FEYZ: Nane yağı'den biraz bahsedermisiniz?
Soner Doğan :Nane yağı, bir nane türünden elde edilen yağdır. Bunun tam olarak Türkiye'de karşılığı yok. Yani birçok ürünlerden yağ çıkarılabilirken, maalesef ülkemizde yetiştirilen nane türleri bu özelliğe sahip değil. Ancak alplerde yetişen geniş yapraklı ve yağı ağrıkesici özelliği olan bir nane türünden elde ediliyor. Kullanım alanı çok fazla özellikle son yılların rahatsızlığı olan migren tedavisinde çok kullanılıyor ki migrenin henüz dünyada tedavisi mümkün değil. Ancak belirti giderici tedavi uygulanıyor. Bunlar da genellikle pahalı ve yan etkisi çok olan tedavi türüdür. Nane yağı, ise bunu yan etkisi olmadan yapıyor. Bunun yanı sıra baş ağrısı, diş ağrısı, eklem ağrıları, romatizma ağrıları olmak üzere tüm ağrılarda lokal olarak kullanılabiliyor.
Ürünün bir başka özelliği haricen olduğu gibi dâhilen de içme yoluyla kullanılabiliyor. Böylelikle sistemik etki gösteriyor yani vücudumuzun içerisinden organlara giderek ve dokulara ulaşarak tedavi ediyor. Çeşitli yollarla da kullanabiliyorsunuz. Ya tablettir ya kapsüldür, kremdir, merhemdir. Bu ise hem içebiliyorsunuz, lokal olarak sürebiliyorsunuz, toplama şeklinde kullanabiliyorsunuz.
FEYZ: Tedavi ederken önemli bir nokta da ona zarar vermemektir. Fakat ilaçlara baktığımız zaman,özellikle böbreklere, ciğerlere ve mideye ciddi manada zarar verebilir.Bunun yanında şişmanlık ya da görme bozukluğuna sebebiyet verebiliyor. Yani insana zarar veren bir çok kimyasal maddeler içiermekte. Mesele ilaç kullanımından 3-5 sene sonra "bu ilaç zararlıdır, kullanımı yasaklandı" deniliyor. Ben burada bir çok çarpıklık görüyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Soner Doğan : Modern tıbbı hiçbir zaman reddedemeyiz. Tıp da gelinen nokta çok önemlidir ve gelişmeler son bulmaz ve devam eder. Ama kimyasal olarak ürettiğiniz ilaç suni ortamda hazırlanıyor. Yani bir laboratuar ortamında hazırlanıyor. Ve vücuda mutlaka dışardan gelecek bir cisimdir. Ve vücut bu cisme mutlaka bir tepki verecektir. Ve vücut diyor ki, "ben bunu tanımıyorum". İşte yan etki böyle ortaya çıkıyor. Ama bitkisel bir ürün olduğu zaman biz de topraktan yaratıldığımız için vücut bunu kabul ediyor. Bu bendendir diyor yani onu tanıyor yani tepki göstermiyor. Fakat modern tıpta ilaçlar yapılırken, çok çeşitli aşamalardan geçiyor. Bu muhakkak. Belirli bir noktaya geliniyor, ilaç piyasaya sunuluyor. Artık kullanılmaya başlanıyor. Dediğiniz gibi bu ilaç kullanıldıktan 5–10 yıl sonra filanca yan etkisi varmış deniliyor. Eğer çok ciddi bir yan etkiyse zaten o ilaç tedavülden kaldırılıyor. Nitekim bu son dönemde örneklerini yaşadık. Bazı ağrı kesiciler var, yan etki yaparak felce sebep olabiliyor ya da ölümlere varan sonuçlar görülebiliyor.
