Başarılı olmanın şartları nelerdir? Düşünce planında nelere dikkat edilmelidir?
Başarı için olmazsa olmaz şartlar vardır. Bu şartlara uyulduğunda başarı peşinden gelir. Her şeyden önce ciddi çalışmak gerekir. Zorluklar bizim onları aşmamız, üstesinden gelmemiz ve çözmemiz için vardır. “Dağ ne kadar yüce olsa yollar onun üstünden aşar.” atasözünde işaret edildiği gibi aşılması zor gibi görünen işlerin de mutlaka bir çözüm yolu vardır. Önemli olan bu yolu arayıp bulmaktır. Azmin elinden hiçbir şey kurtulamaz. Eğer önümüzdeki engel bir hendekse; ölçer, biçer, hesaplar ve hız alarak, sıçrayarak bir çırpıda atlar ve aşarız. Eğer atlayarak aşmamız mümkün değilse ya o hendeği aşacak alternatif yolları veya çevresini dolaşacak çözümleri düşünürüz.
Başarılı sonuca ulaşmak için mutlaka planlı çalışma, azim, kararlılık ve sabır gereklidir. Zamanı iyi kullanmak, zamanı zayi etmemek, boş şeylere harcamamak gerekir.
Başarmanın bir yolu da başkaları pes ettiğinde, durduğunda hedefe yönelik çalışmaya, yürümeye devam etmek, doğru yolda sebat etmektir.
İyi değerlendirildiğinde ortaya çıkan krizler imkânlara dönüşebilir. Eğer konu bir şirketin başarısı bazında düşünülecek olursa o şirket bir vücut gibidir. Şirketin parçaları da onun organları gibidir. Vücudun sıhhati bütün organların ahenkli çalışması ile mümkündür. Vücutta bir organ hastalandığında bu bütün vücudu ilgilendirdiği gibi, şirketin bir kısmındaki aksaklık da bütün şirketi etkiler.
Başarı için iktisat kavramını doğru kullanmalıyız. İktisat klasik anlamda yeme içme gibi maddi şeylerde olduğu gibi; maddi olmayan fikir, zihin, kabiliyet, vakit, zaman, nefis gibi manevi kıymetlerin israf ve boşa harcanmaması ile de değerlendirilmelidir.
Başarıda olumsuzlukların moral bozmasına izin vermemelidir. Büyük kaptan fırtınalı denizde gemisini parçalanmadan selamet sahiline ulaştırabilendir.
İlgilendiğimiz konuya dikkatimizi teksif etme (yoğunlaştırma) gerekir. Başarı için önceden yaptığımız hatalardan ders almak gerekir. Başarı için işleri önem sırasına göre yapmak gerekir. En önemlilerini en önce yapmalıdır. Başarı için mevcutla yetinmeyip kapasitemizin tamamını kullanmalıyız. Başarı için heyecan, hareket ve şevk duymalıyız. Başarı için yapılacak işin lüzumu, faydası ve sonucuna odaklanmalıyız.
Ümitsizlik kanser veya mikrop gibi başarıyı olumsuz etkiler ve vazgeçmemize neden olur. Kurumsal başarı için işi ehline vermek gerekir. Ne demişler? “Ekmeği ekmekçiye ver, bir ekmek de üste ver.” Verilecek ücret ne kadar çok olursa olsun, her iş uzmanına yaptırılmalıdır. Başarı için yemek yerken yaptığımız “parçala, yut” taktiği uyarınca her seferinde üstesinden gelebileceğimiz miktarda konuyu ele alıp halletmek gerekir. İlgilendiğimiz konularda okumaya zaman ayırmak gerekir. Başarı için konumuzla ilgili yenilikleri ve yeni usulleri öğrenmeliyiz. Başarı için mutlaka mükemmel bir planlama yapılmalıdır. Başarı için o konuda fikri ve birikimi olan, yardımcı olabilecek, konuya hâkim, kıdemli kişilere danışmak gerekir. Başarı için başkalarının bilgilerinden, zekâlarından, tecrübelerinden faydalanmalıyız. Başarı için her gün 20-30 sayfa okumak alışkanlığımız olmalıdır. Dilimizi iyi kullanan üstatları ve şaheserleri okumak, konuşma kabiliyetimizi artırır. Bu sayede kültürümüz genişler. Dilimize hâkimiyet artar. Söz söyleme gücümüz artar. Kendimize güvenimiz artar. Başarı için arada dinlenmeye de zaman ayırmak gerekir. Başarı için konusunda uzman bir kişiyi can kulağı ile dinlemek ve önemli yerleri not almak gerekir. Başarı için başarılı insanların biyografilerini okumak gerekir.
