Allah(c.c) Neden Nefis ve Şeytanı Yarattı

 

Onlar olmasa işler ne kadar da kolay olurdu. Kimse isyan etmez, melek gibi olurdu.  Herkes cennetlik olurdu.  Zaman zaman bu tür sorular aklımıza gelebiliyor veya da birileri bize sorabiliyor. Evet, nefis ve şeytan bir ömür boyu yakamızı bırakmayan iki düşman… Aslına bakarsan iki itici güç iki katalizör iki basamak…

‘’ Ey düşmanım sen benim, ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç bana da sen lazımsın ‘’ Dediği gibi Üstadın, o düşman bize lazım. O düşman olmasaydı, hareket olmazdı, ne mücadele ne de mücahede olurdu, tarih ne bir kahraman ne de bir yiğit çıkarırdı. Çocuklarımıza anlatacak kahramanlık hikâyelerimiz, destanlarımız olamazdı. İşte şeytan ve nefis kuru kalabalıklar içinden ne kabiliyetli insanların çıkmasına veya da insanların içindeki nice cevherlerin çıkmasına vesile olmuştur. Hz. Ali’ler, Hz. Ömer’ler, Abdülkadir Geylani’ler, Şems’ler,  Mevlana’lar,  Bediüzzaman’lar... O iman ve ahlak kahramanları nefs şeytan ikilisiyle yaptıkları savaşta sabit kadem olarak, işi ciddiye alarak, pes etmeyerek kazanmışlardır bu savaşı.Öyle ki nefis onlara Allah yolunda hizmet etmiş,şeytan korkudan yolunu değiştirmiştir.

Kabiliyetler uygun ortamlarda ortaya çıkar. Çok kaliteli verimli bir tohum kendine uygun havayı, suyu, topağı bulamazsa çürür gider. Şeytana nefse inat yaşanan bir hayat, insanın özüne konan, ama zamanla üzeri kapanan birçok güzelliği ortaya çıkarır. Hz Ömer’in önceki ve sonraki hali buna en güzel örnektir. Aynı zamanda uygun ortam gerçek yüzlerin de ortaya çıkmasını sağlar; tıpkı şeytanda olduğu gibi. Hz. Adem yaratılana kadar meleklerle ibadet eden şeytan, melekten farkı olmayan şeytan, melek GİBİ olan şeytan Hz Adem’e secde emri gelince meleklerin safından ayrılıvermiş, şeytanlaşıvermiştir. Çünkü o vakte kadar, isyankârlığının üzeri kapalıyken o vakitten sonra gerçek yüzü ortaya çıkmıştır. İşte nasıl şeytan, Hz Adem’le imtihan olmuştur, insan da kıyamete kadar o lain şeytanla imtihan olmaktadır. Yani bir nevi bam teline basar şeytan insanın. O bam teli de nefsin hoşuna giden herşeydir. Çalışma mekanizması budur; nefsi kullanarak, fısıldamak. Yoksa şeytanın hiç bir yaptırım gücü yoktur. Onun için büyükler derler ki; Allaha ulaşmak tek basamaktır, nefsin üzerine basarsın ve Allah’a ulaşırsın. Dikkat edilirse şeytanın adı bile geçmiyor burada. Çünkü düşmanın silahı elinden alınınca kaçmaktan başka yapacak işi kalmaz. Hem üstelik nefis yaratılmışların en cahili, en karanlığıdır. Bazı büyüklere göre nefis; el ayak göz kulak gibi bir organıdır insanın. Kişi nasıl eline çalmamayı öğretebiliyorsa, yazmayı, çatal bıçak kullanmayı öğretebiliyorsa nefsine de kibirlenmemeyi, hasetten, fesattan, yalandan riyadan uzak durmayı öğretebilir. Ve böylece adi nefs sahibi insan, izzeti nefs sahibi olur.  Nefs ve şeytanın yaradılışında, ilahi hikmet sırları gizlidir. İnsanın maddi manevi temizliği için elzem varlıklardır. ‘’Şeytan taharet mendili gibidir; insan vücudunu temizler. Şeytana itaat edenleri gördüm, kendilerine hiç bir faydası dokunmadı. Karşı duranları da gördüm onlara da hiç bir zararı dokunmadı’’ diyor Ataullah İskender-i (k.s). Bizim korktuğumuz şeytan onların gözünde ne kadar küçük ne kadar basit. Çünkü Onlar neyin ne için yaratıldığını görüyor ve YARATANI biliyorlardı. Yaratılmış her şeyden olduğu gibi şeytandan da korkan gafil kullarını çok iyi bilen Rabi’miz ‘’Euzu  billahimineşşeytanirracim’’ ile kendisine sığınmayı öğretmiştir bizlere. ‘’Ey kulum korkma her şeyin olduğu gibi o şeytanın da sahibi benim, bana sığın, beni bil, sana hiç bir şey zarar veremez. Tıpkı birisinden korkan çocuğun annesinin eteklerine sığınması gibi kul da şeytandan, nefsinden ve bütün yaratılmışların şerrinden O Hakimi Mutlak, Rabbül Alemine sığınır. O her şeyin sahibi olan, Malikül Mülk de (teşbihte hata olmaz) tıpkı çobanın azgın köpeklerini bir ıslıkla durdurması gibi, kendisine sığınan, kendisinden yardım isteyen kulunu bütün yarattıklarının şerrinden muhafaza eder. Şeytan birçok,  insanın cehenneme gitmesine vesile olurken en büyük zararı da kendine verir. Çünkü bir işe (hayır veya şer) sebep olan onu işleyen gibidir. Lakin şeytan da insanoğlunu azdırırken, kendi cezasını arttırmakta her kendine uyan insanla birlikte battıkça batmaktadır.’’ Onun yüzünden insanlar cehenneme gidiyor yazık değil mi?’’  diyenlere de Said-i Nursi Hz. şu cevabı veriyor; ‘’Elinde yüz fidanı olan kişi onları dikse ve içinden on tanesi tutsa mı, yoksa hiç dikmeyip de elinde çürütse mi kardadır? Elbetteki yeşeren on fidanla kardadır.İşte cennete gidenler de kardır.’’                                                                                                             

