“İrade Eğitimi” isminde bir kitap yazdınız. Konu herkesin ilgisini çekiyor. “İrade nasıl eğitilir?” sorusu günümüz insanının en çok cevap aradığı konulardan birisi. “İrade” kavramını nasıl açıklıyorsunuz?
Bugünün insanları yaygın olarak iki temel sorundan muzdarip: Birincisi; birçoğumuz adeta üzerimize ölü toprağı serpilmiş gibi pasif ve atıl bir yaşam sürdürüyoruz. Enerjimizi tüketen ve ömür sermayemizi yok eden bir atalet hali içindeyiz. Bu durum yaşamı ve sorumluluklarımızı sürekli ertelemeye neden oluyor. İkincisi de tüketim çağının çılgınlıklarının etkisiyle birçok konuda freni patlamış kamyon gibi kendi hayatımızın üzerindeki kontrolü giderek yitiriyoruz. Birinci durum bizi durgunluğa, hareketsizliğe, atalete; ikincisi de arzuların ve hazların yönlendirdiği anlamdan uzak bir hayata sürüklemektedir. Bu iki boyut irade gücü dediğimiz kavramın iki ayağını da oluşturuyor. İrade gücünün bir boyutu amaçlarımız ve hedeflerimiz için doğru zamanda harekete geçmeyi bilmektir. İkincisi de bu yolda ilerlerken bizi ayartan, yoldan çıkaran hazlara ve arzulara direnç gösterebilme dirayetini ortaya koymaktır. Çoğu insan tembellik gösterdiği için harekete geçmeyi bilmez veya yapması gereken şeyleri sürekli erteler. Birçok insan da yaşamını sürdürürken ve sorumluluklarını yerine getirirken sık sık hazların, arzuların, hayvani dürtülerin kancasına takılır. Güçlü bir irade bu tembelliği aşmaya ve bizi ayartan hazlara karşı dirençli hale gelmeyi sağlar. Bu yönüyle irade aslında iyi ve anlamlı bir hayatı tercih etmek, bunun için harekete geçmek ve böylesi bir hayata giden yolda önümüzde çıkan engeller karşısında sebat gösterebilmektedir.
İradenin iki önemli boyutundan söz ettiniz ve iradeyi eğitmenin önemine değindiniz. Peki, irade eğitimine neden ihtiyaç duyarız?
İrade gücü insan olmanın temelini oluşturuyor. Başka bir deyişle bizi hayvanlardan, robotlardan veya taşlardan ayırıp insan kılıyor. Bu da insanın özünde sahip olduğu potansiyel ve bu potansiyeli en iyi şekilde geliştirip değerlendirmesiyle ilgilidir. İnsanın varlığı Mevlana’nın ifadesiyle “Dibi, kıyısı olmayan bir deniz veya dokuz yüz kattır.” O denizin dibinde veya o binanın üst katlarında insan oluşumuzu değerli ve anlamlı kılan manevi hazineler var. Bu alan benliğimizin aşkın yönünü ifade ediyor. Çoğu insan yüzeyde veya alt katlarda bir hayat yaşar. Derinliğinin farkında varmadan, varlığının aşkın boyutlarını hiç keşfetmeden yaşayıp gider. Günü birlik hazların peşinde, anlamsız uğraşların içinde boğularak ve geriye anlamlı hiçbir iz bırakmadan dünyadan geçip gider. Böyle bir yaşam da sahip olduğumuz o muazzam potansiyele hiç dokunmadan öylesine yaşanmış bir hayattır. İşte irade eğitimi tam bu bağlamda büyük bir önem kazanıyor. Güçlü bir irade her şeyden önce alt katlardaki basit hazların ötesine geçmeyi, bizi maddi ve manevi anlamda bağlayan zincirlerden kurtulmayı sağlıyor. Önümüze gelişip ilerleyeceğimiz, her gün kendimizi yeniden aşacağımız, varlığın üst katmanlarına doğru ilerleyeceğimiz geniş bir alan açıyor ve bu alanda ilerleyecek gücü sağlıyor. Kontrolümüz dışında olan zayıf bir irade, yaşam enerjimizi anlamsız uğraşlarla, esir edici arzularla, tüketici alışkanlıklarla ve kısa vadeli zevklerle harcamamıza, hayatımızdaki önemli ve öncelikli işleri sürekli ertelememize ve böylece verimsiz bir hayat sürmemize neden olur. Bu da içimizdeki gerçek potansiyeli hiçbir zaman yeterince keşfetmemeye ve daha güçlü ve yararlı şekilde kullanılabilecek bir potansiyeli anlamsız bir şekilde heba etmeye neden olur. Buna karşın güçlendirilmiş bir irade bizi yaşamımız, tercihlerimiz ve davranışlarımız üzerinde daha fazla söz sahibi yapar, kendimizle ve diğer insanlarla ilişkimizi daha etkili bir hale getirir, onurumuzu kıracak yaşantılardan uzak kalmamızı sağlar ve bizi eylem-söylem tutarsızlığından koruyarak genel olarak yaşam kalitemizi arttırır. Bu yüzden iradenin eğitilmesi en önemli sorumluluklardan biri olarak hepimizin her an önünde duruyor.
