FEYZ; Mehdî gelmeden önce hangi olaylar olacak?
Serkan Tekin: Aşağıdaki hadislerden rivâyet ettiğimiz bütün olaylar olacak:
İşte Mehdî'den önceki olaylar : Hz. Mehdî'nin gelmesinden önce Ahlas (Deve uçlu) fitnesi 4.5. Naim b. Hamma'dan, Ebu said-ül Hudri'den tahric etti. O dedi. Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu. Benden sonra fitneler görülecektir. O fitnelerden biri de "Ahlas" (Deve uçlu) fitnesidir. Orada harp ve hicretler olur sonra ondan daha şiddetli bir fitne olur. Ha kesildi denirken, sonra daha da devam eder. Ve fitnenin girmediği hiçbir ev ve dokunmadığı hiçbir Müslüman kalmaz. Bu hal ıtretimden (soyumdan) bir adam çıkana kadar devam eder. Naim b. Hammad, Said b. Müseyeb'den tahric etti. Buyurdu ki: Başlangıcı çocuk oyuncağı gibi basit olan, fakat bir tarafta sükûnet bulsa da, diğer tarafta genişleyerek devam eden ve ancak gökte bir münadinin üç defa "uyanın falan emir sizin gerçek emirinizdir" deyinceye kadar sona ermeyen fitneler görülür.
İbni ebi Şeybe, Ebi Celd'den tahric etti; O dedi ki: Bir fitne görülür, bunu diğer fitne-ler takip eder ve birinciler sonuncuların kılıçla çatışmaya dönüşünü kamçılar ve bundan sonra bütün haramların helâl sayılacağı bir fitne gelir. Sonra da hilafet, yeryüzünün en hayırlısı olan Mehdî'ye evinde otururken gelecektir. Deylemi, Ebu Ali Merdani'den o da Ebu Zer'den o da Resûlullah'tan rivâyet ettiler. Buyurdu ki; Mısır'da Kureyş'ten bir adam çıkar, çökük burunludur. Mağlup olur ve mülkünü zail eder ve Rum'a kaçar onları alıp İsken-diriye'ye getirir ve Müslümanlarla savaşır ve ilk melhame bu olur. Dani, Hakem b. Uyeyne'den tahric etti o dedi ki; Ben Muhammed b. Ali'ye dedim ki "İşittiğimize göre sizden bir adam çıkacak bu ümmet arasında adâlet yapacak" o dedi ki: "Biz de insanların umduğunu ummaktayız ve ümit ediyoruz ki Dünya'dan bir gün bile kalsa, Allah Teâlâ o günü uzatır, ta ki bu ümmetin umduğu olsun" ancak ondan önce fitneler görülecektir. Bu fitnelerin içinde en şerlisi, bir kişinin mümin olarak akşama ermesi, ama sabah kâfir olarak kalkması ve mümin olarak sabahlaması fakat kâfir olarak akşama ulaşmasıdır. Naim b. Hamada, fitneninde sahih bir senetle Müslim'den nakille Hz. Ali'den tahric etti. Buyurdu ki: Fitneler dörttür; bolluk fitnesi, darlık fitnesi, keza bir fitne ve altın madeninin zikri. Sonra da Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in soyundan birisi çıkar ve Allah onun eliyle insanların işini ıslah eder.
1. ve 2. Körfez savaşları, Mescid-i Aksâ'nın esir düşmesi, kadınların seçme ve seçilme haklarına sahip olmaları, Hicaz topraklarında kâfirin sözünün dinlenmesi olayları da Muhyittin İbni Arabî Hz.lerinin beyitlerinde ebced hesabıyla tarihleri verilerek Mehdî'den önceki alâmetler arasında sayılmıştır. İşte o beyitler ve tahlilleri:
Yahudi ve Hristiyanlar ittihad ettiği (birleştiği) zaman
İza ittehadal Yahudu Maa Nasara
Elif 1+Zal 700+Te 400+Te 400+Ha 8+Dal 4+Elif 1+Ye 10+He 5+Vav 6+Dal 4+Mim 40+Ayn 70+Nun 50+Sad 90+Elif 1+Re 200+Elif1=1991
Bu beytten 1991'deki Körfez Savaşı anlaşılıyor. Çünkü bu beytte Muhyittin İbni Arabî, Yahudi ve Hristiyan topluluğunun birleşerek bir demirle sarayların üzerinden uçup saraylara zarar vermelerinden bahs etmiştir.
