Tevessül Caizdir

Tevessül, araya vasıta koyarak, bazı kutsal değerler aracılığıyla Cenab-ı Mevla’dan (CC) istemektir. 

Tevessül, Hz. Peygamber (SAV)’den, onun ashabından ve selef-i salihin tarafından yapılmıştır. Rasulullah (SAV)’ın dualarından biri de şöyledir. “Ya Rabbi, Senden isteyenler hakkı için senden istiorum” (K. Umman c:2, 4977)

Hiç şüphe yok ki, bu bir tevessüldür.

 Rasulullah (SAV), ashabına içerisinde vesile olan bir çok dua öğretmiş ve onlarla dua etmelerini emretmiştir.

 Ebu Said el-Hudri (RA)’ın rivayetine göre Efendiz (SAV) şöyle buyurmuştur:

  “Her kim namaza gitmek üzere evinden çıkar ve şöyle derse;

  “ Ya Rabbi, senen isteyenlerin hakkı  için senden istiyorum, sana bu yürüyüşün hakkı için senden istiyorum. Çünkü ben şer için, zulüm için, riya ve gösteriş için çıkmadım. Cehennemden beni korumanı ve günahlarımı bağışlamanı istiyorum. Çünkü senden başka kimse günahları bağışlamaz” (derse) Allah (CC), rızasıyla ve rahmetiyle o kimseye yönelir ve yetmiş bin melek onun için istiğfar eder.” (İ. Mace-Sahih)

   Bu hadisi, Suyuti, meşhur Cami-i Kebir kitabında zikretmiştir. Daha nice imamlar da kitaplarında (namaza giderken okuması sünnet olan dualar arasında) bu duayı zikretmişlerdir. Hatta bazıları, namaza giderken seleften bu duayı okumayan biri kişi bile olmadğını söylemişlerdir. Aynı hadis-i şerifi ibn-i Sini sahih bir isnadla Efendimiz’in (SAV) müezzini Bilal’ (RA) dan rivayet etmiştir.

 Ebu Naim ve Beyhaki de aynı manada hadisi şerifler rivayet etmişlerdir.

  Bu duanın varlığı sabit olduktan sonra, bu duada (her dua eden Müslüman ile) tevessülün bulunduğu inkar edilmez. “Ya Rabbi, dua eden, isteyen müminler hakkı için” dediğimizde, tüm müminlerle tevessül etmiş onların hatırına istemiş oluyoruz. Bütün bunlardan anşılana, hz. Peygamber (SAV)den tevessül sadir olmuştur. Ashab’ı ve Tabiin de bunu inkar etmemiş ve dualarında tevessül etmişlerdir.

  Yine efendimiz’in (SAV) dualarında kullandığı tevessül şekillerinden biri de şöyleydi:

 “Senin Nebi’n ve ondan önceki Nebiler hakkı için..”

  Allame İbn-i Hacer mezkur eserinde şöyle der.

Taberani (Evsat ve Kebir kitabında), İbn-i Hibban ve Hakim güzel senetle rivayet ederek, sahi dedikleri bir hadis-i şerifte Enes b. Malik (RA) şöyle anlatır:

 Hz. Ali’nin annesi Fatıma b. Esed vefat edince (ki Rasulullah’ı (SAV) büyütüp, terbiye etmişti.) Rasulullah (SAV) onun baş ucuna gelerek şöyle dedi:

 “Allah sana merhamet etsin, ey anamdan sonra anam.” Enes (RA) daha sonra Efendimiz’in (SAV) ona bazı övgülerini ve onu kendi cübbesiyle kefenlediğini ve kabirinin kazılması emrini verdiğini anlattı. Sonra şöyle dedi:

 kabir kazımında lahd aşamasına gelince, o kısmı Efendimiz (SAV) kendi mübarek elleriyle kazdı, toprağını kendi mübarek elleriyle çıkardı. Kazı işlemi bitince Efendimiz (SAV) oraya girdi ve yanı üzerine yattı. Sonra şöyle dua etti:

  “Öldüren ve dirilten, oysa kendi ölümsüz olan Allah’ım Anam Fatıma binti Esed’i mağfiret eyle. Kabrini ona geniş eyle. Peygamber ve ondan önceki peygmaberlerin hakkı için… Çünkü sen merhametlilerin en merhametlisisin.”

  Taberani gibi bu hadisi aynısını ibn-i Abdil Berr, İbn-i Abbas (RA) dan, Ebu Naim de, yine Enes’den Hilye adlı kitabında riyvat etmiştir. Bütnü bunlar da Hafız Celaleddin Suyuti, Cami-i Kebir de zikretildimiştir. 

AMA HADİSİ

Tevessülün açıkça görüldüğü bir hadis-i şerif de tirmizi, Nesai, Beyheki ve Taberani’nin sahih isnadla Osman b. Hanif’den rivayet ettiği meşhur “Ama” hadisidir.

