İsrail’in her katliamında dünya kamuoyunu yanıltmak için uydurduğu iftira ve yalanlar var. Bu seviyesizliği insanların yüzüne bakarak yapıyorlar. Üstelik onları yalanlayacak pek çok doküman da var. Maalesef dünya buna da alıştı artık. Gazze’de neler oluyor? Emin bir kaynak olduğunuz için soruyoruz, anlatır mısınız?
105 gün oldu, Mısır hâlâ kapıyı açamıyor. Mısır’ı bırak, 57 Müslüman devleti bile bir kapıyı açamıyor. İşte Refah kapısı… Bu ne kadar büyük bir ayıp! Amerika, İngiltere, Fransa, Almanya 100 günden fazladır hem maddi hem manevi hem askeri anlamda işgalci İsrail’e destek veriyorlar ama biz Müslümanlar olarak bir kapıyı bile açamıyoruz. Şu anki savaş başlamadan önce de zaten ambargo vardı, abluka vardı. Gazze’ye her gün 500 den fazla tır yardım giriyordu, şimdi savaş olduğu halde günde sadece 30-40 tır girebiliyor. Bu tırlar da yetersiz.
Zaten benzin, mazot, süt, su girmiyor, tıbbi malzeme girmiyor. Peki, içeriye ne giriyor? Bize her gün kefen gönderiyorlar, kefen! Yani yaşama dair hiçbir yardım malzemesi yok, sadece ölüme dair bir yardım var. Şu an Mısır sınırında bekleyen 16 binden fazla tır var, üç aydır hâlâ Gazze sınırında bekliyorlar, zaten bazı malzemeler bozuldu. Biz, buna çok şaşırıyoruz, bu normal değil!
Bizler gerçekten çok bedeller ödüyoruz, bütün Müslümanlar adına bedel ödüyoruz. Hamas, teslim olmamak için direniyor, maşaAllah her gün tankları imha ediyorlar. Biz bir devlet değiliz, az bir imkânla 1000’den fazla tank imha ettik.
Siyonist İsrail’in kayıpları bir sır gibi saklanıyor…
El Kassam Tugayları’nın, medyada tankları nasıl imha ettiklerine dair görüntüleri İsrail’in haber kanallarında göremezsiniz, yasak! Hangi kanal bu videoları gösteriyorsa ya o kanalı kapatıyorlar ya da ceza veriyorlar. Yine öldürülen işgalci askerlerin sayılarının tamamını söylemiyorlar. Devlet ne zaman sayı verirse, o zaman sayı veriyorlar yani haber kanalları tamamen kontrol altında. Siyonist gazetecilerin bazıları, “Bizden çok kayıp var.” dedikleri ve yine imha edilen tankların sayılarını açıkladıkları için ceza aldı ve şu an kanallara çıkamıyorlar. Gazze’de bir tane işgalci asker öldüğünde; devlet önce o öldürülen işgalci askerin ailesine gidip, “Senin oğlun Gazze’de öldü. Medyaya ismini verelim mi vermeyelim mi?” diye danışıyorlar. Ailelerin çoğu kabul etmiyor, 75 yıldır da düzen böyle. Medyada duyduğumuz rakamlar ailesinden izin alınanlardır. Çoğu aile izin vermek istemedi. Çünkü korkuyorlar, bizim oğlumuz Gazze’de katliam yaptı, ilerde bizden intikam almak isteyecekler diye düşünüyorlar ve bundan korktukları için de izin vermiyorlar.
Basında, Dürzilerden oluşan askerleri de söylemiyorlar, ölenleri ise sadece rakam olarak geçiyor. İsrail ordusunun %20’ si Dürzilerden oluşuyor. Şu anda 470 bin Yahudi askeri var. Zaten Filistin’de tüm Yahudi nüfus askerdir.
Ukrayna’dan, Amerika’dan, Fransa’dan gelen askerler var, şimdiye kadar bunlardan bir kişinin öldüğü bile, yasak olduğu için basında çıkmadı.
Peki, bu gelen askerler Yahudi mi?
Ukrayna’dan gelen askerlerin hepsi Yahudi ama Amerika’dan gelen askerler Amerikan paralı askerleri. Fransa’dan gelen askerler de yine Yahudi.
Biz Yahudilerle üç büyük savaşa girdik. 1956, 1967, 1973’te. Bu savaşların içinde kaç tane devlet var biliyor musunuz? Cezayir, Sudan, Suudi Arabistan, Mısır, Suriye, Ürdün, Irak hepsi de Yahudilere karşı savaştılar ama biz onlardan toprak aldık mı? Hiçbir şey alamadığımız gibi tam tersine, onlar bizden toprak aldılar. Biz, bu üç savaş içerisinde kaç tane Yahudi öldürdük? 1000’den fazla değil. Onlardan 200 kadar esir aldık.
