İnsanımız papazlarla, hahamlarla diyaloğu anlamaya çalışırken, Müslümanların birbiri ile monolog olması ne garip değil mi?
Peki hiç soruyor muyuz kendimize. Biz dinler arası diyolog meselesini Büyük alim, fazıl ve halk adamı Kasım Efendi'ye sorduk ; O da bize şu sorularla cevap verdi.
-Komşularımızla hal, hatır diyaloğumuz ve hoşgörümüz var mı? Özellikle aynı apartmanda oturanların birbirlerine selamı sabahı var mı? Daha doğrusu yüzlerini gördüğümüz var mı?
-Evli çiftler arasında sağlıklı diyalog ve hoşgörü var mı?
-Anne baba ve evlatlar arasında, kardeşler arasında anlayışlı diyalog ve hoşgörü var mı?
-Amca, dayı, hala vs. akrabalarımızla hoşgörü ve diyaloğumuz var mı?
-Memurlar arası, Patron ve işçiler arası hoşgörü ve diyalog var mı?
-Fakirlerle doyurucu diyalog ve hoşgörü var mı?
-Sokakta yaşayan çocuklarla, yetimlerle, şefkatli diyalog ve hoşgörü var mı?
-Huzurevlerine terk edilen anne ve babalarımızla vefalı diyaloğumuz ve hoşgörümüz var mı? (Olsa, orda ne işleri var?)
-Basın kuruluşları ve basın mensupları arasında yeterli hoşgörü ve diyalog var mı?
- Farklı siyasi partililer ve aynı siyasi partililer arasında uzlaşmacı diyalog ve hoşgörü var mı?
-Sivillerle askerler arasında yeterli diyalog ve hoşgörü var mı?
-Sivillerle polisler arasında yeterli diyalog ve hoşgörü var mı?
-Müslüman cemaatler arasında yeterli diyalog ve hoşgörü var mı?
-Futbol maçlarından sonra taraftarlarımız arasındaki hoşgörü(!) ve diyalog bize yakışıyor mu?
-Sıkışan trafikte sürücüler arasında aniden oluşan hoşgörü(!) ve diyalog hangi düzeydedir? vs. vs.
Bu cevabı zor sorulara siz de takıldınız değil mi?
Evet kendi içimizde diyaloğu hallettik de, iş papazlarla, hahamlarla diyaloga mı kaldı? Yahu biz kendi aramızda doğru dürüst bir diyalog kurduktan sonra, elin papazıyla görüşsek ne olur, görüşmesek ne olur? Biz Müslümanlar, gayri Müslimlerin işledikleri katliamlara sessiz kalarak gereken(!) hoşgörümüzü zaten gösteriyoruz.
Onlar da hergün birçok Müslümanı katlederek bize gösterdikleri hoşgörüyü belgelemektedirler! Bush ve Blair, Irak'a "Tanrı istediği için girdik" itirafında bulunmuşlardır. Bundan daha güzel bir diyalog olabilir mi?!!!
Öyleyse bu kadar Müslüman kan revan içinde iken ayrıca dinler arası diyaloğu gündeme getirmenin kime ne faydası var? Hem Hristiyanlık adına Müslüman öldüreceksin, hem de Müslümanlarla diyalog kuracaksın! Müslümanlarla ancak bu kadar dalga geçilebilir!: Hem öldür, hem hoşgörülüyüm de!
Anlaşılıyor ki, bu dinler arası diyalog, bazı Hıristiyanlarla, bazı Musevilerin işine gelmektedir. Bir taraftan hem istedikleri katliamları yaparken, diğer taraftan da bu uyduruk diyalog propagandaları sayesinde Müslümanların tepkilerini almamaya ve dikkatlerini başka yönlere çekmeye çalışmaktadırlar. Sonuçta da istediklerini elde ettiklerini görüyoruz ne yazık ki?
Bizim saf Müslümanlar da, olanca güçleriyle başka din mensuplarına ne kadar hoşgörülü olduklarını anlatmaya çalışmaktadırlar. Buna hiç gerek yok. Dünyada saldıran belli, saldırılan belli.
Bütün bu saldırılara rağmen, hala Müslümanların "Gık" diyememesi, hoşgörüsünü bırak acizliğini göstermiyor mu?
Bu kadar aciz Müslümanlar hoşgörse ne olur, hoşgörmese ne olur? Zaten yapıyor yapacağını!
Biz önce KENDİMİZLE DİYALOĞA başlamalıyız! Yani, kalbimizde, YARADANIMIZLA(Celle Celalühü), Peygamber Efendimiz HZ.MUHAMMED(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ile ve diğer bütün ALLAH DOSTLARIYLA buluşabileceğimiz yolda diyaloğa geçmeliyiz. Sonra aile ile toplumun her kesimi ile hoşgörüyü ve diyaloğu kurmalıyız.