Cinsellik, toplumda en çok ilgi duyulan ve merak edilen ama bir o kadar da konuşulmasından kaçınılan bir konudur. Çocuklarımızın cinsellik konusundaki bilgiyi doğru yoldan öğrenmesinde ülkemizde büyük sıkıntılar yaşanmaktadır. Evde anne ve babalar, çocuklarına cinsel gelişim ve cinsellik konusunda hemen hemen hiçbir bilgi sunamamaktadırlar.
Peki neden?
Çünkü içerisinde yaşadığımız toplum cinsellik konusunu konuşmayı bir şekilde rafa kaldırmıştır.
Cinsel gelişim ve cinsellik hakkında konuşmak "tabu" sayılmıştır.
Cinsel gelişim ve cinsellik hakkında konuşmayı "ayıp" saymıştır.
Cinsel gelişim ve cinsellik ile ilgili konuşmayı "günah" saymıştır.
Cinsel gelişim ve cinsellik ile ilgili konuşmayı "malayani" yani "lüzumsuz" saymıştır.
Daha birçok neden sıralanabilir bu konuda.
Çocuklarımız doğup büyümeye başlayınca her yönüyle büyümektedir. Her gelişim döneminde çocukların merak ettikleri ve öğrenmek istedikleri konular farklılaşmaktadır.
3-6 yaş arası çocukluk döneminde merak edilen cinsellik ile 13-14 yaş döneminde merak edilen cinsellik çok farklıdır. Eğer çocuklarımızın öğrenmek istedikleri cinsellik, cinsiyet, cinsel gelişim, doğum vs gibi konuları sordukları zaman diliminde cevaplamazsanız ya da "ayıp", "günah", "tu", "kaka" gibi kavramlarla üzerini örterseniz ilerde bunun sıkıntılarını çok farklı yaşayabilecektir.
Bundan dolayı çocuklarımızın merak edip sordukları soruları zamanında ve uygun bir dille, abartmadan ve uzun açıklamalara girmeden ama dosdoğru bir şekilde açıklamak gereklidir. Eğer anne-baba olarak sizden yeterli ve doyurucu doğru bilgiyi almazsa bu eksiklik bir şekilde giderilecektir. Ama doğru ama yanlış bilgi ve inanışlarla çocuk donatılmış olacaktır.
Eğer çocuğun sorduğu sorular karşısında ebeveynler çocuğu bu konudan soğutmaya ya da cinsellik konusunu tabu-günah vs. sayma eğilimiyle hareket etmeye başlarlarsa çocuğun cinsellikle ilgili gelişiminin dolaylı bir şekilde durmasına sebep olabilecektir. Büyüyüp yaşı 30'a, 40'a dayansa bile cinsellik ile ilgili kafa yapısı durdurulduğu, susturulduğu yaş grubu neyse orda kalabilecektir.
Düşünün bir kez, fiziki görünümü yetişkin ama cinsellikle ilgili zihinsel ve duygusal yapısı ise "daha çocuk" olursa neler ortaya çıkar?
O kişinin hayatını nasıl etkiler?
Evlense bu durumdaki bir kişi, evliliği nasıl sürer sizce?
Eşine ve evliliğe bakış açısı ne olur?
Hangi olumsuz duyguları yaşar?
Hangi olumsuz ya da sapık düşüncelere sahip olur?
Kendi hemcinsine ve karşı cinse karşı bakış açısı nasıl olur?
Bunları çoğaltmak mümkün………
Toplumda bu durumda olup yardıma muhtaç olan insanlar o kadar çok ki anlatamam. Hatta zamanında doğru kişilerden özellikle ilk öğretmen konumundaki anne ve babasından yeterli bilgi ve yardım alamamış bundan dolayı kendini sapık sanan kız ve erkek çocuklarımız mevcut olduğunu biliyor musunuz?
Söyleyin bakalım hangi anne-baba, çocuğu görünüm olarak tam bir kız ya da erkek olmasına rağmen; Cinsellikle, cinsel kimliğiyle, cinsel gelişimiyle ilgili olarak henüz bir kız çocuğu ya da erkek çocuğu olduğunu görmek ister?
