Feyz’lenmek Ayrıcalıktır

Bir ipek böceğinin, mükemmel desen ve renklere sahip bir kelebek olarak ufuklarda kanat çırpabilmesi, bir “çilehane” misali “koza”sında değişim ve dönüşüm geçirmesine bağlıdır. Bir insanın cennet yamaçlarında yelken açabilmesi için de dünya denilen “koza”sında çile doldurarak “metamorfoz” denilen bir süreci yaşaması icap eder. Sürüngen bir tırtıllıktan, namütenahi manevralarda kanat çırpabilen bir kelebekliğe dönüşebilmek için başka bir yol yoktur.

İnsan denen muamma varlık, kutlu bir “sonsuzluk yolcusu” dur. Her ne kadar “kozası” çilelerle dokunmuş olsa da yolculuğunda yalnız ve başıboş değildir, olamamalıdır da. Allah Rasulü (sav) Efendimizin yolculuklarında Cebrail (as) yol arkadaşı, Burak da bineği olmuştu. Bizler de yol arkadaşımızı iyi belirlememiz gerekiyor. Yol çetin, uzun ve tehlikelerle dolu. Güvenilir bir kılavuz, şaşırmayan bir pusulaya ihtiyacımız var.

Değerlerin altüst olduğu günümüzün rölatif dünyasında pozitivizmin de etkisiyle servet, makam, rütbe, evlat… zenginliği gerçek zenginlik olarak algılanır olmuştur. Oysa insanın en büyük zenginliği; gerçek bir dostunun var olmasıdır! Hele bu dost, sonsuzluk yolculuğunda rehberlik yapabilecek donanımda biriyse. İşte biz de sizlere Feyz Dergisi’nin yayıncılık hayatında yirmi birinci yılını idrak ettiğimiz şu günlerde, “en büyük zenginliğimiz” olan böylesi bir gerçek dosttan söz etmek istiyoruz.

“Tarif etmek tahrif etmektir.” diye bir söz vardır. Çünkü bir şeyi tanımladığınızda o şeyin hakikatini tam formu ile yansıtamayabileceğiniz için, tarifiniz de orijinal hâlinden sapma anlamına gelebilir. Ne var ki tarifsiz izah da mümkün gözükmemektedir.

İşte size anlatacağımız Şenel İlhan Beyefendi de söz konusu endişeleri taşımakta haklı olduğumuz, tarifte kelimelerin kifayetsiz kaldığı müstesna şahsiyetlerden birisidir:

Şenel İlhan Beyefendi, ile bir arada bulunmak, külli planda öngörülmüş bir ayrıcalıktır. Kendilerini bir cümle ile ifade etmemiz istense şöyle bir cümle kurmak gerekirdi:  “İslam gibi soyut bir kavram somutlaşsa, ete kemiğe bürünse, müşahhas bir hal alsaydı Şenel İlhan Beyefendi gibi olurdu.”

Kendileri tam bir “dâvâ insanı”dır. Hak yoldan asla taviz vermeyen abide bir şahsiyettir. Kendilerinin bu hususiyetlerinin kristalize olmuş somut yansıması ise “Feyz Dergisi”dir.

Feyz, tam bir kahramanlık destanıdır. Her türlü olumsuz şartların hüküm sürdüğü, münafık meşrepli kişilerin cirit attığı, her türlü imkansızlığın kol gezdiği bir ortamda tamamen Şenel İlhan Beyefendi'nin dirayetli duruşları sayesinde hayat bulmuş bir dergidir.

21 yıl gibi uzun soluklu olabilmek, dergicilik hayatında gerçekten büyük bir başarı öyküsüdür. Bu mazhariyetin altında yatan temel faktör, Feyz’in klasik bir dergi olmaktan öte insanların beklenti ve özlemlerine cevap veren, geleceğe köprü kurabilen bir vizyona sahip olmasıdır.

İslam dünyasının bugün içinde bulunduğu acı durumun en büyük nedenlerinden birisi, Müslüman kardeşlerimizin kendilerine olan “özgüven” duygularını yitirmiş, cesaretlerini kaybetmiş olmalarıdır.

“Mal kaybeden bir şey kaybetmemiştir, onurunu kaybeden birçok şeyini kaybetmiştir, cesaretini kaybeden ise her şeyini kaybetmiştir.” diyor, Goethe. Maalesef Müslümanlar cesaretlerini yitirdikleri için adeta her şeylerini kaybetmişliğin perişanlığını yaşıyorlar. Ama Rabbimiz’e sonsuz şükürler ediyoruz ki İslam dünyasının bu makus talihi son yıllarda değişmeye yüz tutmuş, ihlasla yapılan hizmetlerin meyveleri yavaş yavaş toplanmaya başlanmıştır.

