Sağlıklı Beslenme Metodları

Feyz: Efendim tereyağının insan vücu-duna herhangi bir zararı var mı?
Faik Efendi:Hayır, tereyağının vücuda bir zararı olmaz. İnsan vücudunun kilogram başına günlük bir gram yağa ihtiyacı vardır. Mesela 70 kg. bir insanın günlük 20 gram hayvani yağa yani tereyağına, 10 gr. zeytinyağına ihtiyacı vardı. 40 gr.da bitkisel yağ olabilir, ayçiçek yağı da olabilir, taze mısır özü yağı da olabilir, bunların yerine zeytinyağıda olabilir, bunlara insan vücudunun ihti-yacı vardır. Tereyağı şifalıdır ve tereyağı hakkında da hadis-i şerif vardır, Efendimiz (s.a.v) tüketilmesini tavsiye etmiştir. Tereyağı 28 derecede erir, hatta güneşin altında bile erir. Ama sakın ha! O katı margarinleri bedava verseler dahi evinize sokmayın. Zira katı margarin 43 derecede erir, buna mukabil insanın vücut ısısı 36,5 ila 37 derecedir. Haliyle damar tıkanması yapar, beyinden gelen damarı tıkarsa felç yapar, kalpten gelen damarı tıkarsa kalp ameliyatına girmek zorunda kalır insan yazık olur. Gençliğe de yazık olur, genç yaşta gider insan. Koca karılar maalesef bu konuda yanılı-yorlar, diyorlar ki; efendim hamur içleri katı margarinle daha iyi yapılır, bu kadınların işine geldiği için onu kullanıyorlar. Yahu senin kocanın, oğlunun kalbi duruyor, ömrü gidiyor senin haberin yok, sen illa gözleme yapmayı düşü-nüyorsun yahu vazgeçtik senin yapacağın gözlemeden…
Bu tür hayvansal yağları da tüketmemeye özen gösterin. Hayvansal yağlar damar tıkanmasına neden olur. Mümkün mertebe az tüketilmelidir.
Zeytinyağı ve tereyağından sonra ayçiçek yağıda faydalıdır. Ayçiçek yağında F vitamini vardır.

Feyz: Efendim zeytinyağının faydalarından bahsedermisiniz?
Faik Efendi: Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) zeytin yağının yenmesini ve içmesini tavsiye etmiştir. Bugün damar hatalıkları mütehassısları da zeytinyağını tavsiye ediyorlar. Sonra Cenab-ı Hakk ayette zeytin için "Biz onu mübarek bir ağaçtan indirdik" buyuruyor. Hatta Hz. Fatıma validemiz gelin giderken vücuduna zeytinyağı çalmış, Efendimiz (s.a.v) "kızım ne yaptın" demiş, o da "babacığım vücuduma zeytinyağı sürdüm" dediğinde, Efendimiz (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) "aferin iyi yapmışsın, şimdi sana şeytanda yanaşamaz" buyurmuş. Yani zeytin yağını vücuduna çalarsan sana şeytanda yanaşmaz. Hatta içerseniz o kana karışır ve damarın içinde şeytan varsa onu orda sıkıştırır ve boğar yani.
Ne yapalım biraz kesenin ağzı açılacak ama sağlıklı bir beslenme için şart. Tereyağı ve zeytinyağı yedikten sonra başka yağa ihtiyaç yok, en sıhhatli yaşam bu.

Zeytinyağından şaşmayacaksın.
Zeytinyağlarını insan sağlığında ve özellikle kalp ve damar hastalıklarından korunmada etkili olması, tekli, doymamış bir yağ olmasındandır.Yağların içinde hazme-dilmesi en kolay olan olduğu için sindirim kolaylığı sağlar.
Çocuklarda beyin ve kemik gelişimini hızlandırır. 

E vitamini sayesinde yaşlanma etkilerini azaltma ve doku yenileme özelliği taşır.
Kireçlenmeyi önlemede büyük rol oynar.
Cansız saçların kuvvetlenmesini sağlar.
 Zeytinyağı unutkanlığı önler : Akdeniz ülkelerinde yaşayan ve yemeklerinde çoğunlukla zeytinyağı kullanan toplumların 65 yaş üzeri yetişkinlerinde hatırlama oranının diğer ülke yetişkinlerine göre çok daha fazla olduğu saptanmıştır.

Feyz: Bir çok peynir çeşitleri var, sağlık açısından hangisini tavsiye edersiniz?

