Rıza Tevfik'in Bir Şiiri ve M. Âsım Köksal’ın Buna Yazdığı Cevap

Yakın tarihimizin en renkli ve ilginç kişilikleri arasında Rıza Tevfik Bölükbaşı (1869-1950) hiç şüphesiz en ön sıralarda gelir. Tıp doktoru oluşunun yanısıra hece ölçüsüyle ve âşık-Bektâşî tarzıyla yazdığı şiirlerle edebiyatta kendine bir yol açmış usta bir şâir, kendisi için uygun gördüğü “feylesof” lakabı –sistem sahibi orjinal bir filozof anlamında- tam olarak doğruyu yansıtmasa da, yarım kalan Kâmus-u Felsefe gibi eserleriyle ve ayrıca edebiyat, sosyoloji, felsefe, tarih, tasavvuf, estetik, politika gibi konulardaki çok sayıda makale ve kitabıyla çok yönlü bir şahsiyet, nâzırlık gibi önemli görevlerde bulunmuş bir devlet adamı, sporcu, Mahir İz’in ifadesiyle “her ilmî ve içtimâî mevzuu tedkik etmiş, şâir, âlim ve filozof bir adamdı.”  

Sèvres antlaşmasını imzalayanlardan biri oluşu ve Millî mücadeleye tavır alması nedeniyle yurtdışında yirmi yıl kadar sürgün hayatı yaşayan, özgürlüğe tutkun ve belli kalıplara girmeyen sivri mizacı yüzünden türlü sıkıntılar çeken ve böylece ülkesine ve ilme birçok hizmetlerde bulunabileceği verimli yılları heba olan Rıza Tevfik, yine şahsiyetine ait bu gibi sebeplerden başka devrinin, özellikle tıp öğrencileri arasında yayılan dinsizlik ve şüphecilik atmosferinden de etkilenmiş, -aşağıda yer alan şiirinde olduğu gibi- bu tutumunu ortaya koymaktan da çekinmemiştir. Bununla birlikte Rıza Tevfik hayatının son yıllarında daha önce sahip olduğu şüpheci dinî tutumundan vazgeçmiş, Lübnan-Cünye’deki sürgün yıllarında her sabah gün ağarırken idman olsun diye kuyudan su çekerken ilham ile bir îman şulesinin tecellisini hissettiğini bir tanıdığına söylemiştir.   Bundan başka, zamanında içinde bulunduğu siyasî anlayış ve Sultan Abdülhamid aleyhinde yürüttüğü faaliyetlerinden duyduğu pişmanlığı da “Sultan Abdülhamid’in Ruhaniyetinden İstimdad” isimli şiiriyle ortaya koymuştur.     

Aşağıda yer alan “Sorma Hocam” isimli şiiri Rıza Tevfik İslam hakkında şüpheci bir anlayışa sahip olduğu yıllarda yazmış, şiirde yer yer müstehzî ifadeler kullanmaktan da çekinmemiştir. Şiirlerini topladığı Serab-ı Ömrüm adlı eserin ölümünden hemen önce gerçekleştirilen ikinci baskısında da yer alan sözkonusu şiire karşı bir cevap olmak üzere merhum İslam âlimi M. Âsım Köksal tarafından yazılmış olup ilk defa burada yayımlanan ve şimdiye kadar şâirinin defterinde saklı kalan cevâbî şiire de bunun ardından yer veriyoruz. 

SORMA HOCAM

Bana sual sorma, cevap müşkildir

Her sırrı ben sana açamam hocam.

Hakkın hazinesi darı değildir

Cami avlusunda saçamam hocam.

 

Kayd-ı âhiretle düşmem mihnete,

Ben burda memurum şimdi hizmete,

Hayvan otlatırken, gidip cennete

Sana hülle donu biçemem hocam.

 

Mi’racı anlatma. Eşek değilim

Bildiğin kadar da melek değilim.

Günahkar insanım, ördek değilim

Bu ağır gövdeyle uçamam hocam.

 

Halka korku verme velvele salıp

Dünya ve ahiret bu köhne kalıp

Ben softa değilim cübbemi alıp

İmaret imaret göçemem hocam.

 

Ölümden ürker mi tez ölen kimse?

Çoktan mazhar oldum ben hak nefese

Bu demi sürerken ecel gelirse

İşimi bırakıp kaçamam hocam.

 

Şarabı menetme, o değil hüner

Âşıkım, bâdesiz pek başım döner.

Gönlümde muhabbet ateşi söner

Özrüm var, sade su içemem hocam.

 

Nâr-ı cehennemi önüme serme

Günahımı döküp kaygular verme

Kitapta yerini bana gösterme

Ben pek o yazıyı seçemem hocam.

 

Feylesof Rızayım dinsiz anlama,

Dini ben öğrettim kendi babama

Her ipte oynadım, cambazım amma

Sırat köprüsünü geçemem hocam.

 

Rıza Tevfik (Serab-ı Ömrüm, İstanbul 1949, s. 286-287)

 

FİLOZOF RIZA TEVFİK’E CEVAP

 

Her sırrı açarsan ne çıkar sanki?

Hey Rızam! Gocunma yaran yok ise.

Er olan, dünyada cömerd olmalı,

Dilden sehî ol tek, paran yok ise.

 

Rıza gibi olan adam elbette

Kayd-ı âhiretle düşer mihnete.

Girersen don bulmak kolay Cennete

Sen düşün, Allah’la aran yok ise.

 

Mi’râc’a inanmak, büyük bir iştir

Bu öyle bir yol ki Hakk’a gidiştir.

İmkân ufukları gâyet geniştir

Uçarsın kuş gibi, daran yok ise.

 

Elli-yüz yıl kadar yanar fenersin,

Pek kofalma Rızam! Bir gün sönersin

Âkıbet geldiğin yere dönersin

Yaşarsın yüzünde karan yok ise.

 

Ölümden korkmayan sen değil, biziz

Ölümü, halka-i vuslat biliriz.

Gideriz âhrete mü’min, tertemiz

Beklersin göçeni saran yok ise.

 

Oynadın her ipte görmedim sanma!

Bilirim, mâhirsin çok şeyde ammâ

Geçebilirsen geç Sırat’tan, yanma!

Yoluna gerilip duran yok ise.

 

Rıza’nın yemekle sınmaz * orucu

Abdest, namaz onun silinmiş borcu

Âsım der, girse de nâra bir ucu

İnanmaz, dilinde Kur’an yok ise. 

 

M. Âsım Köksal