Başarının sırrı süreklilik olduğu için başlanan bir işe devam edip bitirmek gerekir. Faaliyette lezzet vardır. Akan su kir tutmaz. Durağan su ise kirlenir, mikroplanır, kokuşur. Başarının bir yolculuk olduğu, bunun için çalışmak gerektiği, eğer bir iş bitti ise yeni birisine başlamak gerektiği bilinmelidir. Bizler “mazeret yok” kişisiyiz. Dolayısı ile mazeretlerin arkasına saklanmamalıyız. İhmal varsa kendi kusurumuzdur. Herhangi bir ziyanda (zararda) başkalarını değil kendimizi değiştirmemiz gerekir. Yapılacak işler için zamanında karar verip zamanında yapmak, bugünün işini yarına bırakmamak gerekir. Daha önce yaşanan olumsuzluklardan ders almak gerekir. Başarısızlıkla sonuçlanan bir durumda suçlu aramak yerine nerede hata yapıldığını bulup kaldığımız yerden devam etmek gerekir. Yanlışlık, eksiklik bizdedir. İşe kendimizi düzelterek başlamalıdır.
Başarımızı artırmak için neler yapılabilir?
Başarımızı artırmak için daha başarılı olmanın yollarını aramalıyız. Yapacağımız işler için “Daha yok mu?” diyebilmeliyiz. Bloom’ın Taksonomisine göre piramidin birinci basamağı bilgidir. Daha sonra anlama-kavrama gelir. Bir sonraki basamak uygulamadır. Bu basamakları geçen iyi bir teknisyen olabilir. Ancak insanın, sahasında daha da başarılı olması için analiz, sentez ve değerlendirme aşamalarını, basamaklarını geçmesi gerekir. Bununla birlikte her işin başı bilgidir.
Bilgi ve eğitim öğrenme zamanını kısaltır. Deneme-yanılma yolu ile uzun sürede öğrenme yerine, bilgi ve eğitim sayesinde kısa zamanda çok şey öğrenilmiş olur. İnsan çalışıp bir noktaya geldikten sonra gezip tozarak, yeni yerler görerek hem stresini azaltmış, dinlenmiş olur hem de ufkunu genişletir.
Başarımızı artırmak için takım çalışmasına önem vermeliyiz. Eğer iş ekip ile halledilecek ise bu işte en küçük parçanın da en büyük parçanın da önemi vardır.
Herkesin hobisi olmalıdır. Hobilerimiz stresimizi atmakta bize yardımcı olur, bizi rahatlatır. Farklı bir işle meşgul olup beynimizin bir başka merkezinin aktive olmasını, çalışmasını sağlar. İnsanlar bazen küçük ayrıntılara, detaylara bakarak, resmin tamamını gözden kaçırırlar. Sadece bir noktaya odaklanmak veya bir yerden bakmak, sınırlı bir algıya yol açar. Bununla ilgili bir hikâye:
“Bir adam, bir inşaatın yanından geçerken, orada üç işçinin çalıştığını gördü. İnşaatta neyin inşa edildiği henüz belli değildi. Ne levha vardı, ne inşa edilen binanın şekli. Adam işçilere sormaya karar verdi:
İlk işçi yorgun bir yüz ifadesiyle: ‘Ben bu inşaatta taş kırıyorum.’ diye cevap verir. ‘Ben burada para kazanmak için çalışıyorum.’ diye, umursamaz bir yüz ifadesiyle devam eder, ikinci işçi.