İrade eğitimi ile onurumuzu korumak arasında nasıl bir ilişkiden söz ediyorsunuz?
İrade gücünün iki boyutunu hatırlayın: Yapmamız gereken işler için harekete geçme ve bizi hedeflerimizden alıkoyan arzu ve hazlara direnç gösterebilme. Gazetelerin üçüncü sayfa haberleri bize öfkesine, şehvetine, hırsına hâkim olamadığı için haber değeri taşır hale gelen bazı insanların hikâyelerini anlatır. Kimi insanlar güzel şekilde ilerleyen hayatlarını geçici bazı arzuların peşinden sürüklenerek berbat hale getirirler. Bunlar iradenin haz erteleme ve bizi ayartan arzulara direnç gösterme boyutuyla ilgili. Meselenin diğer boyutunda sorumluluklarını sürekli erteleyen, bir türlü harekete geçemeyen ve bu yüzden yaşam maratonunda sürekli güzel şeylerden geri kalan ve yaşamlarını adeta heba eden insanların hikâyeleri var. Bütün bunlar insan olmanın onurunu zaman içinde zedeleyen şeyler. Kişi giderek hem kendisine hem de çevresindeki diğer insanlara karşı saygınlığını yitirir. Sürekli başkalarına bağımlı yaşamaya alışır, sevdiklerine bile zararı dokunan yanlış işlerin içine girer. İnsan düşen, aldanan, hata yapan eksik bir varlık elbette. Her şeye rağmen aldanabilir, hata yapabilir ve hiç tahmin etmediği hallerin içine sürüklenebilir. Ancak iradeyi güçlendirmek kişiyi kendi tercihleriyle ilişkili olan sorunlu durumlardan önemli ölçüde korumuş olur. Kendini kontrol etmeyi ve iradesini iyi kullanmayı bilen kişi yanlış işlerin içine düştüğünde de en az zararla oradan kurtulmayı ve tekrar doğru yola ilerlemeyi bilir. Bu yüzden iradeyi güçlendirmek insan olmanın onurunu korumaya da önemli bir katkı sunuyor.
İradeyi eğitmenin çok önemli gerekçeleri var görünüyor. Bunlar göründüğünden daha önemli ve daha çeşitli gibi duruyor. Bunları ifade ettiniz. Size göre irade eğitimi konusu günümüzde hayatın en çok hangi alanlarında anlam ve değer kazanmaktadır?