Peki, Gazze bir günde ne yaptı? Biz İsrail sınırının içine, Gazze’nin iki katı büyüklüğünde bir alana girdik ve bu toprakları alabilirdik ama bizde tank, uçak olmadığı için o aldığımız toprakların hepsini geri bırakmak zorunda kaldık. İsrail sınırından 25 km’ye kadar içeri girdik, İsrail ordusu hiçbir şey yapamadı. İlk 4 saat her şeyi biz kontrol ettik. Bunu sadece bir günde başardık.
Hamas, sadece 1000 mücahit ile sınırdan içeri girdi, tankları imha etti. İsrail şok oldu. Eğer bizde imkân olsaydı belki Kudüs’e kadar gidebilirdik. İsrail devletinin, istihbaratının, askerlerinin zannettiğimiz kadar güçlü olmadığını gördük. Demek ki biz bunları yapabiliriz, demek ki zor değil, gerçekten zor değil, bunu gördük.
Hamas’ın istihbaratının İsrail’in istihbaratından daha güçlü olduğunu düşünüyorum. Niye diyecek olursanız, 2014 yılında işgalci İsrail, Gazze’ye girmek istediğinde, biz onlardan birkaç tane esir aldık ve 2014’ten bugüne kadar da o esirler hâlâ bizde. İsrail, on senedir, bir tane bile istihbarat alamıyordu. Esirlerin yerlerini tespit edemediler, on yıldan beridir de onları hâlâ kurtaramadılar. Tünelleri imha etmek istediler ama yapamadılar. Sahip oldukları onca imkânlara rağmen binlerce tanka, SİHA’lara rağmen bir esirlerini bile kurtaramadılar. Denizden vurdular, Gazze’nin yarısını imha ettiler, 30 binden fazla Müslümanı şehit ettiler, on binlerce yaralı var ama bir esir bile bizden alamadılar. Bu gerçekten Hamas’ın istihbaratının iyi olduğunu gösteriyor. Hem Amerika hem İngiltere, Gazze’nin hava sahasına SİHA’larını gönderdiler. 24 saat havadan bilgi almaya çalışıyorlar ama alamıyorlar. Onların tanklarını imha etmeye devam ediyoruz. İsrail kara harekâtından sonra, 192 askerini kaybettiğini söylüyor. Bu rakam az değil ki, onlar için bir felaket gibi. Netanyahu bunu rüyasında görse bile inanamazdı.
Gazze’ye dair uluslararası bir sessizlik var. Herkesin ayrı bir planı var. Ülkeler, küçük şeyler için birbirlerini yedikleri halde Gazze söz konusu olunca sessiz kalıyorlar. Burada başka ne tür dinamikler olduğunu düşünüyorsunuz?
Rusya, bu konuda Hamas’a destek veriyor diye biliyorum. Hatta Hamas birkaç kez Rusya’ya ziyarete gitti. Amerikalılar da, ülke ülke gezip “Siz neden Hamas’a terörist demiyorsunuz.” diyorlar. Rusya ile Amerika’nın mücadelesini biliyoruz. Özellikle Ukrayna, Suriye meselesi, Afganistan meselesi, Irak vs. bunları biliyoruz ama herkes Yahudileri korumak istiyor. Niye peki? Çünkü dünyanın büyük bir bölümüne Yahudiler hükmediyor. Ekonomik anlamda dünyayı ele geçirmişler. İsrail’de, dolar savaştan önce 3.55 idi şimdi ne kadar peki? Hala aynı. Şunu hiç duydunuz mu? “İsrail’in ekonomisi kötü oldu.” İsrail kurulalı 75 sene oldu daha bir kez ekonomisi kötü duruma düşmedi. Ya da “İsrail’de darbe oldu.” diye hiç duydunuz mu? Bugüne kadar İsrail’in içinde hiç fitne var mıydı? Daha yeni, fitne başladı. Gazze yüzünden, kendi aralarında bir anlaşmazlığa düştüler ve bu Allah’ın yardımıyla oldu.