Üçüncüsü ise gururlu bir ses tonuyla, sevinerek ve gülümseyerek: ‘Ben burada bir cami inşa ediyorum.’ diye cevap verir.” Acaba hangi işçi işinde daha mutlu, sizce? Tabii ki en son işçi. Çünkü yüksek gayeler için çalıştığının farkındadır.
İnsan çevreden gelen baskılara kulak asmamalı ve etkilenmemelidir. Doğru bildiğini uygulamalıdır. Konu ile ilgili meşhur bir Nasreddin Hoca fıkrasını yeri geldiği için anlatalım:
Nasreddin Hoca, oğluyla birlikte köyüne gidiyormuş. Oğlunu eşeğe bindirmiş, kendisi yürümüş. Karşıdan gelenler, oğlunu göstererek:
- “Ak sakallı adam yürürken bacak kadar velet eşeğe binmiş gidiyor, zamane çocuğu işte!” demişler. Hoca oğlunu indirip kendisi binmiş. Az sonra birkaç kişiyle daha karşılaşmışlar.
- “Koca adama bak! Bu sıcakta minnacık çocuğu yaya yürütüyor. Babasının hiç insafı yok!” demişler.
Sonunda hoca eşeğe oğlunu da bindirmiş. Çok geçmeden yine üç beş kişiye rastlamışlar.
- “Zavallı hayvan, düşüp ölecek! Hiç acımadan iki kişi birden binmişler üstüne.” demişler.
Hoca inmiş, oğlunu da indirmiş. Eşek önde, onlar arkada ilerlemişler. Biraz sonra, yol kıyısında duranlar:
- “Amma aptal adammış bu hoca, eşek bomboş gidiyor, kendisi oğlu ile kan ter içinde arkasından koşuyor.” diye konuşmaya başlamışlar.
Hoca dayanamamış. Oğluna dönüp:
- “Gördün mü oğlum, her kafadan bir ses çıkıyor. Şu dünyada kimseyi hoşnut edemiyor, kimsenin dilinden bir türlü kurtulamıyorsun! İyisi mi, kimseye kulak asmayacaksın ve kendi bildiğinden şaşmayacaksın.” demiş.
Başarı için bir rota, yol haritası kullanmalıdır. Bu şekilde sonuca ulaşılabilir. Başarıya ulaşmada program son derece önemlidir. Planlı ve programlı çalışma, sabır ve sebat başarının anahtarıdır. Herkesin pes ettiği veya ara verdiği, zamanını değerlendiremediği periyotları değerlendirmek son derece önemlidir.
Başarı rotasında hedefe ulaşmak için unutmamamız gereken konular nelerdir?
• İnsan kendisine motive edici, çalışkan, gayretli arkadaşlar seçmelidir. Çünkü “Bana arkadaşını söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim.” diye bir atasözü vardır.
• Planlamadan taviz vermeyiniz. İnsan sabahleyin yatağından kalktığı andan itibaren bir plan ve program içinde hayatını geçirirse gününü değerlendirmiş olur. Aynı planı diğer zamanlarda da uygularsa ayını, yılını ve ömrünü değerlendirmiş olur. Bizim en önemli ve kıymetli sermayemiz zamandır. Yemek-içmek, uyumak, çalışmak gibi günlük yapmamız gereken işlerden, aktivitelerden kalan zamanınızı planlamalıyız ve plana uygun çalışmalıyız.
• Meteoroloji bize hava durumu hakkında tahmini bilgiler verir. Biz de alanımız ne olursa olsun çalışmamızın sonuçlarına bakarak kendi geleceğimiz hakkında tahminlerde bulunabiliriz.
• Ne istediğini bilen insanın ayakları altına kâinat serilir. İstediğimiz hedefe planlı ama yılmadan, aşkla, şevkle gitmeliyiz.