Bu durum benim konuya çalışmaya başladıktan sonra çoğu şeyi irade gücüyle bağlantılı olarak değerlendirmemden de kaynaklı olabilir, ancak gördüğüm kadarıyla irade konusu hayatın hemen her alanına doğrudan veya dolaylı olarak temas ediyor. Maddi ve manevi yaşantımızın temelleri irademizi eğitmekten, kendimizi kontrol etmeyi öğrenmekten geçiyor. Bu çerçevede irade gücü maddi ve manevi hayatın temel dayanaklarından birini oluşturuyor. Bugün dijital bir dünyanın içinde yaşıyoruz ve teknolojinin bu baş döndüren gelişme hızıyla ne yapacağımızı ve dijital dünyaya nasıl ayak uyduracağımızı bilmiyoruz. Hayatımıza giren aletlerle ve giderek gerçek hayatın yerini almaya başlayan sanal dünya ile sağlıklı bir ilişki kurmanın yolu her şeyden önce güçlü bir iradeden geçiyor. Aksi durumda bizim için bir araç olması gereken şeyler bizi yönetir hale gelmekte ve hayatımızın kontrolünü ele geçirmektedir. Çağın tüketim, pazarlama ve reklamcılık sektörü giderek hayatımız üzerinde kontrol sahibi olmaya başlıyor. Çılgınca ve bilinçsizce tüketiyoruz ama tüketme ihtiyacımız giderek artıyor. Yaşamak için tüketmek yerine, tüketmek için yaşama noktasına geliyoruz. Bu kadar reklam bombardımanına maruz kaldığımız bugünün koşullarında zayıf bir irade ile yaşamak kendi üzerimizdeki kontrolü tamamen yitirerek bir robot gibi yap denileni yapan, yapma denileni yapmayan bir nesne haline gelmemize neden olur. İrade gücü bilinçli bir tüketim anlayışıyla böylece ilişkili hale geliyor. İnsan için bir araç olması gereken cinsellik konusu günümüzdeki birçok faktörün etkisiyle bir yandan amaç haline getirilmeye çalışılırken, diğer yandan cinselliğin bütün sağlıksız ve sorunlu halleri güçlü bir şekilde türlü pazarlama konularına alet edilmektedir. Yaşamın her alanında bu sağlıksız cinselliğin türlü formlardaki bombardımanına maruz kalırken, kendimizi kontrol etmeye, hazlarımızı meşru dairede yaşamaya ihtiyaç duyuyoruz. Bu da iradeyi eğitmeyi ve öz-kontrol becerisini güçlendirmeyi önemli bir ihtiyaç haline getirmektedir. Manevi yaşamda, uzak durmamız gereken günahlar ve yerine getirmemiz gereken ibadet sorumlulukları bulunmaktadır. İyiliği tavsiye etme ve kötülükten sakındırma sorumluluğunu taşıyoruz. Bunlar da her şeyden önce yanlış arzularımızı kontrol etmekten, tembellik ve atalet bataklığına düşmemekten, kendi nefsimizi ıslah etmekten ve yaşamın her alanında öz disiplin içinde olmaktan geçiyor. Bu açıdan irade eğitimi manevi hayatımızın sağlığı açısından da önemli hale geliyor. Bu örnekler çoğaltılabilir. İş yaşamında, eğitim yaşamında, aile yaşamında veya başka herhangi bir alanda başarılı olan, işlerini muvaffakiyetle sürdürenler her şeyden önce fiilî olarak sorumluluklarını yerine getirenler ve yaşamlarında iyi şekilde belirlenmiş öncelikleri olan kişiler oluyor. Sorumluluğu yerine getirmek ve öncelikleri iyi belirleyerek bunların gereğini yerine getirmek de irade eğitiminin özünü oluşturuyor.
İrade gücünün anlam ve mutlulukla yakın ilişkisi olduğunu söylüyorsunuz. Bunu biraz açar mısınız?
Anlam bize yaşamak için neden sunan şeydir. Hayata bakışımızı ifade eder. Duygu, düşünce ve davranışlarımıza hayat veren histir. Anlamsız bir yaşam dayanaktan yoksun bir yaşamdır. Yaşamak için anlamlı bir nedeni olmayan insan ilk fırtınada kolayca dağılabilir ve hayatını genel olarak boşluk hissiyle melankolik bir şekilde sürdürebilir. Güçlü bir anlam bizi güçlü şekilde yaşama bağlar. Yaşama güçlü şekilde bağlanmak da bize kalıcı ve gerçek doyumu getirir. Mutluluk dediğimiz şey işte bu kalıcı doyumun kendisidir. Dolayısıyla mutluluğun yolu anlamlı bir yaşamdan, anlamlı bir yaşamın yolu da hayata ilişkin sorumluluklarımızı iyi şekilde yerine getirmekten geçiyor. İrade eğitimi konusu tam da bu noktada önemli hale geliyor. İradeyi eğitmek için bir nedene, bir dayanağa ihtiyaç duyarız. Kendi yaşamımıza yüklediğimiz anlam bize bu dayanağı sunabilir. İnançlı bir insanın yaşamı önemli ölçüde kendi içinde bir anlam ve değerler dizgesiyle örülmüştür. Bunun için dışarıdan ve sıfırdan bir anlam inşa etmeye ihtiyaç hissetmez çoğunlukla. Ama sahip olduğu anlama güçlü bir şekilde bağlanmaya ve o doğrultuda yaşamaya ihtiyaç duyar. Aksi durumda eylem-söylem, inanç-davranış ikilemi yaşar ve içsel huzursuzluğu giderek çoğalır. İrade eğitimi bir yandan hayatımızdaki anlamdan güçlü bir dayanak alır, diğer yandan buna daha tutarlı ve daha disiplinli bir şekilde bağlanmamıza zemin hazırlar. Başka bir deyişle irade eğitmek anlamlı bir yaşamın hem meyvesi hem de köküdür. İnsanın inancı ve değerleri doğrultusunda meyve veren bir hayatta gerçek anlamda mutluluk veren bir hayattır.
