Evlenirken...

Bir toplumu oluşturan fertler ilk olarak aile ocağında yetişir. Ailede alınan terbiye ile toplumun huzuru, başarısı hatta milletin devamı sağlanır. Ne zaman ki, en temel eğitim kurumu olan aile artık kutsallığını yitirmeye başlarsa o zaman o millet diğer milletler için hazır lokma haline gelmeye başlar. Dağılmaya adaydır. Tarih böyle hadiselere çok şahitlik etmiştir. 

O halde evlilik kurumuna adım atarken, eş seçiminde isabetli kararlar almak lazım.

Bir genç evlenme havasına girdiğinde oldukça gözü kara olur. Gençler kendilerini sanki bütün dünyanın yükünü omzuna alabilecek kadar güçlü hisseder ve bu gözü karalıkla bir bir en zorlu engelleri bile aşarak hedefine doğru büyük bir azimle ilerler.

Ve evlilik kıstasları doğru değil ise, evlenmek için uğruna bir sürü sıkıntı çektiği kişi bir anda hayatının kâbusu oluverir.

Nedir evlilik kıstasları?

Zenginlik? Çok kişi bir gecede fakirleşmiştir.

Güzellik? Nice güzeller saniye ile çirkinleşmiştir.

Aşk? Muhatabınızın kötü huylarıyla membaı tükeniverir.

Kariyer? İstediğiniz kariyere ulaştığınızda bir bakarsınız ki, en muhtaç olduğunuz anda ailenin yerinde yeller esiyordur. Ulaştığınız kariyer hiçleşir.(Ulaşamaya da bilirsiniz) Ne acı ki en güzel zamanlarınızı bu tecrübe için harcamışsınızdır.

Cinsellik? Eşinize karşı cinsi heyecanınız bir müddet sonra doyuma ulaştığında, bir bakarsınız ki eşiniz artık tüm cazibesini yitirmiştir.

O halde hayat arkadaşımız seçilirken, olabildiği kadar dengeli bir seçim yapılmalıdır. Ne sadece duygusal, ne sadece hayvani, nede sadece dünya hırslarımız için ömür sermayesi heba edilmemelidir 

Peygamber efendimizin(s.a.v.) evlenmek isteyenlere, çocuklarını evlendirmek isteyenlere şu tavsiyesi vardır.”Bir kadın dört şeyi için nikâh edilir; malı, soyu, güzelliği, ahlak ve dindarlığı için.”der ve sonrada ahlak ve dindarlığın diğerlerine üstün olduğunu söyler.

Yine “Kişi, kızını kime teslim ettiğine bakmalıdır.”(Beyhaki) buyurarak anne babalara uyarıda bulunmaktadır. Çünkü evlilik insanın sadece dünya akıbetini değil, hem dünya hem ahiret akıbetini belirler.

Demek ki bir ömrü beraber geçirmeyi hayal ettiğimiz insanda güzellik, çekicilik, mal mülk tek başına sebep teşkil etmemeli. Hiç kimseye sadece bunlar mutlu olmak için yeterli gelmez. Beraberlik kararımızda, o insanın imanı, hoşgörüsü, fedakârlığı, inceliği, zekâsı, iyiyi ve kötüyü analiz kabiliyeti, dünya ve ahiret görüşü, milli ve dini değerlere eğilimi vs. kararımıza yön verecek en temel sebepleri oluşturmalı. Çünkü eşimiz ileride Allah’ın en değerli emanetlerinden biri olan çocuklarımızın anne ya da babası olacaklardır. Allah-u Teala bize çocuklarımızı “kendisini bilmeyi” öğretmemiz için bir süreliğine emanet etmiştir.

Biz kendimize seçtiğimiz eşin hem çocuğumuzun annesi ya da babası olacağını hem de, bizim ahirete uzanan zorlu yoldaki en büyük desteğimiz ya da kösteğimiz olabileceğini asla ama asla unutmamalıyız.

Çünkü bir Müslüman için dünya ve ahiret hayatı bütündür. Ve hayatımızı her ikisini de birbirinden soyutlamadan, idame ettirebilmeliyiz. Her gece yatağa yattığımızda en son, sabah kalktığımızda ilk gördüğümüz yüzün sahibinin de bizimle aynı idealde olması işimizi haliyle kolaylaştırır.