Kitabınızın çocuklar ve namazla ilgili olduğunu anlayabiliyoruz. Ancak iletişim üzerinden bunu nasıl ele aldığınız merak uyandırıcı. Çocuklarla İletişim ve Namaz kitabınızın içeriğiyle ilgili bizi biraz bilgilendirir misiniz?
Kitabımız çocuklarında namaz sevgisi ve alışkanlığı oluşmasını arzulayan ebeveynler için yazılmıştır. Örnek diyaloglarla zenginleştirilmiş ve bilgilendirmeler içeren bir iletişim kitabıdır. Çocukların yaş gruplarına göre gelişimleri ve sorunları değiştiği için namaz konusunu 0-7 / 7-14 / 14 yaş üzeri olarak üç farklı yaş grubu için ayrı ayrı ele aldık. Örneğin; 10 yaşındaki bir çocuk “anne ben namaz kılmak istemiyorum. Çok sıkıcı.” dese ebeveynler genellikle namazın önemini anlatarak onu ikna etmeye çalışır. Aslında bu namazın önemini anlatmak için doğru bir zamanlama değildir. İşte kitabımızda itiraz ve isteksizliği bulunan çocuklara yaşına göre nasıl bir geri bildirim vermemiz gerektiğiyle ilgili ve namaza davet, anlatım gibi birçok farklı konu hakkında diyaloglar ve bilgilendirmeler bulabilirsiniz. Özellikle şunu belirtmek isterim ki, kitabımız çocuklarda namaz sevgisi oluşması niyetiyle yatmadan önce çocuklara okunabilecek bir hikâye kitabı değildir. Aynı şekilde namazın önemini anlatan ayet-hadis ve benzeri içerikli bir kitap da değildir. Az evvel de söylediğim gibi yetişkinler için yazılmış bir iletişim kitabıdır.
Hiç şüphesiz namaz eğitiminde de bir usûl ve temel kaideler var ve olmalı… Bu temel kaideler neler olmalı? Çocuklarımızla iletişimimiz, bu kaidelerin uygulanabilir kılınmasında ne denli etkili? Ceza-ödül ilişkisi bakımından bu konuyu nasıl uygulamalıyız?
Çocuk eğitiminde, ki buna namaz eğitimi de dahil elbette bir takım temel kaideler var. Bu kaidelerin uygulanabilir ve etkili olmasının temelinde çocuğumuzla olan ilişkimiz vardır. Nasıl ki bir çocuk öğretmenini sevdiğinde o dersi seviyor ya da öğretmenini sevmediğinde o dersi sevmiyor ise aynı bu durum ebeveyn-çocuk arasında da geçerlidir. Yani çocuğumuza vermek istediğimiz eğitime onun tepkisini belirleyecek olan şey bizimle olan ilişkisidir. Dolayısıyla ebeveynler “namaz eğitimini hangi kaidelere, yöntemlere göre vermeliyim?” sorusundan önce “benim çocuğumla ilişkim nasıl?” diye sormalıdır.
Çocuğumuzla kuracağımız sağlıklı bir ilişkinin temellerini şöyle sıralayabiliriz: Öncelikle varlığının kabul görmesi, bir birey olarak kendini değerli hissetmesi, küçük yaşlardan itibaren yaşına uygun yapabileceği tüm seçimlerde söz hakkının olması ve bu seçimlerin kabul görüyor olmasıdır. Güven ve koşulsuz sevginin var olduğu, fikirlerinin ve seçimlerinin yargılanmadığı bir ebeveyn çocuk ilişkisi kurulmalıdır. Bu temel esaslar üzerine namaz eğitimine spesifik olarak baktığımızda tabi ki bizim bu konudaki üslubumuz, iletişim şeklimiz de çok önemli bir yer oluşturur. İletişimin temel prensipleri namaz konusundaki iletişimimizde de geçerlidir. Yani etkin dinlemenin olduğu, çocuğumuzun duygu ve düşüncelerini yargılamadan, eleştirmeden, suçlamadan geri bildirim verdiğimiz bir iletişim tarzını benimsemeliyiz.
Şöyle düşünebiliriz, nasıl ki namaz kılan büyüklerin zaman zaman namazla ilgili sorunları olabilir, aynı şekilde öğrenme sürecinde olan çocukların da isteksizliğinin veya bir takım eleştirel duygularının olması çok doğaldır. Akıl vererek bir iletişim kurmak yerine etkin geri bildirim yaparak duygularının anlaşıldığını hissettirmek önemlidir. Çözüm yolunu kendisinin bulacağı bir takım yönlendirici sorular sorarak çocuğumuzla baskıdan uzak kendi öz farkındalığının oluşabileceği bir iletişim kurmalıyız. Namazla ilgili etkin geri bildirimleri ve sorunlar esnasında ki çözüme dair yönlendirici soruları içeren örnek diyalogları kitabımızda okuyabilirsiniz.
Çocuklarla İletişim ve Namaz kitabınızda, abdest oyunu ve seccade başında sohbet etmek nasıl bir kurgu? Biraz anlatır mısınız?
Özellikle ergenlik öncesi çocuklarda oyun oynamak ve her yaş çocuklar için ebeveynleriyle kaliteli zaman geçirmek ruhsal ve bilişsel eğitim açısından çok değerlidir. Bu bağlamda ergenlik öncesi çocuklar için abdestin zorlanarak yapılacak bir görev olarak algılanmasından ziyade kolay bir alışkanlığa dönüşebilmesi için neşeli bir oyuna çevirmek faydalıdır. Örneğin mevsim uygunsa çeşme başında ufak bir su oyunu oynayarak birlikte eğlenceli bir şekilde abdest almak çocuğun abdestle olumlu bir duygu bağı kurmasına sebep olur. Benzer şekilde namaz kıldıktan önce veya sonra seccade başında geçirilen her neşeli vakit, seccade üzerinde yapılan keyifli bir sohbet veya seccadeyi çadıra çevirerek çocuğun eğlendiğini hissettiği güzel anlar seccade ile arasında pozitif bir bağ oluşmasına sebep olur. Yani bir çocuğun abdest, seccade, camii, tespih, Kur’an gibi namazla ilişkilendirdiği şeylere olumlu duygular geliştirmesi, namaza dair olumlu duygularının artmasına yardımcı olur. Bu konudaki dahası örnekler kitabımızda yer almaktadır.