Gelişmeler o kadar baş döndürücü bir hal almıştır ki adeta her gün insanlığın gözleri önünde canlı yayın izlercesine Peygamber Efendimiz’in (sav), “Ahir zaman”a yönelik verdiği haberlerin, birer mucize olarak tahakkuk ettiği gözlenir olmuştur.

Feyz Dergisi’nin temel referansları Kur’an ve Sünnettir. Mezhep, meşrep, cemaat taassubundan uzak kalarak Ehl-i Beyt yörüngeli İslam hizmeti, onun misyonunu oluşturur.

Kalabalıklar içerisinde yalnızlaşan, kendine ve ailesine yabancılaşmış, kendisi ve çevresi ile sürekli çatışma hâlindeki bireylerden oluşmuş bir toplumda, bir ab-ı hayat iksiridir Feyz...

Feyz camiası, sahabe mesleğini kendilerine şiar edinmiş insanların bir araya geldiği bir okuldur. Her türlü çıkarcılığın, ikiyüzlülüğün, sahtekârlıkların diz boyu olduğu günümüz dünyasında Allah için bir araya gelen, karşılıksız, gösterişsiz, hasbî ve diğergâm olmayı, yardımlaşma ve dayanışmayı rehber edinen erdemli insanların bir arada olduğu bir kurumdur aynı zamanda.

“İslam’ı öyle yaşayın ki aranızda münafıklar barınamasın” hakikatini en çok onların arasında gözlemlersiniz. İslam’ı öyle yaşarlar ki sahtekârlar aralarında uzun süre soluklanamazlar. Nifak meşrepliler, onların içlerinde adeta ‘boğuluyoruz’ hissine kapılırlar. “Rabbinin yoluna hikmetle, güzel öğütle çağır ve onlarla en güzel şekilde mücadele et…” (Nahl, 16/125) ayeti, Feyz camiasının temel düsturudur.

Merhamet, fedakârlık ve cömertlik, Feyz camiasının ana dinamikleridir. Bu karakter, dergimizin sahibi Şenel İlhan Beyefendi'de in’ikas olmanın ve O’nun boyasıyla boyanmanın bir tezahürüdür. “Kişi sevdiğiyle beraberdir.” hadis-i şerifinin bir tecellisi olarak, hakiki Feyz elemanları adeta Şenel İlhan Beyefendi'nin birer kopyası gibidirler.

İman dairesi içerisinde olmayanları iman dairesine çekmek, iman sahibi olanların ise imanlarında derinlik kazanmalarına yardımcı olmak Feyz’in ana misyonudur.

İnancı “hakka’l yakîn” boyutuna ulaştırmak, ibadetleri ise “ihsan ufkuna” yükseltmek temel hedefleri arasındadır. İnsanların güzel ahlak sahibi olmaları için çalışmak bu camiada en büyük gaye kabul edilir.

Her sayısında kendini yenileyerek bugünlere ulaşan Feyz dergisi, Ehl-i Sünnet çizgisinden asla taviz vermeyen, marjinal ve sapkın akım ve fikirlere hayat hakkı tanımayan bir anlayışla hizmet vermektedir.

“İyi”nin rakibi “daha iyi”, “daha iyi”nin rakibi ise “en iyi”dir esprisinden hareketle mükemmeli yakalamak, Feyz dinamizminin sırrıdır.

Ayrıca, “Onlar ki sözü dinlerler, sözün en güzeline uyarlar. İşte Allah’ın doğru yola eriştirdiği ve akıl sahipleri de bunlardır.” (Zümer, 39/18) ayetinde ifade edildiği üzere “sözün en güzeli”ni dinlemek “sözün en güzeli”ne uymak ve “sözün en güzeli”ne insanları davet etmek onların hizmet esaslarıdır.

Dünyada özellikle son iki asır, ideolojilerin hüküm sürdüğü bir dönem olmuştur. Pozitivizm, materyalizm, komünizm… gibi fikir akımları insanlara tahakküm etmiş, dini inanışlar bu hegemonyadan büyük zararlar görmüşlerdir. Maalesef dinler, kendilerini savunmak için taktik ve stratejik hatalar yapmış, kendi tezlerini ortaya koymak yerine inanışlarını ideoloji gibi lanse ederek reaksiyon gösterme yanlışlığına düşmüşlerdir.