Körfez Savaşı'nda hakikaten Yahudi ve Hristiyanlar birleşti ve bir demir olan uçakla Irak Saraylarının üzerinden uçarak bombaladılar. Bu beytteki Yahudi ve Hristiyan'lar birleştiği zaman tabirlerinin cifri hesabı 1991 eder ki bu tarih Körfez Savaşı'nın milâdî tarihidir.
Ve Taru bilhadidi alal buruci
Ta 9+Elif 111+Re 200+Vav 6+Be 2+Elif 111+Lam 71+Ha 8+Dal 35+Ye 10+Dal 35+Ayn 188+Lam 71+Elif 111+Elif 111+Lam71+Be 2+Re 200+Vav 6+Cim 53=1411 Hicrî = Milâdî 1991
Ve bir demirle (uçakla) sarayların üzerinden uçtukları zaman. Yani o uçuşlarında o saraylara zarar verdikleri zaman.
Bu beytteki "ve bir demirle sarayların üzerinden uçtukları zaman" tabirlerinin cifri hesabı 1411 eder ki bu da Körfez Savaşı'nın hicrî tarihidir.
Mescid-i Aksâ esir olduğu zaman
Veedhal mescidülaksa esiren
Elif 111+Dad 800+Ha 8+Lam 71+Mim 90+Sin 120+Cim 53+Dal 35+Lam 71+Elif1+Kaf 181+Sad 95+Elif 1+Elif 1+Sin 120+Ye 10+Re 200=1968
Bu beytte Muhyittin İbni Arabî Mescid-i Aksâ'nın esir düşeceğini söylemiştir. Bu beytte Muhyittin İbni Arabî 900 yıl önce 900 yıl sonra Mescid-i Aksâ'nın esir düşeceğini bilmiş ve cifrle bu olayın olacağı tarihe işaret etmiştir. Bu beytin cifri hesabı 1968 etmektedir ki 1968 tarihinde İsrail'liler Mescid-i Aksâ'yı esir aldılar.
Hüküm kadınlarla birlikte olduğu zaman.
Ve sarel hükmü maa zatil furuci
Vav 6+Sad 90+Elif 1+Re 200+Elif 1+Lam 30+Ha 8+Kef 20+Mim 40+Mim 40+Ayn 70+Zal 700+Elif 1+Te 400+Elif 1+Lam 30+Fe 80+Re 200+Vav 6+Cim 3=1927
Yani kadınlar hükme dâhil oldukları zaman. Seçme ve seçilme hakkına sahip oldukları zaman ve erkeklerle birlikte hüküm ettikleri zaman.
Bu beytte hüküm kadınlarla erkeklerin karışık olduğu zaman denilmiştir. Yani kadınlarda erkekler gibi hükmedecek hep hükmedilen olmayacak. Bu beytin cifri hesabı 1927 eder ki bu tarih civarında ilk defa İslâm ülkesi olan Türkiye'de kadınlara böyle hakların veril-mesi için çalışmalar yapıldı. Ve kadınlar bundan sonra seçme ve seçilme hakkına sahip oldular.
