El Muhasibi'den Hikmetli Sözler

 

El-Muhasibi, kesin olarak bilinmemekle birlikte yaklaşık H. 165’te Basra’da doğdu. Çok küçük yaşta ailesiyle birlikte Bağdat’a yerleşti ve H. 243’te aynı yerde vefat etti. 

Künyesi Ebu Abdillah’tır. Evliyanın beyi, takva sahiplerinin direği, itibarlı, muhteşem, iftihar edilen muhterem, menkıbe sahibi, alim, şeyh, zahir ve batın ilimlerine vakıf ulemadan olup bir çok ilim dalında çağındaki evliyanın müracaat kaynağı bir âbiddir. Tevhidde ve tecridde hususi bir yolu olan Muhasibi, mücahede ve müşahedede ulaşılması mümkün en yüksek mertebeye ulaşmıştır.Nefis muhasebesini çok yaptığından “Muhasibi” olarak isimlendirilmiştir. 

Muhasibi’nin meşhur eseri Risale­tü’l-Müsterşidîn’den, kısaltarak bir alıntıda bulunmak istiyoruz:

Bil ki Allah’ın kitabı şunları âmirdir:

a. Emir, nehiy, havf ve recâ şeklindeki muhkemleri ile amel etmek,

b. “Müteşabihin”e iman etmek,

c. Emsal ve kıssalarından da ibret almak…

Bunları yaparsan cehalet karanlığından ilim aydınlığına, şüphe işkencesinden yakîn ferahlığına çıkarsın. Rabbimiz konuyla ilgili şöyle buyuruyor: “Allah iman edenlerin dostudur. Onları karanlıklardan aydınlığa çıkarır...” [Bakara, 2/257]

Bu konuyu, Allah’ın kendilerine üstün bir anlayış verdiği kişiler fark eder ve ona rağbet ederler… O kişilerden olmak için,  

1. Niyetini sağlam tut ve iradenin (yönünü) iyi bil. Zira ücret (ceza ve mükâfat) niyete göre verilir. Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: “Ameller niyete göredir ve herkese ancak niyet ettiği vardır...”

2. Takvaya sarıl. Zira “Müslüman, bütün insanların, elinden ve dilinden selamette olduğu kişi; Mü’min de bütün insanların, her türlü kötülüğünden emin olduğu kişidir.”

3. Her hatırda nefsini hesaba çek ve her nefes alışta Allah’ı (Allah’ın koyduğu sınırları) gözet. Hz. Ömer (ra) şöyle diyor: “Hesaba çekilmeden önce kendinizi hesaba çekin, tartıya çıkmadan önce kendinizi tartın, büyük buluşmaya hazırlanın ki o gün hiçbir gizliniz saklınız kalmaz.” 

4. Dinin konusunda Allah’tan kork (havf), her konuda O’ndan ümit (recâ) içinde ol ve başına gelenler konusunda sabırlı ol. Hz. Ali (ra) şöyle der: “Sadece günahlarından kork, sadece Rabbin’den ümitli ol…” 

5. Bil ki dinde (imanda) sabır, cesette kafa gibidir. Baş kesildiğinde beden yok hükmüne geçer. Şahsına yönelik söylenen nahoş ve kızdırıcı bir söz duyduğun zaman affet, görmezlikten gel. Bu tavır, herkesin yapamayacağı önemli işlerdendir. Hz. Ömer (ra) şöyle diyor: “Allah’tan havf içinde olan, sinirlerine hâkim olur. Takva ehli olan ise her istediğini yapmayandır. Eğer kıyamet (hesap günü) olmasaydı durum şu andaki gibi olmazdı.” 

6. Yöneliş ve ilgilerine dikkat et. Başkasının kusurlarından çok kendi eksikliklerinle uğraş. Şöyle denilmiştir: “Benzerleri kendisinde olmasına rağmen başkasındaki kusurları gören veya aynısını yaptığı halde bir hatadan ötürü başkasını tenkit eden ve arkadaşını kıran ya da kendisini ilgilendirmeyen şeyi söyleyen kişiye bu yaptığı (günah olarak) yeter.” 

7. Aklını Allah için kullan, kudretini kullanmada O’na dayan… Hz. Ali (ra) şöyle der: “Ey insanoğlu! Zenginlikle sevinme, fakirlikten ötürü ümitsizliğe düşme. Başa gelen bela ve imtihanlara üzülme, rahatlığa da sevinme. Zira altın ateşle tecrübe edildiği gibi salih kullar da sıkıntı ve imtihanlarla denenirler. Arzularına gem vurmadan isteklerine ulaşamazsın. Umduklarına ancak nefsin hoşlanmadığı şeylere sabretmekle ulaşabilirsin. Gayretini, sana farz kılınan şeyleri yerine getirmek için kullan.” 

8. Allah’ın senin hakkında irade buyurduğu şeye razı ol. Bil ki hayrı ile şerri ile kadere iman etmedikçe imanın tadına varamazsın.

9. Her zaman hakkı, doğruyu işle. O zaman Allah senin nûrunu ve basiretini arttırır. Sakın hakkı emredip yapmayanlardan olmayasın. Böyle davranan karşı tarafın günahına ortak olur, Rabbin’in azabına düçar kalır. 

10. Dostların ve arkadaşların sadece akıllı ve takva sahibi kişiler olsun; sadece basiret sahibi âlimlerle otur. 

11. Hakk’a karşı mütevazi ol ve boyun eğ. Sürekli Allah’ı zikret ki O’na yakınlık elde edesin. 

12. Allah için mü’minlere nasihatte bulun ve işlerini haşyet içinde onlarla istişare et. Nitekim Allah (cc) şöyle buyuruyor: “...Allah’a karşı ancak kulları içinden âlim olanlar korku duyar...” [Fâtır, 35/28] Bil ki sana nasihat eden seni sevendir, müdahene eden (günah işlerken engel olmayan) ise seni aldatandır. Nasihatini kabul etmeyen kardeşin değildir. Hz. Ömer (ra) şöyle diyor: “Nasihat etmeyen ve nasihat edenleri sevmeyen kavimde hayır yoktur.”

13. Her yerde doğruyu tercih et, böylece büyük bir ganimet elde etmiş olursun; fuzûlî şeylerden de uzak dur ki başın selamette kalsın. Zira doğruluk iyiliğe, iyilik de Rabbin rızasına götürdüğü gibi, yalan günaha, günah da Rabbin azabına götürür. 

14. İhsanla davrandığında mükâ-fatlandırılacağını, kötülüklerinden ötürü de cezalandırılacağını bilen adamın yaptığı gibi davran. Şükrünü devamlı kıl, emelini kısa tut, kabirleri düşünceli bir şekilde ziyaret et ve kalbinle haşir meydanını dolaş.

15. Ey dost! Kur’an ve din konusunda tartışmaktan sakın. 

16. Edepten hiç ayrılma. Heva-i nefse uymaktan ve öfkeden uzak dur. Uyanıklığa sebep olacak işler yap. Yumuşaklığı (rıfk) âdet, teenniyi arkadaş, selameti sığınak ve boş zamanı da ganimet bil. Dünya bineğin, ahiret varılacak menzilin olsun.