İrade gücü ve cinsellik konuları yaygın şekilde ilişkilendiriliyor. Bu konu hakkında neler söylemek istersiniz?
Cinsellikle sağlıklı ve doğru bir ilişki kurmanın yolu her şeyden önce kendimizle doğru ilişki kurmaktan ve irademize hâkim olmayı öğrenmekten geçiyor. Bu yüzden kitapta geniş bir bölümde ele almaya çalıştım bu konuyu. İrade eğitimi ve öz-kontrol konusunda cinsellik çoğu insanın önemli bir gündem maddesini oluşturur. Çünkü cinsel dürtüleri kontrol altında tutmak çoğu insanın önemli ihtiyaçlarından biridir. Kimi insanlar inançlarıyla çatışan durumların içine sürüklenmekten korunmak için, kimisi bu dürtülerin hayatını kontrol altına alıp yaşam enerjisini tüketmesine engel olmak için, kimisi daha erdemli ve etik bir hayatın izini sürmek için, kimisi de işinde ve kariyer gelişiminde daha başarılı olmak için sürdürür bu arayışı. Herkesin cinsellik konusuyla daha sağlıklı bir ilişki kurmak için farklı nedenleri olsa da insanların bu konuda ulaşmak istediği ortak bir nokta var: kendine hâkim olmak, hazza yenik düşmemek, kontrolsüz cinsel dürtülerin peşinden yanlış yollara sürüklenmemek ve bu dürtüleri kontrol altında tutmayı başarmak. Çünkü hazza yenik düşmenin ve şehvet hissini kontrol edememenin hem birey hem de toplum için giderek artan bedelleri vardır. Kimi zaman yanlış kararlar vermenin temelinde de bu dürtüler yer alır. Bu konuda kontrolün kaybedilmesi veya bu hislerin herhangi bir kısıtlama olmaksızın doyuma ulaştırılması, özünde yıkıcı olabilen bu dürtülerin ağır maliyetler oluşturmasına neden olur. Bu dürtüler insani bir ihtiyaçtır. Sadece daha meşru, daha sağlıklı ve daha güvenli bir zeminde karşılanmasının alt yapısını oluşturmaya çalışmalıyız. İradeyi eğitmek bu anlamda bize önemli bir çıkış yolu sağlıyor.
Tüm bunlardan sonra temel soru şu oluyor; irade nasıl eğitilir?