Körfezde bir ateş olacak onun alevi yükselecek ve o ateşin alevi büyük olacak
Ve narun fil halici leha sairun
Vav 13+Nun 106+Elif 111+Re 202+Fe 82+Ye 11+Elif 19+Lam 71+Ğe 602+Lam 71+Ye 11+Cim 53+Lam 71+He 6+Elif 111+Sin 120+Ayn 130+ye 11+Re 202= 2003
Bu beytte Basra Körfezi'nde alevi yüksek olan bir ateşin var olacağından bahsedilmiştir. Bu beytin cifri hesabı 2003 ediyor ki 2003'te Basra Körfezi'nde büyük bir savaşın olacağına ve bu savaşta petrol kuyularının yakılacağına işaret edilmektedir.
Hicazda kâfirler ile birlikte hüküm edildiği zaman
Ve hukmün fil hicazi maaluluci
Vav 13+Ha 9+Kef 101+Mim 90+Fe 81+Ye 11+Elif 111+Lam 71+Ha 9+Cim 53+Elif 111+Zeyn 8+Mim 90+Ayn 130+Elif 111+Lam 71+Ayn 130+Lam 71+Vav 13+Cim 53=1337Hicri =Miladi 1918
Yani kâfirlerin hükmü ile hükmedildiği zaman. Yani Hicaz'da kâfirlerin sözlerinin dinlenildiği zaman.
Bu beytte Hicaz'da kâfirlerin hükmünün geçeceğinden bahsedilmiştir. Kâfirlerin hükmünün geçmesi sözlerinin itibar görmesi ve gereğinin yapılması anlamına gelir. Bu beytin cifri hesabı 1337 ediyor ki, bu milâdî 1917'e tekabül eder. Bu tarihlerde İngiliz casusu Lawrens'in sözü Hicaz'da ve birçok Arap ülkesinde itibar görüp Arapların, Osmanlıya karşı başkaldırmalarına neden olmuştur. Ve Osmanlı'nın Arap ülkelerinde otoritesini kaybetmesiyle Arap ülkeleri İngiliz ve Fransızların egemenliğine girmiştir.
Ebu Hüreyre (ra)'dan rivâyet edildi, Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu: "Dördüncü fitne on sekiz gün (veya) yıl sürer. Sonra açılır. O zaman Fırat, altından bir dağı ortaya çıkarmış olur. Ümmet ona üşüşür. Bunun üzerine her dokuzdan yedisi öldürülür."
"Fırat altından bir hazineyi neredeyse ortaya çıkaracak kim onda hazır bulunursa ondan bir şey almasın." (Bu hadisi Buhârî ve Müslim'de tahric etmişlerdir.)
Ebu Advud, Ebu Hureyre'den tahric etti. Buyurdu: "Fırat, altından ve gümüşten bir dağı ortaya çıkaracak. Bunun üzerine her dokuzdan yedisi öldürülür. Siz ona yetiştiğinizde ona yaklaşmayın." (Bu hadisi Naim bin Hammad'a Ebu Hureyre'den nakille Fiten isimli kitapta yazmaktadır.)
Naim b. Hammad Fiten isimli kitabında tahric etti ki: "Fırat neredeyse altından bir dağı ortaya çıkaracak, insanlar bunu duyduklarında oraya gelirler ve oradaki bir kimse vallahi insanlar bırakılsa bunun hepsini alıp götürebilirler" der. Bunun üzerine birbirleriyle savaşırlar. Bu savaşta her yüz kişiden doksan dokuzu ölür." (Bu hadisi Ahmed b. Hanbel'de tahric etmiştir.)
"Fırat, altından bir dağı ortaya çıkarır. Onun üzerinde insanlar çarpışırlar. Her yüzden doksan dokuzu öldürülür kıyâmet ancak gündüzün kopacaktır." (İbni Asakir, Ebu Hureyre'den bu hadisi tahric etmiştir.)
