Tasavvuftan gaye nedir, sorusu ile islam'dan gaye nedir sorusunun cevapları aynı olup "Yalnız sana kulluk eder ve yalnız senden yardım dileriz" ayeti kerimesinde bildirilen hakiki kulluğu idrak etmek ve yaşamak demektir. Güvenilir islami kaynakların hepsi bunu böyle yazmakla beraber günümüzde bunun böyle olduğunu bilmeyen müslümanların sayısı bir hayli kabarık. Rabbimize şükürler olsun ki uyanan müslümanların sayısıda dikkate değer sayıda. Tasavvufu, islamı öğrenme ve bu hususta ihtisaslaşma mektepleri, Mürşidleri bu mekteplerin mütehassıs öğretmenleri olarak görmek basireti açılan müslümanlar: "insanları, Allah'ın dinine bölük bölük girerken gördüğünde" ayeti kerimesi mucibince, fevc fevc tasavvufa dahil olmakta "Ey iman edenler Allah'tan korkun sadıklarla beraber olun." ayeti kerimesindeki emre uyarak Mürşidlerin etrafına koşmaktalar.
Peki, koşmayanlar ne yapmakta? Hangi islami gerekçe ile bu koşudan geri kalmaktalar? İnşallahu Teala bu yazımızda fanatik veya art niyetli olmayan müslüman kardeşlerimizin bilgisizlikten kaynaklanan engelini kaldırmaya çalışacağız... Rabbimizin inayeti iyi kulların himmet ve duası ile.
Ehli sünnet'in amelde mezhebi bilindiği gibi dörttür. Hanefiler İmam-ı Azam'a uyarlar, şafiler İmam-ı Şafi'ye vs. Bir hanefi İmam-ı Azam nasıl namaz kılın demişse öyle namaz kılar, nasıl abdest alın derse öyle abdest alır. Böylece yaşayan bir müslümanın Kur'an ve sünnete uyduğundan şüphesi yoktur ve öyledir de. Ama bir husus var ki o noktada bilerek veya bilmeyerek gafil kalınıyor. O da mezheb imamlarımızın ve o mezheblerin büyük alimlerinin ilim ve amelleri ile yetinmeyerek tarikata intisap etmeleri. Yok öyle değildir diyenlere buna itirazı olanların binlerce hadisi şerifin müdekkik ve muhakkiki, Kur'an-ı Kerim'in hafızı, dört mezhebin fıkhına vakıf Hacı Osman Akfırat Efendi Basiretü's Salikin adlı kitabında şöyle cevap veriyor: "Büyük alimler tarikata intisap etmemiştir. Onların intisap etmelerini ancak dervişler uydurmuşlar ve onlara iftirada bulunmuşlardır" deme. Çünkü bu gibi dedikoduları ortaya atmak, müslümanların yazdığı kitaplarına gölge düşürdüğü gibi tevatürü de inkar etmektir. Halbuki müslümanlar arasında tevatürün şartı tamam olduğundan tevatür hüccet olur.
Dikkat et! Ben sana dört mezhebin büyüklerinden müfessir, muhaddis, fakih kelamcı ve diğerlerinden tarikata intisap edenlerini sayayım: Hanefi mezhebine mensup büyük alimler ve müçtehitlerden şunlar tarikata intisab etmişlerdir: Davud et-Tai, Şakik bin İbrahim, ez Zahid. El-balhi, Hatim El-Esem, Büşr bin Haris. El-Hafi, Ebu Yezid El-Bistami ve benzerleri.
Müçtehidlerden olup olmaması hususunda şüphe olan ve Hanefi ulemasından bulunan Kemal bin Humam (KS.) de tari¬kata aliyyeye intisap edenlerdendir. Bu zat Hanefi mezhebinin muhakkik ve müdekkikidir. Aynı zamanda şazeli Sadatı'ndandır.
Sultanul-Ulema Bahaeddin Veled, Büyük Şeyh Ebu Kaasım Hekim-i Semerkandi ve zamanındaki sofularla kelamcıların imami Buharalı Kulabazlı, müdekkik eş şeyh Ebu Bekir de tarikat-i aliyyenin müntesiplerindendir.
