Allah Teâlâ insanın ve evrenin yaratıcısıdır. Anne baba ise kişinin dünyaya geliş sebebidir. Çocuk dünyaya geldiğinde bakıma, korumaya ve sevgiye muhtaçtır. Çocuğa bunu en iyi bir şekilde verecek de anne babasıdır. Rabbimiz buna şöyle işaret eder: “Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et (diyerek dua et!)” (İsrâ, 17/24).
Bizlerin varlık sebebi olan anne babaya Rabbimiz en küçük bir hata yapmamızı istememektedir: “Allah’a kulluk edin ve O’na hiçbir şeyi ortak koşmayın! Anneye, babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yakın arkadaşa, yolcuya ve ellerinizin altında bulunanlara (köle, cariye, hizmetçi ve benzerlerine) iyi davranın! Allah kendini beğenen ve daima böbürlenip duran kimseyi sevmez!” (Nisa, 4/36). Yine Rabbimiz, en fazla ihtiyacımız olduğu bir zamanda nasıl anne babamız bize şefkat kanatlarını germişlerse bizler de onlara özellikle buna en fazla ihtiyaç duydukları anda yapmamız gerekir. “Rabbin, sadece kendisine kulluk etmenizi, annenize ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi senin yanında yaşlanırsa kendilerine öf bile deme! Onları azarlama! İkisine de güzel söz söyle! Onları esirgeyerek alçak gönüllülükle üzerlerine kanat ger.” (İsrâ, 17/23-24).
En Fazla Kime İyilik Yapılmalıdır?
Üzerimizde en fazla hakkı olan anne babamızdır. Ebû Hüreyre (r.a.) şöyle dedi: “Bir adam, Rasûlüllah’a (s.a.v.) geldi ve: “İnsanlar arasında kendisine en iyi davranmam gereken kimdir?” diye sordu. Rasûlüllah (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Annendir.” Adam: “Sonra kimdir?” dedi. Rasûlüllah (s.a.v.) “Annendir.” buyurdu. Adam: “Sonra kimdir?” dedi. Rasûlüllah (s.a.v.) “Annendir.” buyurdu. Adam: “Sonra kimdir?” dedi. Rasûlüllah (s.a.v.) “Babandır.” buyurdu. (Buhârî, Bir ve Sıla, 2; Müslim, Bir ve Sıla, 1, 2).
Anne baba aynı zamanda Müslümanın kurtuluşu için birer vesiledir. Ebû Hüreyre’den (r.a.) bir başka rivâyet şudur. Rasûlüllah (s.a.v.) bir gün minbere çıktı “Âmîn, âmîn, âmîn.” dedi. Kendisine denildi ki: “Ey Allah’ın elçisi! Sen minbere çıkınca “Âmîn, âmîn, âmîn.” dedin.” Rasûlüllah (s.a.v.) “Cebrail bana, Ramazan ayına yetişip de günahları affolunmayan kişiyi Allah cehenneme girdirsin ve rahmetinden uzaklaştırsın. “Âmîn de” dedi. Ben “Âmîn” dedim.” Sonra Cebrail: “Ana babasına veya onlardan birisine sağlığında kavuşup da onlara iyi davranmadan ölürse Allah onu cehenneme girdirsin ve rahmetinden uzaklaştırsın. “Âmîn de” dedi. Ben “Âmîn” dedim.” Sonra şöyle dedi: “Yanında senden söz edilince sana salavât getirmeden ölen kimseyi de Allah cehenneme girdirsin ve rahmetinden uzaklaştırsın. “Âmîn de” dedi. Ben “Âmîn” dedim.” buyurdu. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, II, 254).
