Bu sayımızda ölçü dünyamıza çok derin anlamlar katacak bir makale ile dergimizin sayfaları "feyzlendi." "Kişi kul olma sıfatıyla donatılmış ve yaratılmıştır. Bu fıtri değerleri yok gibi sayarak kul olma bilincinden uzaklaştığı için insan bocalamalar, sendelemeler ve bunalımlar yaşar. Her şeyin, güç ve kuvvetin Allah'ın olduğuna, başka hiçbir şeyde güç ve kuvvet olmadığına iman etmekle imandaki denge kurulur ve hakiki iman elde edilir. Hakiki iman, fiziki, sosyal, manevi dengenin oluşmasında motor güçtür.
Davranışlardaki denge, sosyal hayattaki denge, manevi hayattaki denge ancak Kur'an ve sünnetin, Allah'a imanın her alanda yaşamasıyla mümkündür. O halde insan; sevinç ve korku, gayret ve hırs, gıpta ile haset, korku ile ümit, öğrenme ve öğrendiklerini hayata geçirme, bilgi – bilinç, duygu duygusallık arasındaki dengeyi yakalaması için manevi dengeyi yakalaması gerekir. Allah'a ulaşmayan ve Allah'la bağdaşmayan hiçbir denge meşru bir denge değildir." şeklinde devam eden makale "Dengede var olmak" ismini taşıyor. Okurlarımızın tekrar tekrar okumasını ve istifade etmesini diliyoruz.
Abdulkadir Yılmaz'ın "Kulluk Şuuru Nasıl Oluşur" isimli makalesinde; "Hadisi şerifte "İki günü müsavi olan zarardadır "buyrulmuş. Bu hadis her gün birbirinden daha çok sayıda namaz kılmayı, oruç tutmayı, zikir yapmayı ifade etmiyor elbette. Zira insanın zamanı sınırlı ve sayılı... Ama Allah'a doğru manevi bir yakınlaşmayı anlatıyor. Bu yakınlık tevhidin özümsenmesi, yakinin artması, ahlaki terakki içinde olmak, ilimde, marifette devamlı yükselen bir grafik izlemek anlamlarını ifade ediyor." demekte.
Bu sayımızda çok ayrıcalıklı ve sağlam duruşuyla tanıdığımız araştırmacı-yazar Ebubekir Sifil'in bir konuşmasını yayınlıyoruz. Meal okuma faaliyetlerinin her zaman çok anlamlı olmayabileceği, yetersiz oluşunu ve bir işe başlarken niyetin önemini; "Yaptığımız iş müslümanlığımızın kalitesini artırmıyor. Bu bir yana, yaptığımız işin bize istikamet verdiğine dair de elimizde bir garanti yok." sözleriyle özetliyor Ebubekir Sifil. Günümüzdeki kafa karışıklıklarına ilaç olacak mahiyette olan bu yazıyı dikkatli bir göz ve gönül ile okumanızı öneririz.
İlim ve Gönül Ehli Ali Faik Yurtöven Efendi ise Peygamber Efendimizin günlük hayattaki sünnetlerini bizler için hazırladı. Her şeyin özü olan da hiç şüphesiz budur. Amel edene, idrak edene, muhafaza edene, savunana, aktarana ne mutlu… Yine bu ay her yıl büyük bir coşkuyla kutladığımız Kutlu Doğum ve Ehl-i beytin fazileti gecesini ağırladığımız bir ay... Misafirlerimizle birlikte büyük bir coşkuyla bu geceyi Hz. Peygamber'i (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) anarak, hiç unutmamacasına, 21.yüzyılda görevlerinin farkında müminler olmanın vecd ve idrakiyle kutluyoruz. Her yıl daha büyük bir katılım ve coşkuyla karşıladığımız bu geceleri ve bu haftaları kutlamaya devam edeceğiz. Çünkü her geçen gün O'nun (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) eksikliği daha çok hissediliyor, hasreti daha derinden duyuluyor, aşıkları, getirdiği dinin talipleri, ümmeti artıyor.. Ne mutlu O'na (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) ümmet olana…
Kendisini Türkiye'de görmekten sevinç duyduğumuz Ahkam Tefsiri Yazarı
Muhammed Ali es-Sabuni'nin "Allah Resulü'nü Sevmek" konulu ufuk açıcı, şuurlandırıcı konuşmasını da yine bu sayımızda yayınlayarak bu değerli İslam alimini sayfalarımıza misafir ettik. Allah ilmini artırsın, yüreğine sağlık diyoruz.
Bu dopdolu sayımızda Kasım Yağcıoğlu Efendi'nin Rusya seyahatiyle ilgili intibalarını okuyucularımıza aktarmak istedik. Tabi bu sohbet, Rusya ile başlayıp aynı mana denizinin Kastamonuya nasıl taşındığından bahisle devam edince, yazımızın başlığı "Kastamonu, Anadolu'nun Evliya Denizidir"e döndü. Çok engin tecrübelerin aktarıldığı bu sohbeti de mutlaka okumalısınız.
Allah'a emanet olunuz.