  “ama bir adam Nebi (SAV)’e gelerek:

-Benim iyileşmem için Allah’a dua eder misin? Dedi.

Efendimiz (SAV)

-istersen dua edeyim, istersen de sabret senin için hayır olsun. Adam;

-Dua et, dedi. Nebi (SAV), adama “güzelce bir abdest alıp şöyle dua etmesini” emretti:

 “Ya Rabbi, Rahmet Peygamberin Muhammed’i vesile ederek sana yöneliyorum. Ve senden istiyorum. Ey Muhammed, ihtiyacımın görülmesinde Rabbime seni vesile ederek yöneliyorum. Ya Rabbi onun bana aracılığını kabul buyur.”

 Hadisi rivayet eden Osman dedi ki:

- Vallahi biz daha konuşmaya devam ediyorduk ki, adam yanımıza tekrar geldi, hastalıktan hiçbir eser kalmamıştı.”

   Bu hadis-i şerifte tevessül de apaçık ortadadır, nida da… (Yani  “Ey Allah’ın rasulü”diye efendimize niad etmenin caiz olduğu da apaçık görülmektedir.)

(Bu hadisi Buhari Tarih’inde, ibn-i Mace ve Hakim Müstedrek’te sahih isnadla ve Suyuti de Cami-i Kebir ve Sağır de zikretmiştir.)

  Bu hadisin inkar edilmeze olduğunu gören tevessül inkarcılarının;

  -“Bu, Rasulullah (SAV) ancak hayatta iken caizdir. Öldükten sonra caiz değildir.” Demeye hakları yoktur. Çnük Efendimizin vefatından sonra Sahabe-i Güzin ve Tabiin efendilerimiz dahi sıkıntıya düştüklerinde bu duayı kullanmışlardır. 

 Tebarini ve Beyheki şöyle rivayet eder;

 Halifeliği zamanında  HZ. Osman’a (RA) bir adam devamlı gelir, fakat Hz. Osman onunla görüşmez, onun ihtiyacını görmezdi. Adam bir gün Osman b. Hanif’i gördü ve ona derdini anlattı. Osman ona şöyle dedi:

  “Abdesthaneye git, güzelce bir abdest al, sonra mescide git ve namaz kıl. Sonra de ki;

 “Ya Rabbi, Rahmet peygamberi olan bizim peygamberimiz vesilesiyle sana yöneliyorum ve senden istiyorum. Ey Muhammed, hacetimi görmesi için Rabbine seninle Yöneliyorum.” Sonra hacetin ne ise söyle.

 Adam gitti ve Osman (RA)’ın dediklerini aynen yaptı. Sonra Hz. Osman’ın (RA) kapısına vardı. Kapıcı adamın elinden tuttu. Hz. Osman’ın yanına getirdi. Hz. Osman (RA) ona;

- Hacetini söyle dedi. Adam da derdi neyse söyledi. Hz. Osman onun ihtiyacını giderdi. Sonra da ona dedi ki: “Ne ihtiyacın olursa gel, bana söyle.” Sonra adam oradan çıktı ve yolda Osman b. Hanif’i gördü. Ona şöyle dedi;

- Allah razı olsun. Senin o dediğin duayı etmeden önce benim ihtiyacımı görmezdi.” Osman ona şöyle dedi;

“Vallahi o benim sözüm değildir. Ben bunun Resulullah (SAV)’den işittim. Ona bir ama gelmişti.” Diyerek hadiseyi sonuna kadar anlatmıştır.

- Bu, Resulullah (SAV)’in vefatından sonrada tevessülün yapıldığının ve nida edildiğinin delilidir. 

BİLAL B. HARS HADİSİ

Hz. Ömer (RA) zamanında kıtlık olmuştu. Peygamber (SAV)’ın ashabından Bilal b. Hars (RA), Efendimizin  kabr-i şeriflerine gelerek şöyle dedi:

 “Ya Rasulullah Ümmetin için su taleb et. Çünkü onlar helak olmak üzereler.” Rüyasında Efendimiz’i (SAV) gördü. Efendimiz yağmur yağacağını müjdeledi. (Beyheki, İbn-i Ebi Şeybe-Sahih)

  burada delil mahalli, rüya değildir. Zira rüya, şer’i delil olmaz. Asıl dedil mahalli; bir sahabinin kabr-i şerife giderek Efendimiz’e (SAV) nida edip ondan dua etmesini talep etmesidir. Sahabi’nin bunu yapması, caiz olmasının delilidir. Demek ki vefatından sonra da Nebi(SAV)’dan dua telebi, aracılık talebi, onunla tevessül edilmesi ve ona nida edilmesi caizdir. 

Kaynak:  Tevessül ve Vahhabilere redd sayfa: 14-21

Ahmet B. Zeyni DAHLAN (eski Mekke Müftüsü Ö: 1887)

Tercüme Şeyh Abdülhakk Abdurrahman Abbasi(KS) Süleyman Taş