• Çalışmak için müsait yer ve zaman beklememek gerekir. Yoksa “Armudun sapı var, üzümün çöpü var.” gibi bahanelerle zamanımız geçer. Çalışmayı seven için arı gibi her çiçekten bal almak, her şartta, hatta en olumsuz şartlarda da üretken olmak mümkündür.
• Tekrarlar çok önemlidir. Hatta “Et-tekraru ahsen, velev kane yüz seksen.” diye meşhur bir söz vardır. Tekrarlar bizim bilgimizi pekiştirmeye, sabit hale getirmeye, eskilerin tabiri ile o yapılan iş hakkında meleke kazanmaya sebep olur. İnsan tekrar ederek ve bildiği bir konuyu başkasına öğreterek bilgilerini daha da pekiştirir, o konuda derinleşir. Bir demirci tekrar tekrar kızgın demire vurarak ona şekil verir, ondan değişik aletler yapar. Tekrar konusunda inşaatçı dili ile konuşursak tuğlaları üst üste koymak tekrar değil tesistir. Yani tuğlaları üst üste koyarak ev yapılır, bina yapılır, harika saraylar yapılır. Demek ki gerektiğinde tekrardan hiç kaçınılmamalıdır. Hangi sektörde olursa olsun insanlar yaptıkları tekrarlar ile uzman olmaktadırlar. Bir insan günde en az dört saat çalışarak on yılın sonunda o işte uzman olur. Tekrarlar bilginin kalıcı olmasını, akıl, kalp ve ruhta kalmasını sağlar.
• Gündelik hayatta öğrendiğimiz bilgileri iki gruba ayırabiliriz. Kısa sürede unutulacak, geçici hafızadaki bilgiler. (Örneğin öğrenci için sınavdan sonra unutulacak bilgiler) Kulağımıza küpe olup bir ömür boyunca unutulmayacak, dünyamıza veya ahiretimize yarayacak bilgiler.
• İnsanlar dış görünüşleri, kıyafetleri ile karşılanır; konuşmaları, kişilikleri ile ağırlanır; fikirleri, bilgileri ile uğurlanırlar. Öğrenciler açısından bakarsak yapılan sınavların sadece sınav olduğu, bazı şeyleri ölçmek için bazı birimlerin kullanıldığı düşünülmelidir. Uzaklığı metre, ağırlığı kilo, sıcaklığı derece ile ölçeriz. Sınavların sonuçları ve alınan diplomalar bize o şahıs hakkında bilgi verir. Bu da bir ilk izlenim oluşturur. Bunun yanında şahsın görüntüsü, iletişimi, becerileri de çok önemlidir. Sadece diploma gündelik hayatta tek başına bir şey ifade etmez.
Başarının değerlendirilmesinde işini iyi yapanla, baştan savma yapan ayırt edilecektir. Ziya Paşa’nın dediği gibi: “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz; şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde.” Ziya Paşa bu beytinde bir insan hakkında herhangi bir yargıda bulunmak için sadece söylediği sözlere bakmanın yeterli olmayacağını, ayrıca yaptığı işlere bakmanın gerektiğini veciz bir şekilde anlatmaktadır. “Halep orada ise arşın buradadır.” Yapılan işi mutlaka ölçmek, biçmek ve tartmak gerekir.
Son olarak başarının psikolojik boyutunda neler var?
Başarı için birçok tavsiyelerde bulunulabilir. Bunların bazılarını paylaşmak istiyorum:
Hedefi olmayan yelkenliye hiçbir rüzgâr yardım edemez. Başarı için insanın bir hedefi olmalı ve o hedef için CİDDİ çalışmalıdır. Başarının bir olmazsa olmazı da kendine güvenmedir. Sen kendine güvenmezsen başkaları niçin sana güvensinler? Kendine güveni olan insana başkalarından destek de gelir. Kendine güvenden sonra sabırla, sebatla başarıya ulaşmayı, başarabileceğini beklemek önemlidir.