Tabarani, Übey'den tahric etti. Dedi ki; "Üzerinde insanların her yüzden doksan dokuzunun öldürüleceği altından bir dağı Fırat ortaya çıkarmadıkça kıyâmet kopmaz. Onlardan her birisi 'keşke ben almış olsaydım' diyecektir." (Müslim'de bu hadisi Ebu Hureyre'den tahric etmiştir)
Müslim, Ubey'den tahric etti. Dedi ki: "Fırat, altından bir dağı açığa çıkarmadıkça kıyâmet kopmayacaktır. O zaman insanlar onun üzerinde savaşacak ve her ondan dokuzu ölecektir." (Bu hadisi İbni Maceh, Ebu Hureyre'den rivâyet etmiştir) (Kaynak: Âhir Zaman Mehdîsinin Alâmetleri Sayfa 25-29)
Hz. Mehdî'nin gelişinden önceki aylarda zuhur edecek alâmetlerden bahsedermisiniz?
Serkan Tekin: Dani bin Şerh bin Hauşeb'ten tahric etti, dedi ki: Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) buyurdu: "Ramazanda bir seda, şevvalde bir ses, zilkadede kabileler arasında savaş olur. Hacılar talana uğrar, Mina'da ölülerin çok olacağı bir savaş olur. Öyleki aralarda taşları kan gölü içinde bırakacak kadar kan akar. İnsanlar nihâyet Mehdî'ye gelirler. Ve Rükün ile Makam arasında kendisi istemediği hâlde ona bîat ederler eğer kabul etmezsen boynunu vururuz derler yer ve gök ehli ondan razı olur."
Zuhura tekadüm eden Ramazan ayındaki alâmetler : Darkutni Sünen'de Muhammed bin Ali'den tahric etti, o şöyle dedi: "Bizim Mehdî'miz için iki alâmet vardır ki Allah, semavat ve arzı yarattığından bu yana böyle bir şey vaki olmamıştır. Bunlar: Ramazanın ilk gecesinde Ay, yarısında ise Güneş tutulmasıdır. Allah semavat ve arzı yarattığından beri böyle bir şey olmamıştır."
Naim Şureyke'den tahric etti, dedi ki bana ulaştı ki: "Mehdî'nin çıkışından önce Ramazanda iki kez ay tutulması olacaktır." (Bu hadisi Naim Bin Hammad'ta Fiten'de tahric etmiştir.)
Şarktan boynuz şeklinde bir yıldızın doğuşu
Naim bin Hammad Fiten'de, ve Ebu Cafer, Muhammed bin Ali'den tahric ettiler. Buyurdu ki: "Abbasî, Horasan'a ulaştığı zaman şarkta boynuz şeklinde bir yıldız çıkar bu yıldız ilk çıktığında Allah (Celle Celalühü) Nuh kavmini helâk etmiştir. Hz. İbrahim (as) ateşe atıldığında da çıkmıştır. Firavun'un kavmi yok edildiğinde ve Yahya b. Zekeriya öldürüldüğünde de görülmüştür. Siz o yıldızı gördüğünüzde fitnelerin şerrinden Allah'a (Celle Celalühü) sığının o yıldızın doğması güneş ve ay tutulmasından sonra olacaktır."
Geceleyin doğudan bir ateşin görülmesi
Ali oğlu Ebu Abdullah Hüseyin (ra)'dan rivâyet edildi, buyurdu ki: "Gökten bir alâmet gördüğünüzde ki o doğudan geceleri doğan büyük bir ateştir. O zaman insanlar ferahlanacaklar. O alâmet Mehdî'nin çıkışı demektir."
Güneşin Alamet Olarak Doğması
Naim bin Hammed ve Ebil Hasenil Harbi-Harbiyat isimli eserlerinin birinci faslında Ali bin Abdullah bin Abbas'tan tahric ettiler. O dedi ki: "Mehdî, güneş bir alâmet olarak doğmadıkça çıkmaz."
Hafız Ebubekir bin Ahmed bin Hassan El Beyhaki ve Hafız Ebi Abdullah ve Naim bin Abdullah Abbas'tan tahric ettiler. Buyurdu ki: "Güneş alâmet olarak çıkmadıkça Mehdî çıkmayacaktır." (Kaynak: Âhir Zaman Mehdîsinin Alametleri Sayfa31-34)
"Mehdî'den önce Afrika'da bir emir 12 yıl mâlik olacak sonra Afrika'yı adâletle dolduran esmer bir adam Mehdî'ye ge-lerek onun yanında savaşacaktır."