Her şeyden önce bu sürecin belirli bir aralıkta olup biten bir süreç olmadığının ön kabulü ve bilinciyle başlamalı. İradeyi eğitmek bir yaşam tarzı ve yaşam süreci haline gelmeli. Yolculukta varılacak bir nokta değil, yolculuğun kendisi olmalıdır. Bu yolculuğa niyetlenen bir insanın önce kendisini güçlü ve zayıf yanlarıyla iyi tanıması, devam ettiği yaşam yolculuğu üzerine kapsamlı bir muhasebe yapması ve herhangi bir noktadan bu yolculuğa başlaması gerekiyor. İrade eğitimi yolculuğu zorlu bir süreçtir ama huzur veren ve giderek insana gerçek yaşatan veren bir yolculuğa dönüşür. Bu sürece ilişkin kitapta otuzdan fazla yöntem ve yaklaşıma değinilmiştir. Hepsinin ortak noktası ise kısa bir ömre uzun bir hayat sığdırma çabasını sürdürmektedir. Bunun için de irade gücümüzün doğasını iyi bilmeli, akıp giden hayatın muhasebesini yapmalı, yaşam enerjimizi etkili yönetmeli, daha cesur bir şekilde sorumluluk almalıyız. İrade gücümüze zarar veren yanlış alışkanlıklardan, ortamlardan, arkadaşlıklardan ve eski yaşam tarzından uzaklaşmayı bilmek de bu yolculuğun önemli duraklarıdır. Erdemli bir yaşam sürmek, sık sık tefekkür yapmak ve yaşamın daha önce sözünü ettiğim üst katlarına doğru yolculuğa çıkmak da iradeyi eğitmenin önemli süreçleri. Aşkın boyuta doğru yol almaya başladıkça basit hazlar, basit insanlar, basit gündelik meseleler zamanımızı ve enerjimizi daha az almaya başlar. Yaşam sermayemizi daha etkili ve verimli kullanmayı öğreniriz. Bu süreç engellerle, zorluklar, geriye sürekli dönüşlerle doludur. Bunlara rağmen devam etmeyi bilmek de güçlü bir iradeye kavuşmaya giden yolun önemli bir gereğidir. Sonuç olarak irade eğitimi kapsamlı şekilde ele alınması gereken ve kısa yolları olmayan bir süreçtir. Bunun için bir yerden başlamalı, güçlü bir nedene ve anlama sarılmalı ve irade gücümüzü geliştirme yolculuğumuzu önümüze çıkan her türlü ayartıcıya ve engele rağmen sürdürmeyi bilmeliyiz.
İrade eğitimini olumsuzlayan doğru bilinen yanlışlar da büyük çeldiriciler aslında. Çalışmanızda bu konuya da özenle değinilmiş… Nedir bunlar?
Çoğu insan kendini toparlama ve bir yerden işleri yoluna koyma arayışına bu sürece hiç başlamadığı için değil, yanlış yerden, yanlış beklentilerle ve yanlış yöntemle başladığı için kaybeder. Bu durum irade eğitimi için de geçerlidir. Tıpta aslolan önce zarar vermemektir. Dinde aslolan önce günahtan uzak kalmaktır. Eğitimde aslolan önce çocuğu incitmemek, onun doğasına zarar vermemektir. İyileştirmek, sevap kazanmak, iyilik yapmak, öğretmek ikinci aşamada gelir. İrade eğitiminde de öncelikli olan yanlış beklentileri terk etmek, bizi uzun vadede daha iradesiz hale getirecek davranışlardan uzak kalmaktır. İnsan doğası için temel olan esnekliktir. Esnek olmayan insan, yaşamın her alanında kırılır. Ya öğrenilmiş çaresizlik dediğimiz mutlak umutsuzluk bataklığına saplanır ya da aşırı bir uca savrularak hem kendisi hem de çevresi için zarar veren bir hale gelir. Bu esnekliği irade eğitiminde ve kendimizi değiştirme sürecinde de sürdürmeyi bilmeli. Çoğu insan bu süreçte kendini aşağılamayı, kendisine hakaretler yağdırmayı bir çözüm zanneder. Bu kısa vadeli bir vicdan rahatlatma işlevi görse de bir süre sonra kişiyi aynı hataya tekrar düşürür. Aşırı katı olmak, bir alana odaklanırken diğer tarafları gözden kaçırmak veya ihmal etmek, hedef belirleyip orada bırakmak gibi durumlar bu süreçte yapılan diğer yaygın yanlışlar.
Bir gün yaşlanıp geriye doğru baktığında ilkeli ve dürüst bir hayat yaşadığını, ayartıcı arzulara esir düşmediğini, başkalarının minneti altına girmeden kendi sorumluluklarını yerine getirdiğini, başka mahzun gönüllere de dokunduğunu ve bedellerine rağmen inandığı hayatı yaşamak için anlamlı bir çaba ortaya koyduğunu hatırlamak insana derin bir huzur hissi yaşatacaktır. İrade eğitimi bizi böyle bir hayata götüren önemli yollardan biridir.