Faik Efendi: Yağsız peynir karaciğerin dostudur. Kaşar peyniri veya tulum peyniri kadında beyaz akıntıyı meydana getirir, aynı zamanda da kolesterolü yükseltir. Bugün karaciğerin dostu olan ucuz olan peynirdir, dikkat ederseniz ucuz, yağsız, taze beyaz peynir olacak. Piyasada ki yüksek ücretli peynirleri tüketmeye lüzum yok.

Feyz: Balın birçok faydasından söz edilir. Özellikle nelere faydalıdır?
Faik Efendi: Bal insanlara Allah-ü Zülcelal Hazretlerinin bir ikramıdır. Bazı kaliteli ballar vardır insanlara tavsiye ederim, fakat benim kanaatime göre bütün ballar şifalıdır.
Enes bin Mâlik (ra) ise: "Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) hasta olduğu zaman, ağzına bir avuç çörekotu atar. Üzerine de su veya bal şerbeti içerdi" demiştir.
(İbnü'l Esirr en-Nihâye fi Garibi'l Hadis ve'l Eser, Mektebetü'l İslamiye. IV. 107; Mecmau'z Zevaid, V, 87)
n Kur'an-ı Kerim'in Nahl Suresinde balın kutsiyeti şöyle zikredilmektedir: Rabbin bal arısına: "Dağlarda, ağaçlarda ve hazırlanmış kovanlarda yuva edin; sonra her çeşit üründen ye; sonra da Rabbinin işlemen için gösterdiği yollardan yürü", diye öğretti. Karınlarından insanlara şifa olan çeşitli renklerde bal çıkar. Düşünen bir millet için bunda ibret vardır."(Nahl 68-69)

Bugün birçok hastalığın ilacı bitkilerden üretilmektedir. Arılarda balı bitkilerden aldığına göre, aranılan ilaç niçin bal olmasın?
Karakovan balının özelliklerinden birkaç tanesini söyle sıralayabiliriz:

Bal, soğuk su ile şerbet yapılıp içilirse ishali keser. Tersini yapar, sıcak su ile içilirse kabızlığı giderir.
İçinde çok miktarda antibiyotik içerdiğinden nezle, grip gibi hastalıklara ilaç olmaktadır. Devamlı bal yiyenlerin daha az rahatsızlandığı bilinmektedir. 
Çeşitli yaralarda gliserin yerine kullanılabilmektedir.
Cılız ve zayıf kalmış çocukların gürbüzleşmelerini sağlar. 
Şeker, değişikliğe uğrayarak kana karışmaktadır. Bal ise hiçbir değişikliğe uğramadan, hızlı bir şekilde direkt kana karışmaktadır. Bu nedenle, mideyi ve karaciğeri hiç yormamaktadır. 
Beyni hızlı çalıştırma ve yüksek enerji sağlaması nedeniyle, sporcuların tercih ettiği bir besin kaynağıdır. 
Verem hastalığının tedavisinde çok olumlu etkisi olduğu tespit edilmiştir. 
Kan yapar, kanın temizlenmesine yardımcı olur. 
Kolesterolü düşürür. 
Erkeklik gücünü arttırır. 
İştah açar, kemikle ilgili rahatsızlıkların tedavisinde çok faydalıdır. 
Kalp çarpıntısı ve yüksek tansiyona karşı son derece yararlı bir besindir.

Bal, kalsiyum ve fosforca da zengindir. Kemik ve dişlerde sertliği sağlamakta faydalıdır. Büyüme çağında alınan kalsiyum ve fosfor yeterli değilse, kemik ve dişler sağlam olmayıp, ince, dayanıksız olurlar. Ve çocukların gelişmesi ve boy uzamasını da kötü yönde etkiler. Çok küçük parçacıklar şeklindeki kalsiyum, sinir sisteminin dengeli çalışmasını sağlar. Oysa kalsiyum eksikliğinde sinirler gergin ve aşırı hassastır. Yeteri kadar kalsiyum almayan yetişkinler, çabuk sinirlenir, çabucak yorulurlar ve rahat uyumada zorluk çekerler. Aynı zamanda, kaslarda kramplara da sebep olur. Kadınların aybaşı kanaması sırasında karın bölgesinde görülen kramplar da çoğu kez kalsiyum azalmasından dolayıdır. Kanın pıhtılaşması için kalsiyum gereklidir. Bütün bunların giderilmesinde, ihtiva ettiği besin elementleri bakımından balın önemli bir rolü vardır.
Kansızlığın önemli bir sebebi demir eksikliğidir. Balın, kansızlığın önlenmesindeki katkısı da bilinmektedir.
Bal, şerbet yapılarak ishale iyi gelir. Dörtte bir çay kaşığı (30 miliekivalan sodyum) tuz ile bir litre bal şerbeti karıştırılırsa en güzel netice elde edilir.

