Kırkbeşinci Meclis / Abdülkadir Geylani Hz. den

 

Bu konuşma sabah üzeri medresede yapıldı. Hicri 16 recep 545. Miladi 1150

Resulullah (s.a) efendimiz şöyle buyurdu:

-“Bir kimse  ki, kendi gibi yaratılmışa dayanır, o mel’undur”.

Mel’un:Lanete uğramış, herkesin nefretini celbeden kimse, demektir.

***

Hayret, çoğu kimseler bu lanet halkasına takıldı, hayret. Halkın çoğu aynı yolda. Allah’a dayana, bir tane denecek kadar az… Bir kimse ,Allah’a dayanırsa kopmaz halkaya dayanmış olur. Her kim ki, kendi gibi bir yaratılmışa dayanır, o elini suya açık daldırıp kapalı çeken gibidir ki, eline bir şey girmez.

Yazık sana, kullar sana ne kadar yardım edebilir? Onlar yardım edecek olsa,bir, iki, üç gün, bir ay, bir sene veya iki sene yardım eder… O da dünyada… Ahrete gidince hepsini senden yüz çevirir.

Sana, Hak’la sohbet gerekir.Bütün işlerini O’na ısmarla. O, senden yüz çevirmez, dünya ve ahrete dair ihtiyacını vermekten imtina etmez.

Allah’ı tevhid etmiş olan bir iman sahibi için ana, baba, ev halkı, dost, düşman,mal, şöhret, ve herhangi bir şeye güvenmek yoktur;onun cümle eşya yokluğa gömülüdür. Bu hali benliğine sindiren zat, Hakk’a dayanır ve O’nun iyiliğine güvenir.

Ey altınına ve gümüşüne güvenen, yakınsa onlar elinden çıkacak, sana cezası kalacak. Onları harcadığın yerler sorulacak. Onlar vaktiyle başkasının elindeydi, sonra sana geldi. Sebebi, onları Hakk yolunda sarf edersin; Mevlâ’nın yolunda sana yardımcı olsunlar… Halbuki sen , onları özüne put kıldın.

 

***

Ey bilgisiz! İlmi Allah için öğren ; ayrıca amel et. Öğrenmek ve amel etmek insanı edep sahibi eder. İlim hayattır, cehalet ölüm sayılır. Ölümün en yakın dostu bilgisizliktir. Bilgisizlik insanı cemiyet defterinden siler.

İlim birkaç bölüme ayrılır. Biri herkesçe müşterek ilim ki onu herkes öğrenir. Bir de hususi ilim vardır; o da, her şahısta değişir.

Buna da;

-Kalb ilmi, sır ilmi derler.

İkinci ilmin deryasına dalarsan, Allah yolunun sultanı olursun. Seni yolunda sultan kılanın emri icabı, yasak olanı yasak eder, yapılması gerekli olanı yaptırırsın. Verilecek yere verir, verilmeyecek yere vermezsin. Halk arsasında da sevilirsin.

Yeryüzünde, Allah’ın sultan kıldığı kimseler vardır. Allah’ın emrini yaptırır, yasak ettiği şeyleri yaptırmazlar. Hak’tan bir şey alınacağı zaman Allah’ın emri varsa halk arsında ilahi hükümle gezerler.; iç alemlerinden alırlar; yoksa almazlar. Vermeyi aynı şekilde yaparlar. Kopup gelen bilgi ile olurlar. Hüküm kapıcıdır, kapıyı bekler, ilim evin içinde durur. Hüküm umumi verilir. İlim her şahsa göre değişik şekil alır.

İlim sahibi Hakk’ın kapısında durur. Marifet bilgisi ona verilmiştir. Bütün işlere karşı anlayış sahibi olur ki, bu hale başkası eremez. İrfan sahibi emirsiz hiçbir iş görmez. “Ver” denilirse verir, “Verme” dendi mi, kimse ondan bir şey alamaz. İrfan sahibine “Ye” denir yer. “Yeme” denirse yemez aç kalır. İrfan sahibi yapacağı işleri vicdanın emri ile yapar. Bir şahsa gidileceği zaman vicdan emir esas olur. Gidilmeyeceği zaman yine vicdan emri gözünüzde bulundurulur.

İrfan sahibi vicdanında danışmadan kimseden bir alıp başkasına vermez. Yardım görmek isteyen, irfan sahibine yardımcı olur. Rezil-rüsva olmak isteyen ona zahmet verir.

