Bu sayımızda, bir Müslüman’ın zaviyesinden konuyu değerlendirerek Hristiyanlığı ele aldık. Konunun uzmanlarından Prof. Dr. Ömer Faruk Harman’la Hristiyanlığa dair can alıcı bilgileri okurlarımız için konuştuk. Aynen tarihte olduğu gibi, mantığı din savaşlarına dayanan mücadeleler günümüzde de devam ediyor. Çabamız, bizler için din olarak İslam’ı seçtiğini beyan eden Rabbimiz’e şükrümüzü eda etmek ve bu vesileyle de İslam’a hizmet etmek, nesilleri bu konuda şuurlandırmak. Bilgiden daha ezici bir güç ve imandan daha üstün bir değer olmadığını gayet iyi biliyoruz. O nedenle İslam’a alternatifmiş gibi duran ama bilimsel, mantıki ve dinî hiçbir değeri olmayan felsefe, akım ve dinleri aynı çizgide görüyor ve son peygamber olan Hz. Muhammed Mustafa (sav) Efendimiz’in insanlığa aktardığı son ilahi mesajı tüm ihtişamıyla anlatmak istiyoruz. Müslümanlığın insanlığa bir değer olarak sunduğu her şeyin hiç şüphesiz ilahi bir temeli var ve her yönüyle fıtrat denen insan özüyle bire bir ilişkili. Çünkü insanı yaratan Allah (cc) böyle dilemiş… Bugün bunun tersini söyleyenler büyük bir pişmanlığın eşiğinde her geçen gün yeni bir itiraf ya da yeni bir iftira ile karşımıza çıkıyorlar. Oysa her geçen gün İslam’ın nuru, yeryüzünün her yerinde hissediliyor ve her geçen gün İslam güneşinin tüm ihtişamıyla yeniden doğuşuna sahne oluyor. Bilmediğimiz yerlerde nice olaylar yaşanıyor, nice güzellikler gün yüzüne çıkıyor, nice gönül, hak din olan İslam ile buluşuyor. İnsan olarak yaratılmak bir ayrıcalık ve şeref olduğu gibi, İslam dairesinde olmak ve kalmak da Allah indinde bir ayrıcalık… Bugün dergimiz bünyesinde üretilen bilgi, hikmet ve irfan da günümüz insanına İslam’la buluşmanın ve İslam’ı doğru anlamanın ve anlatmanın yollarını açıyor, insanı yeni manevi ufuklara taşıyor. Dr. Mehmet Öztürk “Feyz’lenmek Ayrıcalıktır” isimli yazısında işte tüm bu anlattıklarımızı ihtiva eden yüksek bir yerden hitap ederek Feyz’in ayrıcalıklı duruşunu gayet güzel bir biçimde anlatıyor. Abdulkadir Yılmaz ise yazısında, Allah-kul ilişkisinde en önemli ahlakın bencillik değil sencillik olduğunu ve bunun insanın yaratılışında ona verilmiş güzel duyguların, özellikle vicdan ve adalet duygularının kaçınılmaz bir tezahürü olduğunu anlatıyor. Yazının devamında bu tür muhasebelerin ve vicdani hesaplaşmaların, minnet ve şükran duygularının, insanın gönül dünyasında, maddi ve manevi anlamda faydalandığı her varlığa karşı, minnet hissiyle beraber, sevgi, saygı, şefkat, fedakârlık, merhamet gibi duygulara dönüşen yansımaları olduğunu ve insanlar arası ilişkilerde akıl ve bilgiden ziyade bu tür duyguların devrede olmasının çok önemli olduğunu vurguluyor. Yine aynı gayretin bir semeresi olarak Eyyubi Işıksal “ahlâki zekâ” kavramını ele alıyor… Ana başlıkların incelikli bir şekilde anlatıldığı bu yazıyı da mutlaka okumalısınız. Tüm bu değerlerin baş tacı edildiği ve hakkıyla yaşandığı bir iklimde güzel günler geçirmeniz dileğiyle…