ömrü boyunca tebliğ için canla başla mücadele etti. Birçok işkenceye maruz kalarak, ailesiyle, ashabıyla birlikte incitildi. Fakat o, yürekleri burkan, içimizi kıyan Taif seferinden dönüşünde bile merhameti elden bırakmadı. Dağlar emrinde olan melek, istersen şu iki dağı Mekkelilerin üstüne çökerteyim derken, O ‘'ben isterim ki Allah bu müşriklerin soyundan yalnız Allah a ibadet eden, Ona şirk koşmayan bir nesil çıkarsın' dedi.
Akılları ve kalpleri dumura uğramış müşrikler tarafından her an tebliğsi balyozlanmak istense de yüce Allah İslam dinini kemale erdirecekti elbette. Yurdundan çıkarılsa da, bu sıkıntısı da diğer üzücü şeyler gibi onun güçlü duygularına payanda etkisi yaptı, ensar ve muhacirle birlikte.
Allahın emrini insanlara ulaştırmaktan bir lahza bile gafil geçmeyen bir ömür ve İslam devletinin bütün ihtişamıyla yükselişi…
Resülü Ekrem insanlığa farklı bir hayat tarzı değil, hayat getirdi. Kimlik ve statü değil kişilik ve ahlak kazandırdı. Sonuncu insan bile olamayan, horlanan kadınları hak ettikleri makama oturttu. Düşüncelere yön, güzel duygulara ivme kazandırdı. Anne –baba sevgisini, evlat sevgisini, eş ve arkadaş sevgisini unutulmuşluklar içinden çekip çıkardı. Gerekirse din uğruna candan da canan dan da geçilebileceğini öğretti. Vesveselerin sesini susturarak, meleklerin ilhamını yüceltti.
Tam 63 yıl bakışlara cümleleri, mad-deye manayı, günlere yılları, sıkıntıların içine ferahlığı, huzuru sığdırdı. 63 yıl gibi görünse de Ümmeti muhammede yetecek kadar güzellikleri içinde barındıran, sıkıştırılmış bir çekirdek ömür, dile kolay….
Sene 632–8 Haziran fani dünyayı terk ederek Refik i alaya yükseliş. Zor kabullenebilecek bir gidiş, hüzün dolu günler…
Ne karşılaması nede uğurlaması olmadı sevdamızın..
Fakat ona iman edenlerden olabilmek cihana değer bir lütuf bizler için.
‘Ben size iki şey bırakıyorum Allahın kitabı ve ehli beytim. Onlara uyarsanız asla sapıtmazsınız' diyerek bize açık ve net ifadelerle yol gösterdi resulü Ekrem. Bundan ötesi yok ki!
Gözlerde ki yaşları inci tanesine çevirecek, dava uğrunda nasırlaşmış ayakları sırat köprüsünde yürütecek, cennette köşkler imar ettirecek kurtarıcı sözler. Ve Kevser havuzunun başında Resulullah tarafından mütebessim bir şekilde karşılanış…