AYIN MEKTUBU
"Rahman ve Rahim Olan Allah'ın Adıyla" Yayın hayatına yeni başlayan; akıcı üslûbu, harika kapağı, güzel baskısı ve güçlü inançlı kadrosuyla bizlere özel bir dergi sunan FEYZ'e teşekkürler...
"Ahir zamanda harpler harflerle olacaktır." sözünü kendisine şiar edinen, kardeşlik ruhunu canlandıracağına inandığım FEYZ'e teşekkürler. Aylık fikir dergileri arasında bir çığır açacağına inandığım FEYZ, gerçekten bir boşluğu doldurdu. İlk sayı kapak dahil olmak üzere çok güzeldi. En çok sevdiğim şey ise ilk sayıda Elfaz-ı küfür gibi önemli bir konunun ele alınmasıydı. Bu sözler halk arasında çok kullanılıyor. Elfaz-ı küfür defalarca okuduğum ve okuttuğum bir konu oldu.
Evet, FEYZ başanlı bir çizgide başlamıştı, fakat bu başarıyı sürdürebilecek mi diye endişe duyduğumu da gizleyemem. İkinci sayıyıda aldığımda sevindim. Fakat üzüldüğümü de eklemeliyim. Sevindim çünkü endişemde haksızdım ve FEYZ yakaladığı çizgide yürümek azmindeydi. Konular daha geniş olarak ele alınmış ve yorumlanmıştı. Üzülmemin sebebi ise FEYZ'in gördüğü haksız tenkitlerdi.
Ama bizler gibi tüm FEYZ yetkilileri de biliyordu ki, bu yola çıktıklarında kendilerini destekleyenler olabileceği gibi tenkit edenler, Feyzin gereksizliğini savunanlar da olacaktı. Ne yazık ki devrimiz müslümanlarının büyük bir çoğunluğu İslâm dinindeki tebliğ vazifesinden habersizdir. Halbuki İslâm'da "Emr-i bil Ma'ruf - Nehy-i anil Münker" vardır. İslâm'ı yeryüzünün en ücra köşelerine kadar yaymak ve onu anlatmak ancak tebliğle mümkündür. "Yeryüzünde din yalnız Allah'ın (Celle Celalühu) dini oluncaya kadar kâfirlerle cihad edin" emri ilahisi müslümanı tebliğe çağırır.
Tebliğ her müslümanın görevidir ve her müslüman gücü nisbetinde tebliğ görevini yerine getirmelidir. Bazıları eli, bazıları dili, bazıları malı, bazılan da kalemiyle bu mukaddes vazifeye katılmalıdırlar. Fitne ve fesadın bu denli arttığı bir dönemde müslümanın sadece teşbihi ve seccadesiyle başbaşa kalması mümkün değildir. Müslüman dininin gereğini en güzel şekilde yaşamalı ve anlatarak da yaşatmaya çalışmalıdır. Günümüzde her türlü basın organıyla tebliğ görevi daha kolaylaşmaktadır. Kendisini aydın müslüman olarak tanımlayan, fakat 20. yy. basınının önemini hala anlayamayan bazı kendini bilmez insanlar (!) elbette çıkacaktır. Bu insanların istediği, basının şer odaklarının eline geçmesi midir?
Biz biliyoruz ki fesat şebekecilerinin, şer davetçilerinin en büyük kozu basındır. Onlar bu vatana tahripten başka birşey getirmemişlerdir. Onların istedikleri okumayan, hiçbir şeyi idrak edemeyen cemaatlerin ortaya çıkması ve devamlı muhalif olmalarıdır. Bunu başardıklarını çevremize baktığımızda anlayabiliyoruz. Ben bu ahlaksız boyalı basının karşısında sizi görmeye tahammül edemeyen kendisini müslümanmış gibi gösterip, İslâm'ın kuyusunu kazan insanlara sormak istiyorum; evet, meydan onlara mı kalsın?
Bu tenkitlere (tehdit demek daha doğru olur çünkü bunların samimi okuyucu kitlesiyle ilgisi yoktur) üzülmekle birlikte sevinmek de gerekir. Çünkü meyve veren ağaç taşlanır ve elbetteki iyinin düşmanı çoktur. Nasıl ki, her kıymetli şeyin bir kaç düşmanı vardır. İslâmî yayınlarında düşmanı çoktur. Nasıl, neden dememeliyiz çünkü düşman mü'minin hızıdır. Ve onlar için Allah (Celle Celalühu) emri kesindir : "Ey Muhammed! Onlara baktığın zaman cüsseleri hoşuna gider; konuşurken sözlerini dinlersin, tıpkı sırlanmış kof kütük gibidirler; her çığlığı kendi aleyhlerinde sayarlar; onlar düşmandır, onlardan çekin, Allah canlarını alsın, nasıl da aldatılıp, döndürülüyorlar!.." (Münafıkûn / 4)
Ve ben burada FEYZ adına söz alarak Necip Fazıl'ın dizeleriyle sesleniyorum:
"Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes!
Ey kahpe rüzgâr, artık ne yandan esersen es!"
Evet, FEYZ kendi alanında bir çığır açacak ve hiçbir tehdit ve tenkit değil FEYZ'i yıpratmak, hızına hız katacaktır. İnşaallah. Çalışmalarınızda sonsuz başarılar diler ve bu şuurla sözlerimi noktalarken FEYZ dolu günlere FEYZ'le ulaşmak dileğimle.
Allah'a (Celle Celalühu) emanet olunuz...
Allah'ın (Celle Celalühu) selamı üzerinize olsun. Allah (Celle Celalühu) yâr ve yardımcınız olsun. Amin