Cihada Denk Amel
Anne babaya hizmet bazı hadislerde Allah yolunda cihada denk olarak kabul edilmiştir. Abdullah b. Amr b. As şöyle dedi: “Bir adam Nebi’ye (s.a.v.) gelerek: “Ben Allah’tan ecir isteyerek hicret ve cihad etmek üzere sana biat ediyorum” dedi. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu: “Annen ve babandan sağ olanı var mıdır?” Adam: “Her ikisi de sağdır.” dedi. Nebi (s.a.v.) şöyle buyurdu. “Böyle iken sen Allah’tan ecir mi istiyorsun?” Adam: “Evet” deyince Nebi (s.a.v.) “Burada kal, onlara hizmet et, çünkü onlara hizmet cihaddır.” buyurdu. (Müslim, Bir ve Sıla, 5, 6). Başka bir hadiste de bu iki amel yani Allah yolunda cihat ve anne babaya itaat en faziletli amellerden kabul edilmiştir: Abdullah b. Mesud’un rivayet ettiğine göre bir adam Rasûlüllah’a (s.a.v.), “Amellerin en üstünü hangisidir?” diye sorunca şöyle cevap verdi: “Vaktinde kılınan namaz ve anne babaya iyilik etmektir. Sonra da Allah yolunda cihad etmek gelir.” (Buhârî, Cihâd ve Siyer, 1, Tevhid,48; Müslim, İman, 137). Bir başka sahabi de hicret etmek için gelip “Ya Rasûlallah! Ana-babamı ağlatarak geldim.” dedi. Rasûlüllah (s.a.v.) bu duruma üzülerek buyurdu ki: “Hemen git, onları ağlattığın gibi güldür!” (Ebû Dâvûd, Cihad, 31; Nesâî, Biat, 10; İbn Mâce, Cihad,12).
Anne babaya itaat edilmeyecek tek konu vardır o da kişiyi Allah’a isyan ve O’nun emrine aykırı görüşe sevketmeleridir: “Biz insana, anne babasına en güzel bir biçimde davranmasını emrettik. Ama onlar, hakkında bilgi sahibi olmadığın bir şeyi bana ortak koşman için seni zorlarlarsa onların sözüne uyma! Sonunda dönüşünüz yalnız bana olacaktır. İşte o zaman, vaktiyle yapmış olduğunuz her şeyi önünüze koyacağım.” (Ankebut, 29/8).
Anne baba Müslüman olmasa dahi onlara iyilik yapılır, meşrû istek ve emirleri yerine getirilir. Esma binti Ebû Bekir’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Annem yanıma geldi, kendisi Kureyş devrinde Rasûlüllah’ın (s.a.v.) onlarla muahede yaptığı zaman henüz müşrik idi. Ben Rasûlüllah’tan (s.a.v.) fetva isteyerek: “Ya Rasûlallah! Annem bana rağbet göstererek, yanıma geldi. Kendisine yardımda bulunayım mı?” dedim. Rasûlüllah (s.a.v.): “Evet annene yardımda bulun.” buyurdu. ( Buhârî, Cizye, 18, Edeb, 7, 8; Müslim, Zekât, 49, 50). Buhârî’de İbn Uyeyne’nin şu ilavesi vardır: Bu konuda Allah şöyle buyurmuştur: “Allah sizinle din uğrunda savaşmayan ve sizi yurtlarınızdan çıkarmayanlara iyilik yapmanızı ve onlara adil davranmanızı yasaklamaz.” (Mümtehine, 60/8).
Hadise göre din ayrılığı bile olsa anneye sıla yapılması gerekir. Hatta bu konuda kocanın izni dahi şart değildir. Çünkü Rasûlüllah (s.a.v.) Hz. Esma’ya annesini ziyaret için kocasının iznini şart koşmamıştır.
Sahabeden birisi Rasûlüllah’a (s.a.v.) gelerek: “Ya Rasûlallah! Annem babam öldüler. Bunlar için bundan sonra yapabileceğim bir iyilik var mı?” diye sorar. Rasûlüllah (s.a.v.) sahabeye şu cevabı verir: “Tabii ki vardır. Onlar için dua etmek, günahlarının bağışlanmasını Allah’tan dilemek. Hayatta iken verdikleri sözleri onların adına yerine getirmek. Onlardan yana olan akrabalık bağlarını gözetmeye devam etmek. Onların dostlarına, arkadaşlarına iyilik etmek.” (Ebû Dâvûd, Edep, 119, 120).
Son olarak Rabbimiz Müslümanlardan başta anne baba ve diğer Müslümanlara şöyle dua etmelerini istemektedir: “Ey Rabbimiz! Amellerin hesap olunacağı gün, beni, ana-babamı ve müminleri bağışla!” (İbrahim, 14 / 41).
Selam ve dua ile…