İşte en güzeli doğala gidebilmektir. Hastalığın seyrine göre ya da derecesine göre ilaç kullanmak gerekir. Sizin hastalığınız çok ileri seviyedeyse ameliyat olmanız gerekiyorsa ameliyat olmalısınız. Veya güçlü ilaçlar kullanmanız gerekiyorsa kullanmalısınız. Ama basit bir soğuk algınlığında, bir gripte bir nezle de ya da hafif bir baş ağrısında siz güçlü ilaç alırsanız hem orada bir direnç gelişiyor, daha sonraki ağrılı vakalarda o ilaç da yetmiyor, daha güçlüsünü kullanmanız gerekiyor. Daha güçlüsü demek daha çok yan etkisi olan ilaç demektir. Birincisi bu.
İkincisi de, kullandığınız her yabancı ürün ilaç, size bir yan etki veriyor. O zaman dozunda kullanmak gerekiyor.
Batıda öyle gelişigüzel ağrı kesici alamazsınız. Ağrı kesici dediğimiz zaman bize çok basit geliyor. Birisinin başı ağrıdığında, komşusu diyor ki "doktor bana bunu verdi. Al bunu kullan geçer". Halbuki baş ağrısı ilacı kullanmak o kadar kolay değil. Yani felç yapma riski var, damarları patlatma riski var. Çok daha ağır etki yapan, belirti bırakan belirtiler ortaya çıkabilir. Batıda öyle değil. Basit bir ağrı kesici alacağınız zaman bile doktor kontrolünden geçiyorsunuz.
GERÇEK AKTARLARA DANIŞMAK LAZIM
Bitkisel ilacı da dozunda kullanmanız gerekir. Mesela sizin hastalığınızı geçirmede kullanılacak olan sadece nane yağı ise siz bunun yanı bir kekik yağı yada başka bir şey eklerseniz bu sefer yarardan çok zarar ortaya çıkabilir. Onun için bilene danışmak gerekiyor. Türkiye'de bu işi yapan bir eczaneler var bir de aktarlar var. Eczacılık fakültesinde okuyan kişi de bu bitkilerin yapısını zaten biliyor. Bir de aktarlar var. Adam manifaturacıdır aktarlığa dönmüştür. Bu iş değil. Bu işi meslek edinmiş olan, uzun yıllar emek vermiş bilgileri tarihi süreç içinde kendisine aktarılmış bilgi sahibi olmuş olan aktarlar vardır. Bunlara danışabilirsiniz. Hangi bitki türünü, hangi dozda kullanacağınızı size doğru bir biçimde söyleyebiliyor. Ama Türkiye'de diğer mesleklerde olduğu gibi bu meslekte de bu işi bilmeyen, suiistimal eden kişiler de mevcuttur. Bunlar bakıyor ki aktarlıkta iyi iş var. Bu işe giriyor. Mesela hemeroidi olan hastaya öyle bir ilaç veriyor ki, iyileştireceğine tam tersi hemeroidi hızlandırıcı etki yapıyor. Ya da sizin kolesterolünüz var, öyle ilaçlar karıştırarak veriyor ki sizin kolesterolünüz düşeceği yerde, yükseliyor.
FEYZ: Öncelikle şu an tıpta kullanılan ilaçları sormak istiyorum. Mesela antibiyotiğin ne gibi yan etkileri var? İnsan fayda zarar dengesini nasıl kuracak?
