Dinî eğitim, sadece okul çağında değil küçüklükten itibaren zaruri olan ihtiyaçtır. Şahsiyet gelişiminde ve oluşmasında dinin büyük fonksiyonu vardır. Çocuklar identifikasyon adı verilen özdeşleme ve taklit mekanizması ile büyürler. Şahsiyetleri ve cinsiyet özellikleri bu şekilde teşekkül eder.
3-6 yaşlarındaki çocuklarda belirgin olarak ana-babaya benzeme çabası ve taklit etme dikkati çeker. Onları dünyanın en güçlü, en bilgili kişileri olarak görür.
Daha sonraki yıllarda ise bu eğilim; öğretmene, çevredeki kişilere, televizyon ve romanlardaki kahramanlara yönelir.
İşte ilkokul çocuğu öyle bir döneme gelir ki, hayran olduğu ve özdeşleştiği kişilerin en güçlü olmadıklarını anlar. Onların da zaafları, eksiklikleri olduğunu anlayınca bir sarsıntı geçirir, düşünceleri altüst olur. Ruhunda bir boşluk oluşur.
Bu devrede, bir de yakın çevrede ölüm hadisesi olmuşsa bunalım büyür. Çocuk, o gelişmemiş ve tecrübeden mahrum zihni ile ölümü kavrayamaz. Hele ölen anne ve babasından biri ise problem daha büyük olur.
Hâlbuki dinî eğitim, çocuğun boşluğa düşmesini önler ve bu çağın bunalımsız atlatılmasını sağlar. Ana babasının mükemmel ve ölümsüz yaratıklar olmadığını öğrenen çocuk Allah inancıyla boşluğu doldurur. Herhangi bir ölüm hadisesi karşısında, ahiret inancı çocuğu teskin eder.
Geçerli psikoloji ilkelerine göre, insan davranışları üç tabakanın tesiriyle olur: Süper ego, ego (benlik) ve alt ego. Alt egoya nefs de denebilir ve hazza yöneliktir. Süper ego ise vicdani kısımdır. Toplumdan gelen baskılar, dinî ve ahlaki değerler bu katı oluştururlar. Ego, bu iki katın etkileriyle davranışlarımızı ayarlar ve düzenler.
İşte süper ego, sağlam değerlerle küçüklükte donatılırsa sağlam karakterli, doğruluğu ve çalışkanlığı şiar edinen fertler yetişir. Toplum büyük kazançlar sağlar.
Yapılan araştırmalar göstermiştir ki, herkes bir dine inanmaya meyyaldir. İnsanın ruhi yapısındaki din boşluğu hakkıyla doldurulmazsa, bu sefer anarşizm, hippilik, komünizm gibi sapık akımlara din gibi sarılır, onlardan medet umar.
Yine yeterli din terbiyesi almamış gençlerde, tehlikeli hurafelere ve batıl inançlara sapma görülür.
Bazı gençler ise dinî eğitimin dolduramadığı boşluğu alkol ve uyuşturucularla kapatma yoluna gider. Sağlam dinî terbiye almış hiçbir gencin alkolizm ve uyuşturucu batağına düştüğü görülmemiştir.
Dinî eğitim, içinde bulunduğumuz sonsuz kâinatta bir nokta kadar dahi yer işgal etmeyen ve pis kokulu sıvıdan gelip pis kokulu bir cesete giden insanın boşuna yaratılmadığını öğretir. Bizim her hatamızı gören ve bilen, bizi günahlarımızla ve sevaplarımızla hesaba çekecek olan bir Yaratıcımız vardır. Öldükten sonra yokluğa değil, yeni ve sonsuz bir hayata gideceğiz.
Elbette, bu gerçeklere iman eden kişi hayatı boyunca diğer insanlara faydalı olmak ister, yardım eder, kimseye hile yapmaz, aldatmaz. Yalandan kaçınır. Bu kişilerin sayısı arttıkça da toplumda kardeşlik hisleri ve yardımseverlik artar, dolayısı ile daha mutlu olunur.
Bu sebeplerden dolayı dinî eğitim, herkes için zaruri bir ihtiyaçtır.