Her şeyden tasarruf ve iktisat alışkanlığı önemlidir. Yüksek iktisatçılık kudretini sırf yemek, içmek, giymek gibi basit şeylerle değil; bilakis fikir, zihin, istidad, kabiliyet, vakit, zaman, nefis ve nefes gibi manevî ve mücerred kıymetlerin israf ve heder edilmemesi olarak düşünmeliyiz.
Değişik hadiselerde inisiyatif alabilme ve hem kendimizi hem yönetimimiz altındakileri yönlendirebilme önemlidir. Hayal gücü ve yeni şeyler üretebilme önemlidir. Günümüzde buna inovasyon deniliyor. İnovasyon da “Yeni veya önemli ölçüde değiştirilmiş ürün (mal ya da hizmet) veya sürecin; yeni bir pazarlama yönteminin; ya da iş uygulamalarında, iş yeri organizasyonunda veya dış ilişkilerde yeni bir organizasyonel yöntemin uygulanmasıdır.” şeklinde tanımlanmaktadır.
Coşkuyla çalışmak ve hedefe dört elle sarılmak bizi sonuca götürebilir. Nasreddin Hoca, “El elin eşeğini türkü söyleyerek arar.” demiş. Böyle olmadığını belirtmek ve ispat etmek için işimize sahip çıkmalıyız. Otokontrolü ihmal etmemek, sezgilerimize ehemmiyet vermek lazımdır. Bunlarla birlikte mantığımızı da mutlaka kullanmalıyız. Kendinden beklenenden daha fazlasını verme alışkanlığı ki, başarının sırrı, başkaları bıraktığı anda, sizin devam ediyor olmanızdır. Dolayısı ile “Ne kadar ekmek, o kadar köfte.” yani ne kadar ciddi gayret gösterilirse o kadar iyi sonuç alınır. Dünya çapında başarılı olup buluşlar yapan insanlar çok ciddi çalışmışlar, bunun sonucunda Allah onların gayretini boşa çıkarmamıştır.
Cana yakın kişilik… Dünyada başarılı olan kişilerin çoğunluğu (özellikle sosyal bilimlerde) insani ilişkileri son derece iyi olan kişilerdir.
Çabuk ve mantıklı karar verebilmek… “En kötü karar kararsızlıktan iyidir.” denir. Özellikle kriz anlarında çabuk ve mantıklı karar verebilmek, krizi iyi yönetebilmek ve en az zararla atlatabilmek için önemlidir. Her zaman kâr esas alınmaz. Kritik süreçte o süreci en az zararla atlatmak da bir kârdır.
Konsantrasyon kabiliyetini geliştirmek… Elimizdeki işe odaklanabilmek. Yani biz işimize o kadar iyi odaklanacağız ki o anda dünya bomba olup patlasa duymayacağız. İşimize odaklanıp çevreden gelen uyarılara kulağımızı tıkamalı; hatta mümkünse izole bir yerde çalışmalıyız.
Başkaları ile uyum ve işbirliği içinde olmak... Bir organizasyonun içerisinde isek, diğerlerinin her türlü kabiliyetlerinden de yararlanmalıyız. Ayrıca nasıl ki çoban sürüyü götürürken topal koyunu geride bırakmaz, sürünün hızını azaltıp onu da götürürse; biz de bütün ekibimizi hedefe götürmeliyiz.
Hatalardan ders almasını bilmeliyiz… Bir işte hiç hata yapmadım diyen bir kişi iş yapmıyor demektir. “Koyunu güden, kurdu görür.” Ben hayatımda kurt görmedim diyen çoban, çobanlık değil başka bir iş yapıyor demektir. Önemli olan hata yapmak değil; o hatadan dönmek ve bir daha o hatayı işlememektir.
Hoşgörü sahibi olmak… Bir kez sürçen atın başı kesilmez. Küçük kusurları görmemek lazımdır. Affetmek esastır.
Kendine yapılmasını istemediğin bir şeyi başkasına yapmamak… Buna son zamanlarda empati diyorlar. Yani kendini başkasının yerine koymak önemlidir.