Feyz: Sinameki sizin terkiplerinizde kullandığınız şifalı bitkilerden sinameki hakkında ne söylersiniz?
Faik Efendi: Peygamber Efendimiz bu bitki hakkında "Ölüme Çare Olsaydı, Bu Sinem Otu Olurdu!" buyuruyorlar. Özellikle sindirim sistemi üzerinde etkilidir. Ayrıca bir çok şifası vardır.
70 gram sinem eki, 500 gr çörek otu ve 1,5 kg. süzme balın içine koyarsın. Ayrıca içine dört çay bardağı da hakiki, natural sızma zeytinyağı dökerek, karıştırırsın.
"SİNİZÜTE, MİDE GAZINA, ÜLSERE, HEPATİT B VE C'YE TEDAVİ"
Hem sinüzite hem mide ülserine iyi gelecek bir tedavi söyleyeyim size. 500 gram çörek otunu 1,5 kg süzme bal ile karıştıracaksın. Ayrıca içine 4 çay bardağı sızma zeytinyağı koyacaksın. Her yemekten iki saat evvel birer tatlı kaşığı alacaksınız. Şikayet sona erene kadar buna devam edeceksiniz. Kur'an'da zeytinyağının faydası anlatılmaktadır. Zeytinyağı sürünene, içene şeytan yakalaşmaz. Sara hastalarına da böylelikle yaklaşamaz. Karaciğer hiçbir yağdan hoşlanmaz. Yağlı yediğin zaman karaciğer yıpranır. Kolesterol çoğalır. Kan damarının içindeki kan hareketi hafifliyor. Bunun temizlenmesi oruçla oluyor. Bu macun mide ülserini de tedavi eder. Aynı zamanda Hepatit B ve Hepatit C'yi de tedavi ediyor. Azalarda ağrıyı da çeker alır. Hatta Hadis-i şerifte de buyuruyor ki: "Ölüme çare olsaydı bu sinem eki olurdu" diye bir ifade var.

ALMAN DOKTOR RAPORUNDA ÇÖREK OTUNU TAVSİYE EDİYOR!
İşte bu çalışma metodunu yapın. Üzümle çörekotunu yerseniz kan yapar. Bal vücutta kan hücresi yapar. Alman doktor rapor hazırlıyor ve diyor ki: İnsan vücudunun bütün azalarının tedavisi çörek otunda vardır. Kansere de iyi geliyor diyor.


ŞEKER HASTALARINA YULAF SAPI İYİ GELİR!
Feyz: Şeker hastası olanlara tavsiyeniz nedir?
Faik Efendi: Şekeri üç yüzü geçenler, bir avuç yulaf sapını yarım kilo suya gayet ince olarak doğrasın. Yarım saat kaynat ve iç. Her gün bunu taze olarak yap. 4-5 hafta devam et.
Şayet eski şeker hastalığı ise o vakit bunu her gün yapacak. Bu yulaf sapında hormon vardır. Vücudu besler. Doktorun verdiği ilaç vücudu beslemez. Bu ise kandaki şekeri düşürür. Doktor şeker hastasına "bal yemeyin" diyor. Halbuki balın içinde insülün var. Halbuki günde bir yemek kaşığı bal yemelidir. Bu tecrübeyle ispatlanmıştır.

Feyz: Kilo almak isteyenler ne yapmalıdır?
Faik Efendi: İnciri anasona batırıp yesinler, 40 gün.

Feyz: Ya kilo vermek isteyenler, ne yapmalı?
Faik Efendi: Meyvayla, sebzeyle karnını doldursun. Onun üzerine bir dilim ekmek ve biraz köfte yiyebilir.
200 gram kimyon, 200 gr melek otu kökü toz haline getirilir. Karıştırılır. Bundan günde bir yemek kaşığı alınır. Kısa bir süre sonra vücut tabii olarak zayıflamaya başladığı görülür. Bu metot kalbi kuvvetlendir. Nefes darlığı ve bronşite astıma çok iyi gelir. Karaciğer ve safra kesesine çok faydalıdır. Kan dolaşımını rahatlatır.

Çörekotu ve bal kürü
Kalp büyümesini önler, büyüyen kalp, eski durumuna döner. Yapılışı: Altı gram çörekotu havanda dövülerek veya dövülmeden bir yemek kaşığı bal ile karıştırılarak sabahları aç karnına yenir. Çocuklar için uygulanırken doktorun tavsiyesine göre çocuğun yaşına ve kilosuna göre çörekotu azaltılır.