Çalışmasında belli metotları olan bir yazar olarak 0-7 yaş grubuna namaz alışkanlığı kazandırmak için ne tür hikâyeleri önemli buluyorsunuz?
Hikâyeler bize kendimizi yansıtır ve hikâyeler aracılığıyla diğer insanlarla bağ kurarız. Özellikle küçük çocukların bilişsel gelişiminde çok önemli bir rol oynar. Çocuğun hayal gücünü artırır, merak uyandırır ve her seferinde zihinlerinde yeni bağlantılar kurarak etrafındaki dünyayla ilgili yeni algılar kazandırır. 0-7 yaş dönemindeki bir çocuk hayal dünyasının en aktif olduğu dönemdedir. Ruhsal ve bilişsel eğitimi bu hayal dünyasında yoğurduklarıyla şekil almaktadır. Bu yaş grubunda sohbet aralarında verilen mesajlar direkt anlatımdan ve uzun hikâyelerden çok daha etkili olacaktır. Örneğin merhamet konusunda eğitim vermek için, en sevdiği hayvan olan tavşanın hikâyesini okurken sevgi dolu yumuşak bir ses tonuyla “tavşan da ona çok üzülmüştü ve iyilik yapmaya karar vermişti” cümlesi başlı başına etkilidir. Aynı şekilde, çocuğun çok sevdiği dayısının çocukluk hatıralarını anlatırken “dayısına yardım eden dedesinin namaz kıldığını” belirtmek yani sevdiği dayısına yardım edenin namaz kılıyor olması namazla ilgili zihninde güzel bir bağ oluşmasına destek olur. 7 yaş üstü çocuklara nispeten daha uzun metinler okunabilir.
14 yaş üzerinde namaz eğitimi, ergenlik gibi bir geçiş dönemiyle yüzleşmek demek aslında. Namaz eğitimi açısından bu dönemde nelere dikkat edilmeli?
Öncelikle ebeveynler ergenlik döneminin temel özellikleri hakkında bilgilenmeli ve bilinçli davranmalıdır. Bu dönemin en önemli özelliği çocuğun kimlik olgusunu kazanmaya dair çabasıdır. Buna çabalarken yetişkinlere muhalefet gibi görünen itirazlarının da bolca olduğu bir dönemdir.
Ergenlik çağındaki bir çocuğun yapmış olduğu itirazlar ebeveynlerini rahatsız etmek, üzmek veya canını sıkmak amaçlı değildir. “Ben farklı bir fikre sahip olduğumda da acaba ailem tarafından kabul görüyor muyum?” durumunun bir testidir.
Namaza dair yaptığı her itirazın altında da aslında benzer bir sorgulama vardır.
Ebeveynler çocuğun itiraz ettiği noktalardaki yanlışa odaklanmak yerine öncelikle o itirazın altında yatan alt duyguyu anlamaya çalışmalıdır. Çocuğun üşenme, zorlanma, sıkıcı bulma gibi asıl duygularını anlayıp, bu duyguların insanlık hali olduğunu kendisine hatırlatıp, ayıplayıcı, suçlayıcı iletişimden uzak durmak gerekir. Evladına anlaşıldığını hissettirecek geri bildirimi vermelidir. Sonrasında anne babalar kendi hayatlarında buldukları çözüm yollarını, nasihat ve akıl vererek değil kendi deneyimleri olarak çocuklarıyla paylaşabilirler.
Ebeveynlerin durdukları yer açısından baktığımızda, namaz eğitiminde sizce ne tür problemler dikkati çekiyor?
Namaz eğitimindeki en önemli problemin, ebeveynlerin iletişimde çok fazla yönlendirici, akıl verici, suçlayıcı ve savunmacı bir üslup kullanılması olduğunu düşünüyorum. Bu durum çocuklarda namaza karşı olumsuz duygunun ve soğukluğun artmasına neden oluyor. Hâlbuki savunmacı ve akıl verici üslup yerine etkin dinlemenin ve empatinin olduğu bir iletişim modeli merkeze alınırsa çocuklarına aktarmak istediklerinin onların gönüllerinde yer etmesi ihtimali çok daha fazla artar.
Ebeveynlerin sanki kendileri namaz kılmakla ilgili hiç sıkıntı yaşamamış, tam manasıyla düzgün ve özümsemiş namaz kılıyormuş, zaman zaman zorlanmıyormuş gibi kendi eksiklerini saklamaya çalışarak eğitim vermeye çalışmalarının da büyük bir problem olduğunu düşünüyorum. Hâlbuki namaz eğitiminin etkin olabilmesinin ön koşulu, ebeveynin namazla ilgili kendi içindeki eksikliklerini tamamlamaya çalışmasıdır. Ebeveynler kendi öz farkındalığına odaklanıp, kendilerini düzeltmeye ve geliştirmeye çalıştıklarında çocukların anne babalarını rol model alması kolaylaşır. Dolayısıyla öz farkındalığa sahip, iletişimi sağlıklı bir ebeveynin, çocuğu için zorlu bir namaz eğitimi vermesine gerek kalmaz.