Amerika halkının hepsi İsrail’e destek vermiyor. Amerika halkının %60’ı Filistin’e destek veriyor. İngiltere halkının %75’i Filistin’e destek veriyor. Amerika ve İngiltere devletleri, İsrail’e destek veriyor, ama halkları destek vermiyor! Siz de gördünüz, halk, Filistin için kongre binasına kadar girdi. Birkaç ay önce İngiltere’de, Filistin için meydanlarda 1 milyondan fazla insan gördük. Yeditepe Üniversitesi’nde Amerikalı bir hocam, İsrail için diyor ki; “Onlar işgalci, onlar Filistin topraklarını işgal ettiler. Biz bir gün bile onlara destek vermedik.” Yani halk başka devlet başka! Ama ben her zaman şuna inanıyorum, Amerika İsrail’e mahkûm oldu, İngiltere İsrail’e mahkûm oldu. Çünkü Yahudiler 75 senedir bunun için çalışıyorlar. Maalesef bunu da başardılar.
Marketlerdeki ürünlerin yarısı Yahudi ürünü değil mi? 75 senedir bunun için çalıştılar. Bankaya gidiyorsunuz, banka Yahudilere ait. Dünyadaki büyük şirketlerin çoğu Yahudilere bağlı. Aslında sadece Amerika ve İngiltere değil, tüm dünya Yahudilere mahkûm olmuş durumda. Amerika ve İngiltere neden parasız silah gönderiyor? Almanya bile birkaç gün önce 100 binden fazla füze gönderdi. Neden hepsi bedava hiç düşündünüz mü? 75 yıldır İsrail, bunun için her şeyini verdi, bunun için çalıştı.
Gazze’de ölenlerin büyük bir kısmı kadınlar. Onlar bizim bacılarımız, kız kardeşlerimiz. Çok fazla öldürülen bebek ve çocuk var ama bu bile İsrail’i durdurmuyor. “Öldürmek için çocuk arıyoruz ama kalmamış, bebek arıyoruz.” diyen katil bir Yahudi askerinin beyanı var. Bu sapıklık normal bir şey değil zaten bir savaş hukuku da olmadığı belli. Siyonist Yahudileri dünyaya tanıtma anlamında neler söylemek istersiniz?
Yahudiler, İslam’dan ve Arap ırkından nefret ediyorlar, zaten savaşmak için böyle bir fırsat bekliyorlardı. Yahudilerin tahrif edilmiş Tevrat inancına göre çocuk katletmek, kadın katletmek sevap sayılıyor. Onların inançlarına göre; ne istiyorlarsa yapabilirler. Hırsızlık yapabilirler, öldürebilirler! Cumartesi günü bir oruç tutarsın affolursun, tertemiz olursun! Kitaplarında şöyle geçiyor “Sen benim topuzum, cenk silahımsın, seninle milletleri kıracağım, ülkeleri helak edeceğim... ve seninle erkeği ve kadını kıracağım, ve seninle kocamış adamı ve genci kıracağım; ve seninle genç adamı ve ere varmamış kızı kıracağım; ve seninle çobanı ve sürüsünü kıracağım; ve seninle çiftçiyi ve çiftini kıracağım...” “Ancak tanrınız, Rabbinizin miras olarak size vereceği bu hakların; kentlerinden soluk alan hiçbir şey, hiçbir canlıyı yaşatmayacaksınız. Tanrınız Rabbin size buyurduğu gibi onları tümüyle yok edeceksiniz. Yavruları gözleri önünde parçalanacak, evleri yağmalanacak, kadınların ırzına geçilecek.”
Ama her şeyde bir hayır vardır, bunların ne kadar vahşi olduklarını, o gençlere, o çocuklara yaptıkları insanlık dışı hareketlerini bu savaşla öğrenmiş olduk. 75 seneden beri en çok vahşeti bu savaşta gördük. Bu duruma sadece Müslümanlar değil gayrimüslimler de şaşırıyor ve diyorlar ki; “Biz onların bu kadar vahşi, insanlık dışı olduklarını bilmiyorduk.” Bunu 50 sene anlatmaya çalışsak anlatamazdık. Artık videolarla her şey açık olarak görülüyor. Eğer siyonist Yahudilerin, işgalcilerin ne demek olduğunu anlatmak istiyorsanız bir iki video gösterin yeter!
Yahudiler, bir mescit, üniversite ya da okul yıkmak istiyorlarsa “Bakın! Nasıl yıkıyoruz.” dercesine, dünyanın gözü önünde yapıyor. Bunu hangi psikoloji ile yapıyorlar? Bunun alt yapısında dinlerine ait bir inanç var.
Dünya kamuoyu siyonistleri açıkça böyle tanıdılar, başka bir izahata gerek kalmıyor...