Ne yazık ki bu durumdan İslam dünyası da nasibini almış, İslamiyet’i bir din gibi değil de akıl ürünü bir ideoloji gibi savunma yanılgısına düşülmüştür. İslam adına ortaya çıkan, İslam’ı savunduğunu zanneden, namazsız, ibadetsiz, kompleksli entelektüel tipler türemiştir. Bu gibilerin İslam’ın mümessili olmaları kesinlikle mümkün değildir. İslam gibi yüce bir din asla ideoloji derekesine indirgenemez.

Bu gibi yanılgı, tavır ve duruşlardan uzak durmak gerekir. İslam’ın böylesi tiplere ihtiyacı yoktur. İslam, tüm sadelik ve orijinalliğiyle yankılanacağı gönülleri aramaktadır.

O, akıllara hitap eden bir ideoloji değil, akılla beraber esas itibarıyla gönülle de ma’kes bulan ilahi bir mesajdır. Bu anlayış doğrultusunda “İslamî hizmet” esas olmalıdır. İşte bu anlayış ve vizyon çerçevesinde hareket eden Şenel İlhan Beyefendi, yirmi bir yıllık süreç içerisinde Feyz Dergisi’ni bu mantalite doğrultusunda yoğurmuş ve şekillendirmiştir.

“İnsan inşa etmek” Şenel İlhan Beyefendi'nin, dolayısıyla Feyz Dergisi’nin aslî görev ve misyonudur. Feyz Dergisi, baktığınızda kendinizi gördüğünüz, içinizi ve dışınızı gösteren bir ayna gibidir. Teşhisle yetinmez, tedavi edicidir. O sayede kendinizle tanışır, kendinizle barışırsınız.

Şenel İlhan Beyefendi, çağın tüm gerekleriyle donatılmış, bizzat Allah’ın terbiye ettiği bir kişiliktir. O geleceğin insanıdır. Çağımızın kurak ikliminde bunalmış insanlara, çatlamış topraklar gibi kurumuş gönüllere bahar esintisi getirerek, yaralarına merhem olacak müstesna bir şahsiyettir.

Allah’ın vâdi haktır. Elbette tahakkuk edecektir. Kıyamet öncesi, İslam’ın yeryüzüne hâkim olacağı Nebevî haberlerle sabittir. O kutlu günlerin arefesinde olduğumuza tüm kalbimizle inanıyoruz. Dünyamızda yaşanılan son gelişmeleri bu kapsamda analiz etmek en isabetli değerlendirme olacaktır. Efendimiz’in haber verdiği o kutlu kadrolarda görev almak en büyük dua ve temennimizdir.

Bizler inanıyoruz ki Feyz Dergisi ve onun sahibi Şenel İlhan Beyefendi, o mübarek müjdelerin muhatapları arasındadır. Ve bizler yine inanıyoruz ki Efendimiz’in (sav) kendi sahabelerine: “Sizler benim arkadaşlarımsınız, ahir zamanda gelecek o zatlar ise benim kardeşlerimdir.” buyurduğu kimseler arasında, Feyz camiasının da bulunduğuna “hakka’l yakîn” iman ediyoruz. O büyük müjde ve sorumluluğun bilinciyle koordinatlarımızı belirlememiz gerektiği hususunu önemle ifade etmek istiyoruz.

Feyz’e “ahir zaman” bilinci ve Ehl-i Beyt perspektifinden yaklaştığımızda klasik bir dergi nazarıyla bakamayız. Bu zaviyeden bakıldığında; Feyz’in, o kutlu kadronun bir nüvesi, bir çekirdeği, bir şahs-ı manevisi konumunda olduğu görülecektir.

Şenel İlhan Beyefendiyi ve Feyz Dergisi’ni kısa bir anlatımın içine sığdırmak mümkün değildir. Anlattıklarımızı anlamakta güçlük çekenlere tavsiyemiz, ne yapıp edip Feyz Dergisi ve kendileriyle tanışma bahtiyarlığına ermeleridir. Buna kavuştuklarında, bu ifade ettiklerimizin ne kadar da kifayetsiz kaldığını kendileri bizatihi idrak edeceklerdir.

Ümidimiz odur ki yağmurun toprakla buluşmasına çok az zaman kalmıştır. O günleri hasretle bekliyoruz.