Cinsel yönden sapma içerisinde bir çocuğu olduğunu görmek ister?
Aslında çocuklarımızın tam bir erkek ya da tam bir dişi olmasına rağmen bu şekilde bir sıkıntı içerisine girmelerine hangi anne ve babanın hakkı var?
Yani benim çocuğum 3-5 yaş döneminde kendi cinsel organıyla oynadı diye, "Benim niye pipim yok" dedi diye "Benim niye memem yok" dedi diye
"Bebekler nasıl olur" sorusunu sordu diye; çocuğumun gelecekteki cinsel kimliğini ve cinsellikle ilgili hayatını karartmak hangi akla ve hangi vicdana sığar?
Ergenlik dönemine giren her çocuk vücudundaki değişimleri kabullenmekte zorlanırken, bazı değişimleri gizlemeye çalışırken, yeni bir yapılanmaya girerken, çocukluk ile yetişkinlik arasında bocalarken, çocuğumuzu anne ve baba olarak bizden daha iyi kim anlayabilir diye niçin düşünemeyiz?
Bunun tersini düşünenler için şunu söylemeliyimki, insanlarımızın büyük bir çoğunluğunun sorunlarının altında dolaylı da olsa cinsel sorunlar yatmaktadır.
Cinsel soğukluk, cinsel isteksizlik, cinsiyetinden memnun olmama, cinsel sapıklıklar, travestilik, homoseksüellik, lezbiyenlik, erken boşalma, geç boşalma, ereksiyon olamama, çocuk pornoculuğu, tecavüz, taciz vs. bütün bunların yanlış yetiştirme, yanlış bilgi ve algılardan dolayı oluşan bir durum olduğunun çoğu kimse farkında bile değildir. Düşünün bir kere dindar bir erkek ama kadınlardan ya da dindar bir kadın ama erkeklerden nefret ediyor. Ne kadar fıtrata ters bir durum değil mi? Bu konuda özellikle S.Şenel İLHAN Beyefendi'nin "Cinsel İsteksizlik Namus Değil" adlı makalesini tavsiye ederim.
Eğer çocuklarımıza doğru bilgiler vermezsek, gençlerimizin içerisinde oldukları duygusal ve sosyal değişimin onlarda çok farklı ve kabullenilmesi mümkün olmayan isteklerin olmasının kişiliklerini olumsuz etkilemesine izin verirsek, en büyük kötülüğü anne ve baba olarak biz yapmış oluruz.
Eğer kendimizi yetersiz hissediyorsak önce biz öğreneceğiz sonra öğreteceğiz. Çocuklarımızla beraber ya da ayrı ayrı uzmanlardan yardım alacağız. Bu konularda bilgi verecek güvenilir kaynaklar ve uzmanlardan seminer, kurs ya da konferanslarla çocuklarımızın bu eksikliklerinin giderilmesini sağlayacağız.
Cinsellik bir ihtiyaç ise bununla ilgili bilginin alınması inançlı biri için farz, inanmayan için zaruridir.
Cinsellik bir ihtiyaç ise cinsel gelişimi bilmek ve ona göre davranmak, cinsel kimliğin sağlıklı oluşumu için olmazsa olmazlardandır. Maalesef eğitim sistemimiz ve bu konuda yanlış olan kültürümüz, adet ve geleneklerimiz bunu gizlemeyi, yok saymayı, sormayı, öğrenmeyi abesle iştigal saymıştır.
Sağlıklı anne ve babadan cinsellik bağlamında sağlıklı çocuklar olması için, bu konunun önemsenmesi ve özenle dikkat edilmesi gereken bir konu olduğunun kabul edilmesi zorunluluğu vardır.
Porno dergilerden ya da sitelerden elde edeceği bilgi ve görüntülerin çocuğumuzun ruhunu, kimliğini ve kişiliğini nasıl yok edeceğinin farkında olup ona göre hareket etmeyi başarabilen anne ve babalardan olabilmek ümidiyle…