Hikmet Arayışı

İmam Gazali'den; Allah-u Teâlânın verdiği nimeti, Onun sevdiği yerde harcamak şükür; sevmediği yerde kullanmak ise küfran-ı nimettir (nimeti inkâr etmektir). "Belaya şükretmek lazımdır. Çünkü küfür ve günahlardan başka bela yoktur ki, içinde senin bilmediğin bir iyilik olmasın! Allah, senin iyiliğini senden iyi bilir." "Bir sözü söyleyeceğin zaman düşün!" Eğer o sözü söylemediğin zaman mesul olacaksan söyle. Yoksa sus!"

"Ey nefsim, ‘sonra tevbe ederim ve iyi şeyler yaparım', diyorsan, ölüm daha önce gelebilir, pişman olup kalırsın. Yarın tevbe etmeyi bugün tevbe etmekten kolay sanıyorsan, aldanıyorsun."


İran'ın Tus şehrinin Gazal kasabasında 1058 (h.450) yılında doğdu. Babası fakir ve salih bir zattı. İmam-ı Gazali'nin tam adı Muhammed bin Muhammed bin Muhammed bin Ahmed. Batı dillerinde ismi Algazel'dir. Künyesi Ebu Hâmid, lakabı Huccet-ül-İslam ve Zeyneddin'dir. Gazali nisbesiyle meşhurdur. Müctehiddi.


Nefsine tevazu ahlâkını kazandırmak isteyen bir kimse,nefsine kibir ve gurur galip geldiği halde şu yolda onu elde edebilir: Uzun bir müddet mütevazi kimselerin fiillerine devam etmeli ve bu devamlılık müddetince nefsiyle mücahede edip zoraki bir şekilde onu bu yöne sevketmelidir. Bu ahlâk, nefsin ahlâkı olup, onda tabiî bir şekil alıp, kolayca onda yerleşinceye kadar devam etmelidir. Şer'an ve dinen güzel ahlâkların tamamı bu yol ile elde edilir. Kişinin gayesi, kendisinden çıkan fiillerden zevk alması olmalıdır.

Bu bakımdan verdiğinden dolayı, vermiş olduğu maldan zevk alan bir kimse cömert bir kimsedir. İstemeyerek veren bir kimse ise, cömert sayılmaz. Mütevâzi kimse ise, tevâzudan lezzet duyar. Dinî ahlâklar ancak nefis, güzel âdetlerin tamamını îtiyad haline getirince ve kötü fiillerin tamamını terkedince yerleşir. Güzel fiillere aşık olan ve onlardan zevk duyan bir kimsenin devam etmesi gibi bunlara devam etmedikçe ve aynı zamanda çirkin fiilleri kerih görüp onlardan elem duymadıkça, güzel ahlâk onun kalbinde yerleşmez.


Gazali 1111 (h.505) yılının Cemaziyelevvel ayının 14. Pazartesi günü büyük kısmını zikir ve tâat ve Kur'an-ı Kerim okumakla geçirdiği gecenin sabah namazı vaktinde abdest tazeleyip namazını kıldı, sonra yanındakilerden kefen istedi. Kefeni öpüp yüzüne sürdü, başına koydu: "Ey benim Rabbim, Mâlikim! Emrin başım gözüm üzere olsun" dedi. Odasına girdi. İçeride, her zamankinden çok kaldı. Dışarı çıkmadı. Bunun üzerine oradakilerden üç kişi içeri girince, İmam-ı Gazali hazretlerinin kefenini giyip, yüzünü kıbleye dönüp, ruhunu teslim ettiğini gördüler.

Başı ucunda şu beytler yazılıydı:
Beni ölü gören ve ağlayan dostlarıma,
şöyle söyle, üzülen o din kardeşlerime:
"Sanmayınız ki, sakın ben ölmüşüm gerçekten,
Vallahi siz de kaçın buna ölüm demekten."


Sen bugünün çocuğusun :

İmam-ı Gazali, ömrü boyunca gece gündüz devamlı yazmış büyük bir İslam âlimidir.
O kadar çok kitap yazdı ki, ömrüne bölününce, bir güne on sekiz sayfa düşmektedir. Eserlerinin sayısının 1000'e ulaştığı, Mevduât-ul-Ulum kitabında bildirilmektedir.


Güzel ahlâkın temelleri dört fazilettir:

Hikmet: Nefsin bir durumudur ki nefis onun vasıtasıyla bütün ihtiyarî fiillerde doğruyu yanlıştan ayırır.

Şecâat: Gazap kuvvetini göndermekte ve durdurmakta akla itâat etmesidir. Zira akıl kuvvetinin normal oluşundan ‘güzel tedbir', ‘çalışan zihin', ‘kavrayıcı rey', ‘isabetli zan', ‘amellerin inceliklerine ve nefsin âfetlerinin gizliliklerine karşı uyanık bulunmak' durumları doğup meydana gelir.


İffet: Aklın, şehvet kuvvetini ilahî nizamın edebiyle edeblendirmesidir.

Adalet

Bu bakımdan şeksiz ve şüphesiz Allah'a ve Hz. Peygamber'e iman, yakînin kuvveti, aklın meyvesi ve hikmetin zirvesidir. Malla mücâhede etmek, şehvet kuvvetini zapt u rapt altına almaya dönüşen cömertliktir. Nefisle mücâhede etmek, gazap kuvvetini normal sınırda ve aklın gereğine göre kullanmaya dönüşen şecaattir.
Allah Teâlâ, ashâb-ı kirâmı vasıflandırarak şöyle buyurmuştur:

"Kâfirlere karşı şiddetlidirler, aralarında merhametlidirler." (Feth/29)