Soner Doğan : Onu öncelikle doktor belirtiyor. Ama, bütün antibiyotiklerin mesela bağırsağa yan etkisi vardır. Vücudumuzun sistemi çok muntazam bir şekilde işliyor. Yani Allahu Teala öyle yaratmış ki, o bedendeki her uzuv, saatin çarkları gibi birbirleriyle girintili ve bağlantılı çok sistematik bir şekilde çalışıyor. Bir metabolizmamız var. Bizim yaşamamızı sağlayan, nefes almamızı sağlayan, oksijeni alıp, karbondioksiti vermemizi sağlayan bir sistem var. Herşey dengede iken siz bu dengeyi çarkı bozucu birşeyi oraya atarsanız mutlaka bir tepkiler ortaya çıkıyor. İşte antibiyotikler ve başka ilaçlar aldığınız zaman mutlaka önce midede bir yan etkisi oluyor. Ülserliyseniz daha çok dikkat etmeniz gerekiyor. Niye? Midenin orada belirli bir asit seviyesi var. Siz bunu ters yöne kaydırırsanız oradaki hazmı zorlaştıracaksınız. Bu sefer yediklerinizi sindiremeyeceksiniz. Ya da tam tersi asit seviyesini artırırsanız bu sefer dayanma etkileri ortaya çıkacaktır. Bu da oradan kalınbağırsağa birbirini tetikleyerek gidecektir. Antibiyotik aldığınız zaman bağırsak yapısını bozuyor. Mesela bir çekiç sizin parmağınızı yaraladığında sizin ağrınızı giderecek ilaçla benim ağrımı giderecek ilaç farklıdır. Ancak kullandığınız her ürün bir sonraki aşamayı ilgilendiriyor. O zaman her şeyi dozunda kullanmak gerekiyor. Antibiyotiği gelişigüzel alamazsınız. Diğer ilaçları gelişigüzel alamazsınız. Tamamen doktor kontrolü gerekir. Gerekli analizler, tetkikler yapılmalıdır. Mesela kan sayımızın yapılacak, idrarınıza bakılacak, ona göre ilaçlar verilecektir. Eğer öyle yapmazsanız hastalığı iyileştireyim derken tam tersi kötüleştirirsiniz ya da A hastalığını tedavi edeyim derken B hastalığı oluşabilir. Ki her hastalık hemen görülmez. Sinsi sinsi bekler, bekler ve öyle bir zamanda ortaya çıkar ki, artık yapacak bir şeyiniz kalmamıştır.
FEYZ: Peki alternatif tıp olarak değerlendirilen bitkiler var, bu konuda ne düşünüyorsunuz? Ayrıca bu ifadeyi doğru buluyormusunuz?
Soner Doğan : Alternatif tıp kavramı artık değişti. Günümüzde buna tanımlayıcı tıp deniyor. Daha önce buna biliyorsunuz "kocakarı yöntemi" deniyordu ve bu çok kaba bir tabirdi. Sonra alternatif tıp dendi. Onda da sanki modern tıbbı reddediyorsunuz, yıllarca yapılan çalışmalar sonucu elde edilen ilacı reddediyorsunuz sadece bitkilerle yapılan ilacı kabul ediyorsunuz gibi bir imaj vardı. O da doğru değildi. En güzeli, doğru olanı bulundu: O da tamamlayıcı tıp. Yani modern tıbbın bittiği bir yer vardır. Yani yetişemediği bir nokta vardır. Veya bir bitkiyi hiçbir kimyasal işlemden geçirmeden kullanabileceğiniz hastalıklar vardır. O zaman da tamamlayıcıdır. Yani modern tıb ile tamamlayıcı tıb bir araya geldiği zaman mükemmeliyeti zaten oluşturuyor. Ve şu anda batıda, Amerika'da bitkisel tedaviler çok ön plana çıktı. Artık eczanelerin bir bölümleri bitkisel ürünlere ayrıldı. Ülkemizde de son yıllarda bunda çok hızlı gelişme oldu ve inanıyoruz ki bir iki yıl içinde çok daha fazla ilerleyecektir. Kesinlikle tamamlayıcı tıbbı reddetmek doğru olmaz. Başta da dediğimiz gibi hastalık çok ilerlemiş ise modern tıbba ihtiyaç vardır. Ama modern tıbbın bittiği yerde de tamamlayıcı tıp mutlaka devreye girmelidir.
STRESS GİDERİYOR
Nane yağı, özellikle yorgunluk vakalarında masaj yoluyla rahatlamayı sağlıyor. Vücuttaki gerginliği, stresi ortadan kaldırıyor. Mesela akşama kadar ayakta kaldınız. Veya ayakta çalışmak zorundasınız. Eve geldiğiniz zaman küvetinize ya da bir kaba biraz ılık su koyup ve içine beş on damla nane yağı, damlattığınız zaman ayağınızı içinde bir iki dakika tutuyorsunuz ya da hafif bir masaj yapıyorsunuz, o zaman ayağınızda ağrı sızı, yorgunluk kalmıyor. Sabaha kadar rahatça uyuyabiliyorsunuz.