Tarikat-ı aliyyeye intisap eden diğer Hanefi imamları şunlardır: Yusuf el-Hemedani, Şemşeddin el-Fennen, Zeyneddin bin Nuceym, Şeyh Necmeddin El-Kübra, İmam-ı Birgivi, Tarikat-i Muhammediyye şarihi Hadimi, Şir'atül-islam sahibi Rüknül-islam Muhammed bin Ebu Bekr ve İbnül'l Abidin. Bu zat Nakşibendi tarikatına mensup bir kimse idi. Abdulganiyyun-Nablusi, Şeyh Muhammed Akşemsettin, Şeyh Hüdai Mahmud Aziz, Seyyid Şerif el-cürcani, zamanın en üstün muhaddisi, değerli İmam Muhammed Parisa, oğlu kıymetli İmam Ebu Hafs Parisa, Molla Abdurrahman el Cami, talebesi Abdulgafur el-Lari zamanın en büyük kelamcısı, İmam-ı Rabbani, Sadreddin-i Konevi, Celalcddin-i Rum-i, Yakub-i Çerhi, kıymetli imam Hamiduddin eş-Şasi bütün bu büyük insanlar hem ehl-i fıkhın hemde ehl-i tarikatın önderleri idiler.
Şafi müçtehitlerinden tarikati aliyyeye intisap edenlerde şunlardır: Ebu Abbas bin Süreye, Ebu Kasım el Kuşeyri, Haris el-Muhasibi, Ebu Bekir el-Kaffal eş-Şasi, İmam-ı Nevevi, İmam-ı Suyuti, Seyyid Ahmet er-Rufai, Şeyhil-Meşayih Şahabeddin Es-Sühreverdi, Kadı Zekeriyya Ensari, Abdulvehhab Şarani, İmam-ı Gazali, Sultanül-Ulema İ'zzbin Abdusselam, Şeyh Halid En-Nakşibendi, İbnu'l Hacer el-Heytemi, Ali el-Kaari ve Camiul -Sağir Şarihleri Münavi, Azizi ve Hafeni gibi Zevat-i Kiramda tari¬kati aliyyeye intisab etmişlerdir.
Maliki Ulemasında da Şazeli tarikatının başı kıymetli kutup Seyyid Hasan Eş-Şazeli, talebesi büyük kutup Ebul Abbas El-Mersi, Muhyiddin Bin Arabi, onun Şeyhi Ebu Medyan Mağrabi, büyük İmam Malikiyye müftüsü ibni Ataullah El-iskenderi, Eş-Şeyh Zerzuk ve muhaddis İmam Ahmet bin Mübarek gibi zatlar tarikata intisab etmişlerdir.
Hanbeli ulemasından tarikata intisap edenler şunlardır: Kutuplar kutbu, şeriat ve tarikat İmamı Seyyid Abdulkadir-i Geylani (Kaddesellâhü Sirrahül Azîz), Muhaddis ve sofular imamı Şeyhu'l islam Ebu Abdul¬lah El-Herevi el-Ensari, Hüccettullahul Baliğa adlı meşhur eserin yazarı, muhakkik ve muhaddis imam Veliyyullah ed-Dehlevi ve bunlardan başka daha niceleri vardır. Eğer bütün bunların adedine vakıf olmak istiyorsan "Tabakatül-Evliya, Tebakatü'l Müfessirin, Tabakatü'l Muhaddisin, Tabakatu'l-Fukaha ve Tabakatul Cemii'l-Ulema" gibi kitapları mütalaa et.
Hacı Osman Akfırat Efendi o konunun devamında bilgisizce tarikatı inkar edenlere kızarak şöyle devam ediyor: Eğer tetkik etmeden "Fıkıh kitaplarında tarikatın bahsi yoktur" dersen ve bu mesleğin temelini inkar edersen bunun cezasını muhakkak çekeceksin. Nitekim Allah-u Teala bir Hadis-i Kudside: "Kim ki benim bir velime düşmanlık güderse muhakkak bilsin ki onunla ilan-ı harb etmişimdir!" buyurmuştur.
Basiratüs-Salikin adlı eserden dört mezhebin tarikata intisab etmiş önderlerinin ismini yazdık. Yazdık ki bu zatlara bakarak düşünelim ve kendi durumumuzun muhasebesini yapalım. Bu alimlerimizi taklit etmekten alıkoyan şeyimiz ilmimizse hangisinden daha büyük alimiz. İbadetimizse hangisinden daha fazla abidiz? Onları bilgileri tari¬kata yönlendirirken, bizi kaçıran nedir? Onlar onca zahmetli ibadetlerini görmediler. Olmayan ibadetlerimizi biz nasıl görebiliriz? Açıkça durum şu ki daha az has¬talar doktora koşmuşlar. Daha ağır hasta bizler evde iyileşmeyi beklemekteyiz. Bunun mantığını anlamak mümkün değildir.
Netice: Ne imam-ı Gazali kadar ilmimiz vardır nede ibadetimiz. Gelin onun yaptığını bizde yapalım. "Alimler rehberdir" H.Ş.'ne ulul emre itaat edin ayeti kerimesine itaat ederek. Nefs-i emmarenin pisliklerinden bizi temizleyecek mürşidi kamillerin eteklerine sarılalım.
Abdulkadir YILMAZ