İnsanın kendini tanıması ve Allah’ı bilmesi, “nimet” kavramından yola çıkarak nasıl ifade edilebilir?
Allah tarafından yaratılan insan, hayatını sürdürebilmesi için birçok şeye muhtaçtır. Yüce Yaratıcı, kullarının bu ihtiyaçlarını gidermekle kalmamış, ihtiyaç duyduklarından daha fazlasıyla onları nimetlerle donatmıştır. Hatta bu nimetlerin sayılabilmesi bile mümkün değildir.
İnsan kendisine verilen nimetleri düşünse ve bunları saymaya kalksa aciz kalır. Zira ayet-i kerimede bu durum; “O size istediğiniz her şeyden verdi. Allah’ın nimetini sayacak olsanız sayamazsınız. Doğrusu insan çok zalim, çok nankördür!” (İbrâhîm, 14/34) şeklinde ifade edilmektedir. Allah Teâlâ, insana yaşaması için ne gerekiyorsa onları istifadesine sunmuştur. Hâlık ve Rezzâk olan Allah’ın azameti çok yücedir, kendisinden başka tanrı yoktur. Gökleri, yerleri ve bu ikisi arasındaki şeyleri var eden O’dur. Sayısız gök cisimlerini, galaksileri, güneşi, ayı ve nice bilemediğiniz yıldızları yaratandır. Kâinattaki her şey, O’nun kudret ve büyüklüğünü ve bahşettiği nimetlerin sonsuzluğunu gösteren kanıtlardır. Yer altındaki madenleri de yaratan Allah’tır. Hayatı sürdürebilmenin en önemli unsuru olan suyu da yaratan O’dur. Bu sudan çeşitli ürünleri halk eden, çorak arazileri yeşerten, dağlar büyüklüğündeki gemileri denizde yüzdüren, gündüzü çalışma, geceyi dinlenme vakti olarak yaratan Allah, kullarına daha nice nimetler bahşetmiştir.
“Artık, Allah’ın size verdiği rızıktan helâl ve temiz olarak yiyin, eğer (gerçekten) yalnız Allah’a ibadet ediyorsanız, onun nimetine şükredin.” (Nahl 16/114). Bu ayette, maddî nimetler ile şükürden söz edilmekte, kulların helal ve temiz olan şeylerden yemeleri emredilmekte, zararsız, temiz ve helâl olan şeyler mubah kılınmakta, hastalığa, kötülüklere sebep olan zararlı ve habis şeyler de haram kılınmaktadır. Dolayısıyla yeme ve içme konusunda da insanlığın yararına kurallar koyan Allah’a sonsuz şükürler gerekmektedir.
Allah’ın nime...
Yazının tamamını dergimizden okuyabilirsiniz.