Diyelim ki; onların yaptığı bu vahşeti bir grup Müslüman yapsa, bize ne yaparlardı?.. Savaşın ilk günlerinde iftira attılar, “Hamas 50’den fazla bebek öldürdü, kadınlara tecavüz etti” dediler. Tabii daha sonra bunun iftira olduğu ortaya çıktı. Biz Yahudi esirlere nasıl muamele ettik, nasıl davrandık ortada. Birkaç gün önce yayınlanan bir videoda çocuk diyor ki; “Hamas’ın askerleri bana tespih çekmeyi öğretti, Subhânallâh demeyi, La ilahe illallah demeyi, Allahu Ekber demeyi öğretti, benim için çok büyük bir tecrübe oldu.” Yani düşünsenize, sen esaretten geliyorsun ve diyorsun ki; “Benim için çok büyük bir tecrübe oldu.” Yine, Yahudi bir kadın, “Ben bir sultan gibi ağırlandım. Bana bu muameleyi Yahudiler bile yapmamıştı.” diyor. Onlar bizi dünyaya nasıl tanıttılar fakat bizim yaptığımız ne? İşte bu, gerçekten Hamas’ın ahlakı ve terbiyesidir. Hamas, mücahitin ne demek olduğunu dünyaya gösterdi.
Bizim esirlerimiz, onların hapishanesinden bacakları, kolları kırık olarak çıktı. Onları aç bıraktılar, çok kötü yaşam şartlarında tuttular. Peki, biz aldığımız Yahudi esirlere nasıl muamele ettik? Ne şekilde iade ettik? Dünya bunu gördü. Hamas’ın yanındayken herkes memnundu. Şu anda bırakılan esirleri medyada konuşturmuyorlar çünkü Hamas’tan gördükleri iyi muameleyi anlatmalarını istemiyorlar.
7 Ekim’den sonra Biden, “Hamas, 50’den fazla bebek öldürdü.” dedi ve buna dünya inandı. Hemen arkasından birkaç gün sonra bu haberin yalan olduğu açığa çıktı. Bu sefer Biden, “Bana öyle dediler.” diye açıklama yaptı ama inanan inandı zaten. Böyle durumlarda ilk habere inanılır, ikinci habere pek itibar edilmez.
Mücahitlerimiz, dinimizin nasıl erdemli bir din olduğunu dünyaya gösterdi ve bu vesileyle binlerce kişi İslam’a girdi. Bu savaş vesilesiyle
Müslüman = terör algısı yıkılmış oldu.
Sohbet ederken, Allah’a sonra Türklere güveniyoruz.” diye bir ifade kullandınız. Aslında bu, Müslümanların birbirlerini daha iyi anlamaları için söylenmiş bir sözdür, olaya önce böyle, sonra kendi açımızdan neler yapamadığımıza bakmamız lazım. Osmanlı, bölgeden çekildikten sonra bu yaşananlar ve fiili durumlar oluştu. Oradaki insanlar, kendi toprağını, inancını, mescidini, bütün Müslümanlara ait olan Mescidi Aksa’yı, neredeyse 100 yıldır korudu. Bu konuda bir şey söylemek ister misiniz? Osmanlı tarihi üzerine doktora yaptığınız için özellikle soruyoruz bu soruyu…
Hicaz olsun, Mısır, Balkanlar vs. oradaki halklar Osmanlı Devleti’nden bu güne kadar memnun kaldılar. Lübnanlılar hâlâ “Osmanlı ne zaman döneceksin?” diyor, aynı şekilde Filistin “Osmanlı ne zaman döneceksin?” diyor. Çünkü biz, o günlerde bir işgal görmedik bir zulüm görmedik. Biz, Osmanlı askerleriyle birlikte mücadele ettik; cihat ettik, yaralandık, şehit olduk, onlarla birlikte esir olduk. Osmanlı devleti, özellikle Filistinlileri her zaman çok sevdi ve önem verdi. Hatta birçok Türk, Gazze’de yaşamak istedi. Bu gün hâlâ Gazze’de “Türkmen” isminde bir bölge var, hâlâ Mescid-i Aksa yakınlarında; Akka’da, Hayfa’da, Yafa’da Türk aileleri yaşıyor. Şimdi ben bunları neden anlatıyorum. Çünkü Türklerin Allah için, Filistinliler için ne yaptıklarını tarihten okuduk hep...
Osmanlı devleti gerçekten her zaman adil oldu. Osmanlı, her zaman Filistinlilere sahip çıktı. O yüzden biz bugüne kadar umudumuzu yitirmedik. Biz, Filistin olarak bir gün bile Osmanlı’ya, Türklere ihanet etmedik. Türkler hariç, biz, bugüne kadar birçok ihanet gördük, devlet ismi söylemek istemiyorum. Türkler her zaman bize sahip çıktılar, bu işi her zaman önce Allah rızası için yaptılar. O yüzden de her zaman muvaffak oldular. Ama bazı devletler, bazı ordular bunu Allah rızası ya da Mescid-i Aksa için yapmadı. Onlar; nefsleri için yaptılar. “Ben kahraman olacağım, ben yaptım!..” demek için...