Hem üstelik bazen sıkışmak, sıkıştırılmak büyük patlamalara sebep olur. Sıkıştırılan gazın patlaması gibi... Kul da çoğu zaman zorlanmazsa, bir şeyler yapma derdinde olmaz. Mecburiyet ne saadet diyesim geliyor bu yüzden.Ayrıca bir düşman varsa insanın peşinde, onunla keyfü sefa yapması akıl karı değildir herhalde. Kuzu kuzu o düşmanın dediğini hangi akıl sahibi yapar bilemiyorum.  Bir diğer can alıcı nokta da acaba sen kulluğu seviyor musun? Yoksa mecburen mi katıldın elestteki Muhammedi halkaya. Kendini sana gösteriyor şeytan. ‘’Bak ve gör kendini, acaba o halkaya koşarak katılanlardan mısın, yoksa gerilerde kalıp da gidecek yön bulamadığından katılanlardan mı? Böyle bir imtihan da bile rabbimizin rahmetini görmemek imkânsız. Düşman hakkında bilmemiz gereken her şeyi bizlere bildirmiştir. Savaşta istihbarat sonucu yüzde yüz etkiler. Efendimizin ashabıyla otururken şeytanın yanlarına geldiği hadisi şerif meşhurdur bu açıdan. İbni Abbas(r.a)’dan Muaz bin Cebel’in rivayet ettiği bu hadisi kısaca hatırlayacak olursak; Şeytan zelil bir şekilde içeriye geliyor ve diyor ki;  ‘’Ben buraya Allah’u Teâla’nın emriyle geldim, kendi isteğimle değil, ne sorarsanız cevaplayacağım ve içine tek kelime yalan katmayacağım’’ diyor. Ve Efendimiz soruyor o lain cevaplıyor. Kimi sevip kimi sevmediğinden, dostlarından, düşmanlarından ne zaman sevinç çığlıkları atıp, ne zaman hastalandığından, sıtma tutup eridiğinden, çocuklarının görevlerinden, evinin neresi olduğundan, eğlencesinin nasıl olduğundan ve daha birçok şeyden haber veriyor. Eee düşmanı bilirsek  ne ile silahlanip hangi mevzilerde barındığını bilirsek elbette ki avantajlı biz oluruz.Allah bizleri aklı başında, imanı tüm zerrelerinde, sadece kafa gözüyle değil kalp gözüyle görüp yaşayan kullarından etsin, muzaffer Müslümanların kervanına katsın inşallah.