Yine bunun bir başka yolu daha var. Bir kabın içine ılık bir su koydunuz, içine birkaç damla damlattınız. Normal ayağınıza giydiğiniz çorabın üstüne bastırıyorsunuz. Ayağınıza giyip on beş dakika bekliyorsunuz. Bu şekilde oradaki bütün kaslar nüfus etmiş oluyor. On beş dakika sonra çorabınızı çıkarıyorsunuz. Ayağınızda ağrı diye bir şey kalmıyor. Doğal olarak da masaj yapmış oluyorsunuz ayağınıza.
GRİP VE NEZLEYE ÇARE
Özellikle kış sezonundayız. Gribal enfeksiyonlar, nezle, üstsolunum yolu hastalıklarının görüldüğü bir döneme giriyoruz. İşte bu dönemde yine Nane yağı, imdada yetişiyor. Grip başladığı anda boğazda yanma, batma, acı hissi vardır. Bunun için Nane yağı'i içme yoluyla kullanabiliyorsunuz.
Boğaz yanmasını şişliği bir iki günde geçirir. Nane yağı, bir iki dakika yakar. O sinir uçlarına hemen adapte oluyor. Sinir uçları Nane yağı, etkisini aldığında orda bir hassaslaşma zaten var. Önce bir yakıyor ama daha sonra ferahlatıyor. Nane yağı'in bir özelliği de sıcakla sıcak, soğukla soğuk olmasıdır. Çok enterasandır. Mesela grip bir bakteriyel hastalık değildir. Yani gribin temelinde virüs vardır ve yanlış tedaviler yapılıyor. Mesela bir insan grip olduğunda istediği kadar antibiyotik kullansın tedavi olamaz. Çünkü antibiyotikler bakteriler üzerine etkilidir, virüs üzerine etkili değildir. Onun için hangi virüslere etkili olduğu tahmin ediliyor ve ona göre yapılıyor. Griplere septomatik dediğimiz yani belirtiye yönelik tedavi uygulanıyor. Siz grip oldunuz, o gribi mutlaka yaşayacaksınız. Önemli olan o bir hafta yaşayacağınız hastalığınızda, sizin yaşam standardınızı yükseltmektir. Ne yapmak lazım? Burun akıntısını kesmek lazım, boğazınızdaki yanma, batma acısını ortadan kaldırmak lazım. Ve sizin gece rahat uyumanızı sağlamak gerekiyor ki siz istirahat halinde o hastalıktan kurtulasınız. Ne kullanırsanız kullanın o bir haftayı mutlaka yaşayacaksınız. Hatta basit bir ifade vardır. Grip olduğunuzda tedavi olmazsanız yedi günde geçer, ilaç kullanırsanız bir haftada geçer derler. Bu gerçektir. Önemli olan sizin o dönemi rahat atlatmanızı sağlamaktır. Boğazınızda yanmalar mutlaka olacaktır. Ancak Nane yağı, kullandığınız vakit ağrıyan yerinizi kalkan gibi koruyacaktır, yanma, batma hissini ortadan kaldıracaktır. Mesele nezle olduğunuz zaman, burnunuz aktığında Nane yağı, kullanarak o tıkanıklığı ve akıntıyı önlüyorsunuz. Gece yattığınızda da çok rahat bir uyku çekiyorsunuz. Hatta horlamayı da ortadan kaldırıyorsunuz. Eğer burnunuz tıkalı ise nefesi ağzınızdan alacaksınız ve geceleyin horlayarak yanınızdaki partnerinizi de rahatsız edeceksiniz. Ama Nane yağı, kullandığnız zaman sizinle birlikte yanınızdaki partneriniz de rahat uyuyacaktır.