Mehdî'den önce Horasan'da siyah bayraklar çıkacak. Mehdî, Mekke'de zuhur ettikten sonra onun yanına gideceklerdir. Mehdî'nin alâmetlerinden birisi de Beni Abbas'ın değirmeninin dönmesidir. (Mütercimin notu: Bu bir teşbih olsa gerek). Herhalde kastedilen, Beni Abbas'ın sözünün geçmeye başlamasıdır.
Diğer bir alâmeti de siyah bayraklı ordunun askerlerinin atlarını Şam'da ki zeytin ağaçlarına bağlamalarıdır. Diğer bir alâmeti de (ciğerleri yiyenlerin oğlu) (Zâlim) olan Süfyan'ın Beni Abbas ve Beni Cafer'i mağlup etmesidir ve ardından Süfyan Şam minberine oturacak ve Berberi Kavmi'de Şam'a gelecektir.
Dünya'da ismi geçecek bir halife kalmayıncaya kadar Mehdî çıkmayacaktır.
Mehdî'den önce, bir Haşimi mâlik olacak ve Emevilerden az sayıda insan kalacaktır. Daha sonra ise her bir adam başına iki kişiyi öldürerek, kadınlardan başka kimseyi sağ bırakmayan bir Emevi çıkacak, bilâhare de Hz. Mehdî zuhur edecektir.
İnsanlar oldukça hayırlı, yaşantıları gâyet rahat olacaktır. Beni Abbas'ın önderliği kaybolmayacak, sonra fitneler başlayacak nihâyet Mehdî çıkacaktır.
Mehdî kurduğu ilk orduyu bekletmeden hemen cihada gönderecektir. nMehdî gelmeden önce doğudan ışık veren bir kuyruklu yıldız görünecektir.
Ramazanda iki defa ay tutulması olacaktır. (Kaynak: Beklenen Mehdî'nin Alametleri Sayfa 49-55)
nMehdîden önce Suriye üzerine ambargo konulacaktır. (Kaynak Tac 5. cild)
Mehdî'nin alâmetleri nelerdir?
Serkan Tekin: Mehdî'nin alâmetleri iki yüz elli civarındadır. En önemlilerini aşağıda detaylı bir şekilde işleyeceğiz. Bugüne kadar Mehdî hakkında birçok alâmet zikredilmiştir ve onun için iki yüz elliye yakın alâmet zikredilmiştir. Bu kadar alâmetin zikri konunun ne kadar ehemmiyetli olduğunun apaçık bir göstergesidir. Çünkü Sahte Mehdî'lerin çıkacağı hadislerde belirtilmiştir. Onun için insanları sahte Mehdî'lerden korumak için Peygamberimiz hakiki Mehdî'yi tarif etmiştir. Ta ki hiçbir şekilde bir ihtilâf bir karıştırma olmasın. Zaten Peygamberimiz her yüz yılda Allah'ın bir din müceddidini göndereceğini söylemiştir. Mehdî'de İslâm dininin son mücedididir. Bugüne kadar gelen mücedditleri fıkıh kitapları mücedditlerle ilgili hadisi naklederek teker teker saymışlardır. Hadis-i şerifte Peygam-berimiz şöyle buyurmuştur: "Her yüz senede Allah dinini Tecdid eden bir müceddit gönderir." Bu hadisi Süleyman bin Davut, ibn-i Vehbten o da Said bin Eyyüp'ten o da Şerahil bin Yezidilmaarifin'den o da Alkama'dan o da Ebu Hureyre'den naklediyor. (Kaynak Kütübü Site /Süneni Ebi Davut Cild 4. Sayfa 480)