Bize zamanında kimlerin ihanet ettiğini biliyoruz, hepsini geçmişte gördüğümüz için Türkiye’ye güveniyoruz. Gazze ambargo altındayken en çok yardımı TİKA gönderdi. Yine Kızılay, her şeye rağmen çok yoğun çalıştı. TİKA Gazze’de hastane yaptı, üniversite yaptı çok fazla inşaat yaptı. Kızılay aynı şekilde…
Türkiye kadar İsrail’e, bu kadar açıktan söz söyleyen başka bir ülke yok!
Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bir sözü var. “Biz, Hamas’ı mücahit olarak görüyoruz.” diyor. 57 tane İslam ülkesinde kimse böyle bir şey dedi mi? Bu söz bizim için o kadar moral oldu ki… Maddi, manevi, siyasi, diplomatik her konuda Türkiye’den destek aldık diyebilirim.
7 Ekim’de İsrail’e yönelik bir operasyon yapıldı. Bu operasyonun hedeflerine yönelik bir değerlendirmenizi alabilir miyiz?
Şimdi biz bir operasyon yaptık, bu operasyonun hedefleri var. Biz 7 Ekim’den önce de zulüm görüyorduk, tam 75 senedir zulüm var hatta savaş başlamadan daha birkaç hafta önce Mescid-i Aksa içinde kadınlarımızı, çocuklarımızı dövdüler, caminin içine ayakkabılarıyla girdiler ve orayı yaktılar. “Artık yeter!” dedik. Bu yüzden de böyle bir operasyon başlattık. Hedeflerimizden birincisi Ümmeti yeniden ihya etmek, uyandırıp, ayağa kaldırmaktı. Filistin meselesi, Filistin davası unutulmaya yüz tutmuştu. “Biz, kendimizi büyük savaş için hazırlıyoruz. Siz de bu davaya dahil olun ve şimdiden hazırlanın!” mesajını yeni nesillere vermek istedik.
İkincisi; İslam ülkeleri Yahudilerle yavaş yavaş hem ticari, hem askeri anlamda bir normalleşme içerisine girmişlerdi, buna doğru evrilen bir süreç vardı. Biz bu düşünceleri yıkmak istedik ve gerçekten bunu da başardık. Bu savaştan sonra artık kimse İsrail’e karşı normalleşen bir siyaset izleyemeyecek.
Üçüncüsü; Gazze sınırında yarım milyondan fazla işgalci Yahudi yaşıyordu, artık onların hiçbirisi yok, sınırımız şu an temizlendi ve savaş bitse bile dönmek istemiyorlar çünkü korkuyorlar. Yarım milyon az bir rakam değil! Bu savaşta 350 binden fazla Yahudi Filistin’i terk etti.
Dördüncüsü; Dünyanın değişik yerlerinde yaşayan çok sayıda Yahudi, Filistin’e yerleşmek için gelmek istiyorlardı ve her sene bu rakam yükseliyordu. Şimdi ise dışarıda yaşayan Yahudiler artık Filistin’e gelmek istemiyorlar. Yahudiler’in %70’i son iki senedir Fransa, Amerika gibi başka devletlerden toprak ve ev satın alıyordu. Çünkü onlar da biliyorlar, “Zaten Filistin toprakları bizim değil, burayı işgal ettik, ben buraya yerleşiyorum ama bir gün gitmem gerekirse, en azından başka bir ülkede toprağım ve evim olsun.” diyerek geleceklerini garantilemek istiyorlar.
Çok fazla sayıda işgalci Yahudi askeri, savaşmak, çatışmak istemediği için Filistin’den kaçtı. Sadece Gazze sınırında 400 tane Yahudi askeri görev yapıyordu. Onlardan 135 tane esirimiz var, içlerinde generaller dahi bulunuyor. Savaş bitse bile sınır hattında hangi asker görev yapacak?
Bu savaştan ne öğrendik? İstersek topraklarımızı özgürleştirebiliriz. Gazze halkı sınırı geçti, Batı Şeria’dan Kudüs’e kadar girdi ve bu plansız bir şekilde oluştu. Biz az bir imkânla neleri başaracağımızı gördük. Mısır’da 110 milyon insan yaşıyor. 40 milyon insan, silahsız yürüse bile her yeri alabilirler.