Allah yolunda çalışanlar, kendi menfaatlerine değil, sizin iyiliğinizi düşünürler. Size gelmelerinin sebebi de budur; kendi ihtiyaçlarını düşünmezler. Onlar kullara ihtiyaç beyan etmezler. Onlar kulların çözülen iplerini bağlar ve harabe evlerini yaparlar. Bir baba gibi şefkat gösterirler. Hak Teâla onlara ezelden irfan duygusu nasip etmiştir, bu irfan duygusu sayesinde her şeye karşı anlayış sahibi olurlar. Hangi işi sizden beklerse o iş sizin içindir, kendileri için değil. Onlar daima kullara öğüt verir ve bu vazifeden bıkkınlık, yorgunluk duymazlar.

Bir iş ki, Allah tarafında olur, onun sonu gelmez, sabit olur, ömürlü olur. Başkalarının ki ömürsüz ve geçici olur. İlme çalış, ilim sahiplerine ve bildiğini iyi yolda kullananlara hizmet et. Bu uğurda uğrayacağın ufak tefek güçlüklere sabırla karşı koy. İlk başta ilme sabırla çalış, sonra faydasını bulursun,dolayısıyla saygı görürüsün. Sana hizmet edenler de sabırlı olur. Çünkü sende o yolda sabretmiştin. İlim yolunda sabırlı olursan kalb bilgisine sahip olursun. İçin nurla dolar.

 

***

Ey cemaat! İşlerinizi Hakk’a ısmarlayınız. İşleri O sizden daha iyi bilir. Size yarayan en iyi şeyi O verir. Hakk’ın yardımını gözetiniz. O’nun yardımı an an gelir. Her işinizde O’nun hizmetçisi olun; rahmet kapısının açılmasını gözetin. Hakla açılan kapıları kalbinize kapatın. Bu değişimi yaparsanız hesabınızda olmayan, garibinize gidecek şeyleri size gösterir.

Yazık sana dediklerimi anlamıyorsun; Allah kullarının eli ile sana her şeyi gönderir ve onların eli ile zarar gelecekse yine gelir. Her şeyi emrine uyar kılan O’dur. Kalplere yumuşaklık veren yine O’dur. Kalpleri yine O karartır. O diriltir. O verir. O alır. O aziz eder. O zelil eder.  O hasta eder. O şifa verir. O doyurur. O aç koyar. O giydirir. O üryan eder. O ihsan eder. O korkutur. O evveldir ve ahirdir. Şu söylene şeylerin hepsi O’nundur. Bu işlerde başkasının dahli yoktur. Kalple bunlara inan. Halkla muaşeret adabını iyi yap. 

Salih ve ittika sahiplerinin edebi böyledir. O ittika sahipleri Allah’a karşı hatalı olmaktan çekinirler. Halkla iyi geçim yoluna giderler. Halk arasında konuşurlarsa ancak onların aklına göre söz ederler; kalp istidatlarına göre konuşurlar. Daima iyi huylu olurlar. Ahlak örmeklerini kitap ve sünnetten alırlar. Kitapta (Kur’anda) ve sünnette ne varsa onu konuşurlar. Sözleri kabul edildiği zaman Allah’a şükür yolunu tutarlar. Şayet sözleri dinlenmez olursa, oradan kaçarlar. Söz dinlemeyen kişiler onlar için dost olamaz. Onlar, kullar arasında Allah2ın emrini yerini getirmek için dolaşırlar; yasak işleri yaptırmamak için halk içine girerler.

 

***

Kalbini mescit eyle; orada Allah’a kulluk et ve yalnız Allah’ı çağır, başkasını anma.

-“Mescitler Allah içindir; orada Allah’tan gayrısına dua etmeyiniz. (72/18) mealine gelen ayet-i kerimenin manasını düşün.

Kul, derece derece yükselir. İslam olur, sonra imana kavuşur. Sonra ikan’a, marifet haline, sonra ilim tecellisine, sonra sevgiye, sevilmeye kavuşur daha sonra da armaya başlar. Daha sonra bunu da bırakır artık aramaz aranır. Artık bu kul, kemal sahidir, aklına aldığını bırakmaz. Anmakta olduğu herhangi bir şeyi unutmaz. Gaflet uykusuna dalarsa uyandırırlar. Kötülük bataklığına düşüğü zaman ikaz edilir. Herhangi bir emir tevdi edilirse yapar ve ikbal kazanır; daima konuşturulur susması istenmez. Bu zat her hareketinde ayıktır. Kalp aynası saf ve temizdir. Çünkü o daima kalbini kirlerden beri kılar. O zatın dışına bakılsa derhal ruhundaki temizlik sezilir. Bu temizlik ona peygamberinden veraset yoluyla gelmiştir; dışı uyur ama kalbi uyumaz. Peygamber (s.a) efendimiz, bu manayı şöyle dile getirdi:

-" Hiç kimse diğer kimse gibi ayık olamaz; karakter bakımından biri diğerine uymaz.”

