Moda ve Hakimiyet

Cemiyet hayatında "MODA" bir taklit dalgası. İnançta, düşüncede, giyim-kuşamda , bıyık-sakalda , selamda, tokalaşmada, ev aile hayatında, bütün davranışlarımızda , moda, bir hakimiyet göstergesi... sosyal bir gerçek... Cemiyetin, en kolay ve en hızlı değişen yönü. Modanın yönü güçlü cemiyetlerden, zayıf cemiyetlere doğru , büyük şehirlerden küçük şehirlere, küçük şehirlerden köylere doğru gelişir ve her biri farklı biçimlerde etkilenir.. Başarılı cemiyet kendi değerlerini moda yapabilen cemiyettir. Kendi değerlerini, kendi kişiliklerini, kendi liderlerini moda yapabilen cemiyetler... güçlü olabilir....

Cemiyetlerin etkilenme gücünü ölçmek isteyenler, meydana getirdikleri modalarla bunu ortaya çıkarıyorlar. Herkes kendi değerini "çağdaş" ,"ileri" , "güzel" şeklinde empoze ederken, rakip gördüklerini etkisiz kılmak için " ilkel" , "çağdışı" , "çirkin" şeklinde propagandalarla gözden düşürmeye çalışmaktadırlar. Tarihte, bizim medeniyetimiz güçlü iken, modayı biz belirledik. Mesela, Avrupa ya arap dili ve edebiyatı, musikisi, giyim kuşamı bir dönem hakim oldu. Üniversitelerinde sarık saran ilim adamları dahi vardı. Başta Papa 2.Silvestr olmak üzere pek çok papaz Endülüs medreselerinden mezun olmakla övünüyorlardı.

Alman şairi Goethe bile Arap ve Farslar gibi divan yazıyordu. Bir dönem Osmanlı modası hâkim oldu. İstanbullu gibi giyinme modası vardı, Mozart Türk marşını besteliyordu. Daha sonra biz zayıfladık onlar, meydan okumaya başladılar. Önce Faransız, Alman, İngiliz ABD modaları, şimdilerde Japon modası çıktı.

Moda deyip geçmeyin, o bir hâkimiyet meselesidir. Biz küçük dünyanın, büyük düşünen insanları olarak, diyoruz ki. Öz değerlerimizi yüceltmek kime düşer? Bizi biz yapan öz değerlerimizi geliştirmek kime düşer? Öz değerlerimizin şanlı ve yüce muhtevasını çirkin, kaba, zevksiz, "biçimler" içinde ezik ve yenik düşüremeyiz...

Bilinçli ve şuurlu olmak zorundayız. İslam'dan zerre taviz vermeden, dünyayı hayran bırakacak bir hayat biçimi ve buna uygun modaları meydana getirmeliyiz. Kendi değerlerimiz içinde şık ve güzel giyinmesini, örtünmesini,yaşamasını, duruşumuzla, tavırlarımızla, samimi, temiz,ölçülü olan modamızı geliştirmeliyiz. Nasıl ki, yahudi gençler, dindarlık alameti olarak "kapel" takıp sokaklarda iftiharla
dolaşıyorlarsa, biz neden dindarlık alameti olan, takkemizden, tespihimizden, sakalımızdan utanalım.

Müslüman hanım ya da erkek kıyafetinden şeref duyacak ve tavırlarını, şahsiyetini, inançlarını vakarla korumalıdır... Şahsiyetimizi koruyarak, geliştirerek, yabancılaşmadan, ezilmeden, hem Müslüman, hem medeni, hem mesleğinde başarılı olmanın haşmetini yaşamak, hem hakkımız, hem de vazifemizdir. Manevi ve maddi değerlerle yoğrulmuş bir organizma gibi olalım.

Mutlu olmak, mutlu yaşamak duasıyla...

Şinasi TAHAN