Fetava ibn-i Salah'ta da aynı hadis geçiyor ve İbni Salah'ta da aynı hadis geçiyor ve İbni Salah mücedditleri şöyle sıralıyor. Hicretin ilk yüzyılında din müceddidi Ömer bin Abdulaziz'dir. İkinci yüzyılda din müceddidi İmâm-ı Şafii'dir. Üçüncü yüzyılda Ebu Hasan Eşari'dir. Dördüncü yüzyılda din müceddidi Kadı Ebu Bekir Bakilanî'dir. Bir görüşe göre de Ebu Tayyib Sehl bin Muhammed Saluki'dir. Beşinci Yüzyılda İmâm-ı Gazâlî'dir. Bir görüşe göre de Emir El Mesterşidbillah'tır. (Kaynak: Fetava İbni Salah Cild 1. Shf. 30)
Buğyetül Müsterşidin adlı kitapta da aynı hadis geçiyor ve müceddidler şöyle sıralanıyor. Hicretin birinci yüzyılında din müceddidi Ömer bin Abdülaziz'dir. İkinci yüzyılda İmamı Şafii'dir. Üçüncü yüzyılda Ebu Hasan Eşari'dir. Dördüncü yüzyılda Kadı Ebu Bekiri Bakıllani'dir. Bazı görüşlere göre de Ebu Tayyib bin Sehl Bin Muhammed Saluki'dir. Beşinci yüzyılda İmâm-ı Gazâlî'dir. Altıncı yüzyılda Fahreddini Razi'dir. Bir görüşe göre de İmamı Rafii'dir. Yedinci yüzyılda İbni Dakikil İd'tir. Sekizinci yüzyılda İmamı Belkini'dir. Bir görüşe göre de İmam Zeyneddini İrakı'dır. Dokuzuncu yüzyılda Şeyh Zekeriya Ensari'dir. Bir görüşe göre İmamı Suyuti'dir. Onuncu yüzyılda İmamı Muhammed Remli'dir. Bir görüşe göre de İbni Hacer El Heytemi'dir. Onbirinci yüzyılda Kutub Abdullah bin Alevi El Hadat'tır. Onikinci yüzyılda Ahmed bin Amr bin Semüt el Alevi'dir. (Kaynak Buğyetül Müsterşidin Shf. 293)
Hicri 14. asırda yaygın olan şudur: 11. asrın müceddidi İmam-ı Rabbanî'dir. 12. asrın Müceddidi Mevlânâ Halit Bağdadî'dir. 13. asrın müceddidi ihtilâflıdır. Nurcular Said Nursi'yi gösterirler, Tarikatçılar Abdurrahman Tahi'yi gösterirler. Bazıları da Sultan Abdulhamidi gösterirler. Hakikati Allah bilir. 14. asrın müceddidi ve son müceddid hâlâ çıkmamış beklenen Mehdî'dir görüşü yaygındır. Yine hakikatı Allah bilir.
Evet, işte gördüğümüz gibi bütün İslâm âlimleri 14. asrın âhir zaman olduğuna ve 15. asırda kıyâmetin kopacağı kanaatindeler. Dolayısıyla 14. asırda Deccâl, Mehdî ve Hz. Îsâ'nın nüzulünün gerçekleşmesi ihtimali kuvvetlidir. Çünkü Hz. Muhammed (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) birçok hadisinde kendisinden sonra ümmetinin ömrünün 1500 yılı geçmeyeceğini haber vermiştir. Zaten Hz. Âdem'den Hz. Muhammed'e kadar gelen peygamberler silsilesine baktığımızda iki resûl arası 1500 yılı hiç geçmemiştir. Hâl böyle iken Hz. Muhammed'de son Peygamber olduğuna göre o zaman büyük alametlerinin gerçekleşmesi gerekir. Hz. Mehdî'nin alâmetleriyle ilgili hadislerden derlemeler ve toplamalar yaparak konuyu müthiş bir şekilde işlemeye geçeceğiz...