Kışın grip, nezle vakalarında hem içerek, suya damlatarak kullanabilirsiniz, hem de küp şekere damlatarak ağızda eriterek kullanabilirsiniz. Ki nane yağı çok eskilerde dedelerimiz, ninelerimiz kullanırlardı.
MİGRENİM AZDI YİNE!
Migrenin dünyada tedavisi yok. Migren dendiği anda, siz onu yaşayacaksınız. Önemli olan o anda sizin rahatlığınızı sağlamaktır. Migrenin de çok nedenleri var. Büyükşehirlerde, metropollerde yaşıyoruz. Hava kirliliği, gürültü, eksoz dumanları, stress, yorgunluk, uykusuzluk bunlar ve daha pekçoğu migreni tetikleyen unsurlardır. Migren başladığı anda hemen alından başlayıp şakaklara doğru üç dört damla Nane yağı, masaj yoluyla kullanırsanız bir iki damla ense kökünüze sürdüğünüzde migreni daha başlamadan bitirmiş olacaksınız. Miğrende çok iyi sonuç verecektir. Bunun dışında baş ağrısında veya neresi ağrıyorsa başınızın ağrıyan yerine birkaç damla yedirdiğinizde tedavi ediyorsunuz. Yorgunluk durumlarında, bel ağrısı oluyor, boyun tutulması oluyor, bu bayanlarda çok sık oluyor. Saçlarını tam kurutmadan dışarı çıktıklarında boyun tutulmaları görülmektedir. Buraya birkaç damla masaj yoluyla sürdüğünüz zaman orda rahatlamayı sağlıyor. Tüm yorgunluklarda, ayak yorgunluğu, bacak yorgunluğu, sıkıntı, stress durumlarında kullanabiliyorsunuz.
DİŞ AĞRILARINI GİDERİYOR
Bunun dışında diş ağrılarında çok iyi sonuç veriyor. Dişiniz ağrıdığında, pamuğun üzerine birkaç damla Nane yağı, damlatıp, dişinizin üzerine bastırdığınızda çok kısa sürede dişağrısını kesiyor. Ama ne yapmanız gerekiyor? Diş doktoruna gitmeniz gerekiyor, daha sonra.. Eğer çürümüşse çekilecektir, dolgu yapılacaktır ya da kanal tedavisi gerekir. Yani doktora gideceğiniz süreye kadar dişinizdeki o ağrıyı gidermeyi sağlıyor.
YOLCULUKTA BULANTIM OLUYOR
Yolculuklarda, yol tutmasını önlemek için, mide bulantısını önlemek için kullanılırdı. Yapacağınız iş yarım bardak çay bardağının içine iki damla Nane yağı, akıtıp ağızda gargara yapıp içerseniz mideyi rahatlatacaktır. Yolculuğunuzu rahat hale getirecektir.
AĞIM KOKUYOR NE YAPMALIYIM?
İnsanlarda ağız kokusu vardır. Bu metobilazmayla alakalıdır. Kişinin ağız kokusu varsa bunu gideremezsiniz. Yapmanız gereken bunu bastırmaktır. Yani yarım çay bardağına üç damla Nane yağı, damlatıp gargara yaptığınızda gün boyu ferah nane kokacaktır.
ASTIMLI HASTALARA ŞİFA
Eğer nefes darlığı varsa yaşlılarda, kaloriferli evlerde kaloriferin üzerine ılık su bulunan bir kase konularak ve onun içine on damla Nane yağı, damlatılarak evin içerisini tamamen dezenfekte edecektir. Rahat nefes almasını sağlayacaktır. Sobalı evlerde de yine sobanın üzerindeki bir çaydanlığın içine damlatılarak oda dezenfekte edilmelidir. Ya da astım hastalığı olanlarda odaya hava verilirken içerisine Nane yağı, damlatılıyor. Nane yağı, içeriyi dezenfekte ediyor.