Şu var ki , büyük veliler ve varlığını Hak varlığına katanlar, hep birden, Peygamber (s.a.) efendimizden artan sofraya konuk olurlar. İçtiği ilahi şarabın kalanıyla doyarlar. O ummandan bir katre, iç alemlerini coşturmaya yeter.  O keramet dağından tozan bir zerrecik, varlıklarını yükseltmeye kafi gelir. Çünkü bunlar O’nun varisleridir. Çünkü bunlar O’nun yoluna canla başla girmişlerdir.  O’na varlıklarını vererek yardım ederler. Her yolunu kaybedene o büyük peygamberi (s.a) gösterirler.

Halka din ilmini öğreten onlar, her iyiliği yapan yine onlar olur.Allah’ın selamı ve sevgisi onlara olsun inşallah. Ayrıca o büyük zatlardan gelenek yoluyla kıyamete kadar fayda alanlara da olsun.

 

***

İman sahibi tecrübelidir. Zekidir. Onu kimse kandıramaz; dünyayı işaretle çağırır. Yalandan sevgi gösterir, dünyanın her şeyine sahip olur. Kalbini kaptıracağı an hemen boşar; bir daha ona yakın olmaz. Sonra ahrete döner onu tadını alır. Kalbini de az meylettirir; fakat sıkı bir bağlılık bulduğu an terk eder. Yaratan’dan beri edeceğini hissettiği dem kökten boşar. Ahretin şöyle bir yanından tutar dünyanın kucağına oturtur:

-hesabınızı beraber paylaşın, der ve farz ibadetlere döner.

Hak Teala’nın kapısına koşar. Otağını o katta kurar, her an o eşiğe başını koyar ve yatar.

İbrahim (a.s) peygamberin milletine uy. O dosttu O’na selam olsun. Önce yıldızla yetindi, sonra ayla, sonra güneşle… Bunların sönen hallerine baktı:

-Ben böyle sönücü şeyleri sevmem, gönlümü kaptıramam, dedi.

Onların yaratıcısına döndü ve şöyle dedi:

-Ben yüzümü yeri göğü yaratana, pak temiz olarak çevirdim; ben müşrik değilim.

İbrahim (a.s) peygamber, Hakk Teala’nın rahmet eşiğine yatmaya devam etti. Hakk’ı talepte doğruluk gösterdi. O’nun bu halini Yaratan anladı ve kapılarını ona açtı. Kalp yolu ile rahmet deryasına girmeye izin verdi. Bütün varlığı ile o sevgili peygamber ilahi varlık alemine alındı. Hakka ondan halini sordu. Her halini çok iyi bildiği halde, birde ondan dinlemek istedi. Sordu, söyledi; sordu, söyledi. Konuşturdukça daha fazla sevdi,sevdirdi. Her çeşit süsleri ona yağdırdı ve ondan razı olduğunu bildirdi.Kalbine hikmetler doldurdu. Kimsenin sezemediği bilgiler vardı. Dünya ile halini sordu  ve hepsine terk etme kudretine sahip kıldı. Dünya ve ahiret ile yeni bir anlaşma yapmayı emretti. Bu arada dünya için peygamberine eziyet etmemeyi şart koşturdu. Ahirete de aynı şartı bildirdi. Her ikisi için o sevgili peygambere hizmeti emretti ve şarta ilave etti.

Dünya ve ahiret o peygamberi sevdi, eziyet etmedi; kısmetini kesintisiz gönderdi. O peygamber ise her şeyi aldı, yerinde kullandı; Hakk Teala’ya hizmet yolunu tuttu, kalbi daima Hakk katında durdu. O Hakk hem Aziz hem de Celil’dir. Zat-ı İlahiden gayrı kalbinden her şeyi beri kıldı. Bu hal onu hür olan bir köle eyledi; yalnız Allah’û Teala’nın kulu oldu; başkalarına köle olmaktan kurtuldu. Yerde ve gökte ne varsa boşadı. Hiçbir şey ona sahip olamadı. Ama o her şeyin sahibi oldu.: -Çünkü mülkün sahibini sevdi. Mülkün sahibi de onu sevdi. Öyle bir şey oldu ki, ona yalnız şah sahip çıktı. Her kapı ona açıldı. Kapıcı ona mani olamadı. Perdeci ona perde kapayamadı.

 

***

EY evlat! Allah yolunun yolcularının kölesi ol. Dünya ve ahiret onlara hizmet eder; her ikisi de onların emrine hazır durur; istedikleri an istediklerini yaptırırlar. Hakk Teala’nın izni ile istediklerini alırlar.

Onlarla olunuz. Size dünyadan suret, öbür alemden ise mana verirler.

Allah’ım o büyük insanlarla aramızı bul. Aramızda olan ayrılık farkını bize anlat. Dünya ve Ahirete dair görüşlerimizi birleştir.         

    Amin!