Toplum mühendisleri çalışmalarına ara vermeden devam ediyorlar. Her geçen yıl farklı yol ve yöntemleri kullanarak işlerini aksatmıyorlar. İnsanlarımızın gözleri önünde insanın varoluş yapısına aykırı davranımların oluşturduğu bozulmalar, hayatın normal bir işleyişi ve hatta olması gereken bir durummuş gibi dimağlara zerk edilmektedir.
TV programlarında cinsel tercih adıyla kişiliği dumura uğratılmış insanları boy boy göstermektedirler. Bu insanlar da yaşamlarının bir bölümünde yaptıkları bir yanlışı, bir olumsuz durumu alıp o davranışın oluşturduğu duygu ve düşüncenin etkisi altında ezilerek şu anki yaşamlarında rahatlamak için savunmaya geçmektedirler. Bunu biraz da yazılı ve görsel medya ile kendi adına "aydın" diyen, "bilim insanı" diyen kişilik problemi yaşayan insanlarımızın desteklemesiyle koskoca bir toplumda marjinal olan gruplar kendilerini toplumda yekün teşkil ediyormuş gibi sunmaktadırlar.
İşte transeksüeller, homoseksüeller, lezbiyenler... Çoğaltmaya gerek yok. Bu yaşam tarzını seçip yaşayan bu insanlarımız yaratılış özellikleri dışına çıkarak hareket etmektedirler.
Hiç iki başlı inek, yılan, koyun, kertenkele ya da insan gördünüz mü? Elinde ya da ayağında altı parmak olan insanları gördünüz mü?
Elbette gördünüz. Çevrenizde olmasa bile yine yazılı ve görsel medya aracılığıyla dünyanın neresinde olursa olsun sanki hemen yanınızdaymış gibi okudunuz ya da seyrettiniz.
Şimdi size soruyorum: İki başlı insan görmüş olmanız onu normal bir insan yapar mı?
İki başlı inek ya da kuş görmeniz onu normal bir inek ya da kuş yapar mı?
Bunları çoğaltmak ve soru haline getirmek mümkün.
Şimdi bir şehirde homoseksüel, transeksüel, lezbiyen vs. yaşamı gerçekleştiren insanların olması o şehir yaşamında bu davranışların "normal" olarak kabul edildiği anlamına gelmez. Üstelik bu davranış içerisinde bulunan insanların desteklendiği anlamına da gelmez. Bu gibi durumlar tarih boyunca olmuş ama marjinal kalmış ve tarih boyunca hiç bir toplumun genel yapısı ya da devlet politikası olarak sunulduğu da görülmemiştir.
Pozitivist, materyalist anlayışların neticesinde tüketim toplumları yaratılmaya çalışılmıştır. Bu anlayışın doğurduğu elit sınıflar parayı ve gücü elinde tutmak için her şeyi mübah saymışlardır ve hatta hala mübah saymaya devam etmektedirler. Her devir kendi zenginini oluşturmuş ve onları desteklemiştir. İnsan doğasına aykırı olarak davranım geliştiren ve yaşam biçimine dönüştüren bu insanlarımızın yaşadıkları bu durumun, birilerinin tezgahlaması sonucu olmadığını kim iddia edebilir?
Gençlerimizin ergenliğe geçerken merak duygusu ve dürtüsüyle yaptığı bir davranışı, onun kişiliği ve kimliğiymiş gibi geri dönüşü olmayan bir yola zihinsel, duygusal ve sosyal yönlendirmelerle dönüştürmesi için ortam hazırlanması neyle açıklanabilir?
Düşünün bir kere, sosyo ekonomik yetersizlikler nedeniyle tek odalı bir gecekonduda kalan kız ya da erkek çocuklarımızın ne açmazları var?
Gördüğü bir düşün sonunda kendini sapık olarak değerlendirmeye götüren hangi anlayışlarımız var?
Anne, abla, teyze, halasını (ya da tam tersi) herhangi bir nedenle çıplak görüp de bundan dolayı kendini dünyanın en aşağılık, en adi adamı olarak değerlendiren bir insanın, bir gencin kendini hangi uçurumlara atabileceğini hayal edebiliyor musunuz?
Bakın TV programlarına... Cinsiyetinin özelliklerini bir kenara bırakarak bazen sanat adına bazen reklam adına bu tür davranışları özendirebilecek karakterler, her akşam evimizin bir köşesinde oturmuyor mu? Her akşam onlarla beraber olmuyor muyuz? Cevaplarınızı duyar gibiyim: "evet". "maalesef evet".
Sürekli aynı karakterleri görüp onları dinlersek, bir süre sonra bu durumları hem zihinsel hem duygusal hem de sosyal olarak kanıksamaya başlarız. Önceleri garipseyerek bakardık, dinlerdik. Sonraları merak da etmeye başladık. Daha sonra "bu bizim yaşadığımız toplumun bir değeri (!)" demeye başladık. Daha da ileri gidip "tanrı böyle istemiş" demeye de başlarız. Hatta bu şekilde düşünen etiketi bilim adamı ya da ilahiyatçı kırıntıları da görülmeye başlar.
Önceleri utanarak, sıkılarak baktığımız karakterler daha sonraları yaşamımızın vazgeçilmezleri arasına girmeye başlıyor. Toplum mühendisliği çalışmasını gördünüz mü? Oysa bu tür davranış bozuklukları yetişme şeklinden ya da aile ortamından, hormon yapısından ya da sevilen bir kişiyle özdeşim kurmaktan veya bunun dışında herhangi bir nedenden kaynaklanabilmektedir. Bütün bunların da tedavisi mümkündür. Küreselleşen dünyada bu tür insanların pohpohlanması ve insan hakları çığırtkanlıklarına sığınarak hareket edilmesi neticesinde sürekli gündeme getirilmekte, hatta seçim yatırımlarında pervasızca kullanılmaktadır. Belki de en önemlisi yeni ve değişik bir gelir kaynağı olarak görülmektedir.
Okuyucularımızın bütün bunları göz önüne alarak çocuklarını yetiştirirken cinsiyet özelliklerini çocuklarına vurgulamalarını, giyim kuşamda, iş yapmada vs. bunlara dikkat etmelerini hatırlatırım. Ekranlardaki bu tür tartışma programlarından ve mümkünse bu tür sunucuların programlarından uzak tutmalarını öneririm.
Organik tarım anlayışında olduğu gibi, insanın da doğal gelişimine göre hareket eden, bunu önemseyen ve buna destek çıkan insanlardan olmak önemlidir. Bu yönde insan prototipi oluşturmak isteyenlere karşı varoluş gerekçesiyle doğal yapının korunmasını gerçekleştirmek, en önemli insanlık görevi olacaktır.
Gelecekte numune olarak cinsiyetinin özelliklerini taşıyan ve yaşayan insanları aramak zorunda kalmamak ümidiyle.