BÖCEK VE YILANLARI KAÇIRTIYOR
Çünkü haşere tedavisinde de bu kullanılıyor. Geçmiş dönemlerde eski Türklerde evlerin önüne nane dikerlermiş. Eve haşere yılan girmesin diye. Nanenin kokusunun haşereyi kaçırıcı özelliği var. O nedenle evlerinin içerisinde Nane yağı, kullanılırsa böcek, haşere girmiyor.
Hatta yazın tatil yörelerinde insanlar kollarına Nane yağı, birkaç damla sürüyor ve böylelikle sivrisinek yaklaşmıyor.
SPORCULARIN KASLARINI GEVŞETİYOR, KONDÜSYONLARINI ARTIRIYOR
Bunun yanısıra adale ve kas gevşekliğinde, sporculara tavsiye edilen bir üründür. 1988 yılından beri Alman olimpik milli takımın sponsoru zaten. Türkiye'de de profesyonel futbolcular, basketbolcular maça çıkmadan önce kaslarının gevşemesi için Nane yağı, sürerler. Kramp girmesini önlüyor. Aynı zamanda nefeslerini de açarak kondüsyonlarını artırmış oluyor. Onun için sporcular kullanıyor.
HANIMLARIN ADET SANCILARINA BİREBİR
Adet dönemlerinde de hanımlar kullanıyor. O dönemlerde çok sancı olduğunda Nane yağı, birkaç damla damlatılarak içilmek suretiyle kulanılıyor. Ayrıca göbek çevresine masaj yoluyla parmak uçlarıyla sürerlerse adet sürecindeki ağrıyı da gidermiş olacaktır.
BEBEKLERİN GAZINI GİDERMEK
Çok etkili gaz söktürücü özelliği vardır. Bilhassa hamilelikte ve bebeklerden yaşlılara kadar kullanımı çok faydalıdır. Bebek çok küçükse 0-6 aylık ise biberon içine yarım damla damlatılarak kullanılabilir. 6 aydan sonrakilere bir damla yeterlidir. Yetişkinleri ise 2-3 damla. Eğer yemekten sonra gaz oluşuyorsa bir bardak suya 3 damla damlatıyorunuz ve böylelikle içiyorsunuz. Beş dakika sonra salgılama yaparak gazı çıkarıyor. Ama kişide hazım sorunu varsa yemekle birlikte kullanması gerekiyor. Yani yemek arasında bardağına damlatıyor ve her yemeği yerken de o sudan biraz biraz içiyor. Böylece sindirim organlarını devreye sokuyor, sindirim çok daha kolay olduğu için gaz oluşumunu engelliyor. Yani hem oluşmuş gazı çıkarıyor hem de oluşacak gazı önlüyor.
Mantar önleyici özelliği vardır. El ve ayak mantarlarında Nane yağı, kullanırsanız bir-iki günde kaşıntıyı gideriyor, üç gün sonra orada bir kabuk bağlıyor ve bir hafta içerisinde bu mantarlardan rahatlıkla kurtulabiliyorsunuz. Biliyorsunuz mantar nemli bölgelerde oluşuyor. Ayaklarınızı tam kurutmamış oluyorsunuz. El ya da tırnak altlarında da oluyor. Bir de kaşıdığınız sürece tedavi süresini çok uzatmış oluyorsunuz. Kaşındıkça sulanıyor ve tedavi olmuyor. İşte Nane yağı, bu kaşıntıyı önleyerek, tedavi ediyor.
HAMİLELİKTE NASIL KULLANILIYOR?
Hamilelikte güvenle kullanılabiliyor. Hatta hamilelikte kullanımın artı bir avantajı daha var. Hamileler ilk üç aydan sonra yemek kokularından çok rahatsız olurlar, mutfağa dahi giremezler. Nane yağı, kullanırlarsa bu bulantıyı ortadan kaldırdığı gibi ağrılı durumlarda veya grip, nezle gibi durumlarda hiçbir ağrı kesici kullanmalarına gerek kalmaz. Hiçbir yan etkisi olmadığından, tamamen doğal olduğundan Nane yağı, rahatlıkla ve güvenle kullanabilirler.