Çözüm

Artık kimsenin şüphesinin kalmadığı bir gerçek varki o da emperyalist güçlerin islam alemini, özellikle Türk insanını fikri, kültürel, siyasi ve ekonomik her açıdan sömürdüğü gerçeği.

Bunu biliyoruz ama henüz islam alemi sömürüldüğü gerçeğinin farkına yeni varmışlığın öfkesi ve telaşlı gayreti içinde, öfkeli bir sarhoş gibi panikvari davranışlarda... Tüm müslümanlar dergilerde, gazetelerde, kitaplarda, seminer ve konferanslarda, Amerikalı emparyalistler bize şöyle yaptı, Avrupalılar böyle yaptı diye söylerler yazarlar. Zaten emperyalistlerin istediği de odur. Üçyüz yıldır bizi sömürdükten sonra, bir üçyüz yılda konuşturarak yazdırarak oyalamak, üstelikte bizim bunu cihad yaptığımızı, hizmet ettiğimizi sandırmayı da ihmal etmeden!

  "Ne demek istiyorsun, madem bizi sömürdüler, bizde bunu üçyüz yıl sonra da olsa farkettik, o zaman elbette milletimizi, islam alemini uyaracağız" derseniz, derim ki; doğru söylüyorsunuz, size katılıyorum. Yalnız, sömürüldüğünün yeni farkına varmış müslümanların durumu gayet açık, kanı emilmiş vampir kurbanı gibi. Öyle değil midir? Öyleyse üçyüz yıldır kanını, malını, aklını hatta dinini korumaktan aciz bırakılmış bu ümmete kan, can, mal ve gerçek iman lazım değil mi? Lazımsa müslümanları ona göre şuurlandırmak ilimde, sanatta ve her dalda yetişebileceği ortamlar hazırlamak ve onlara sömürüldüğünün farkına vardırmakla kalmayıp çözüm yolu göstermek gerekiyor.

Dergilerle, makalelerle ;

-Allah onlardan razı olsun- müslümanlar çalışıyor. Ama her sorunlar anlatılıyor, dertler diziliyor. Çözüme gelince; sıfıra sıfır, elde var sıfır. Hah işte siyonistin istediği olmuyor mu şimdi? Üçyüz yıldır sömürelim dediler, sömürdüler.

-Ya uyanırlarsa ne yapacağız? Canım, üçyüz yıl daha oyalarız onları sanki. İşte o kadar olmuyor mu?

Yani çözüm yok. Gösterenlerde ya onların uşağı ya da söylediğinden aşağı. Veya temiz niyetli şuurlu ama işte o kadar. Yani açıkçası işin ehli değil. Peki, kim veya kimler işin ehli? Şimdi herkes elini vicdanına koysun düşünsün. Avrupalı bizi, her açıdan sömürdüyse bu, insanın sömürülmeye hazır hale geldiği ve koyun gibi olduğundan değil midir? Akbabalar leşlerin, zayıf ve yaralıların üstüne üşüşmez mi?

Peki, biz nasıl yaralandık. Sömürgeci akbabalar üstümüze üşüşüp bizi nasıl kolay lokma gördüler. Osmanlı'yı neden sömüremediler? Neden onların düşünce kalıplarını bozup, ölçülerini darmadağın edip zihinlerini iğfal edemediler? Neden? Bizim zihnimiz, yaşantımız hatta islam'ı anlatış tarzımız bile onlara benzemekten kurtulamıyor. İşte cevabım. Biz yaralandık, fısk ve ahlaksızlık kurşunlarıyla. Evliyaya dudak bükerek, alimlere tepeden bakarak Allah'ı unutarak yaralandık. Allah da üstümüze akbabaları, çakalları musallat etti. Şimdi çözüm mü istiyoruz. İşte çözüm! Üstelik çok basit. Üstelik herkes bildiğini sanıyor. Herkes çözümün bu olduğunu bildiğini sandığı halde, sureti imanla inandığı için, entel takılmayı bırakıp çözümü düşünemiyor, müslümana sunamıyorlar.

Lafı uzatmıyalım. Doğuda İmam-ı Gazali, batıda Mevlana veya İmam-ı Rabbani olsaydı yani sağ olsaydı, yaşasaydı ve bu mübarekler gibi insanlar ilimde, fende, sanatta ve her dalda Ali Kuşçu'lar, Mimar Sinan'lar yetiştirseydi, yani müslümanların başında baş olmaya layık insanlar olsaydı şimdi müslümanlar ayak olur muydu? İşte bu kadar.

Çözüm Allah...

Yoksa şöyle bir düşündüğümüz zaman işin içinden çıkmaya imkan yok. Madem Allah herşeye kadirdir, madem Allah bir hadis-i kudside; "Benim velilerime buğz eden, dil uzatan bana harp açmıştır" diyor, o halde Allah, evliyaya dudak büken bu ümmete harp açmıştır. Kurtuluş basit. Millet olarak, ümmet olarak, Allah dostlarına koşmak, onların eteğine yapışmak ve sözlerinden çıkmamak.

Çünkü öylesine yaralıyız, öylesine hatalıyız ki bize, bizi fert fert tedavi edecek, kalbimizi tasfiye ve nefsimizi tezkiye edecek bir doktor gerek. Evliyanın, mürşitlerin insanı tedavi ettiğine de mi, onların manevi doktorlar olduğuna da mı şüphemiz var? İşte bu kötü, hemde çok kötü. Hem cahil hem hasta haydi gidelim cihada gibi oluyor ki aynı zamanda da saçma. Hemen çok acil onların tedavisine ihtiyacımız olduğunu iyice öğrenip öğrendiklerimizi de aynen uygulamamız gerekiyor.

Anlayana sivrisinek saz, anlamayana Feyz bile az.