Ruh hastalığının pek çok sebebinden önemlilerini kaydedelim:
• İrsiyet (soyaçekim)
• Çocukluk ve gençlikteki kişilik gelişimi
• Kalabalıklaşan şehirler ve yoğunlaşan stresler
• Teknolojik gelişme ve refahın artışı
• Alkol ve uyuşturucu tüketiminde artış
• Ailenin bozulması ve boşanmalar
• Ekonomik sebepler vs...
Şimdi bu maddeleri tek tek ele alarak, Müslümanların bunlardan korunmuş olup olmadığını inceleyelim:
- Akıl hastalıklarının önemli bir kısmının irsiyetle ilgisi vardır. İnsanın iradesi dışında bir durum olduğu için Müslüman’ı aynen etkilemesi tabiidir.
- Şahsiyetin temeli küçüklükte atılır. Bugün toplumlar İslamiyet’ten büyük ölçüde uzaklaşmış durumdadır. İslâmî terbiye, İslâmî mektepler kalmamıştır. Hakkıyla İslam terbiyesiyle yetişen, yok denecek kadar azdır. Çocuk ve genç, çevrenin gayr-i İslami telkinleriyle her an karşı karşıyadırlar. Sağlam İslami ailelerde çocuklar bir ölçüde korunuyorsa da, çoğunlukla fazla etkilenmektedirler.
- Kalabalık ve stresten Müslümanlar da diğer insanlar gibi etkilenir. Toplumda maddeci felsefenin unsurları hâkimdir. Kişiler arası ilişkiler menfaate dayanmaktadır.
- Teknolojinin insanı “çark dişlisi” gibi görmesi, refahın artması Müslüman’ı da büyük ölçüde etkilemektedir.
- Ekonomik yetersizliklerden de bir ölçüde tesir alırlar.
- Bu maddelerin yanında Müslüman’ın karşı karşıya olduğu bir önemli karmaşa daha vardır: İçindeki duygular, inanç ve haram-helâl anlayışı ile çatışan, çelişen çevre... Devrimiz Müslüman’ı artık “Elinde ateş tutan kişi”den farksızdır.
Bütün bu aleyhte maddelere rağmen Müslümanlar, diğer insanlara nazaran çok az ruh hastalığına yakalanırlar. Çünkü İslam, bağlılarını korur.
Müslümanların Avantajları
• Müslüman, alkol ve uyuşturucu kullanmaz. Akıl hastanelerinin üçte birini işgal eden alkolik ve esrarkeşler arasında dindar kişi kesinkes yoktur.
• Müslümanlar sağlam aileler kurarlar. Müslüman çocuklar, ailenin sıcak ve sevgi dolu havasında büyürler. Evlere dış dünyanın çekişmeleri, menfaat hesapları taşınmaz. Boşanmalar da çok azdır. Fuhuş, zinadan da uzak oldukları için bunların sebep olduğu bozukluklardan emindirler.
• Müslümanlar namaz kılarlar. Hakkıyla dosdoğru kılınan beş vakit namaz ise; streslerin, artan teknolojik baskıların en faydalı ilacıdır.
• Müslüman, dünyanın geçici olduğunun şuurundadır ve dünya problemlerini büyütmez. Ölümün mukadder olduğunu bilir.
• Müslüman’ın kanaat, sabır, tevekkül gibi hasletleri vardır, olmalıdır. Mevlâ görelim neyler, neylerse güzel eyler, der. Kadere inancı tamdır. Hayır ve şerrin Allah’tan geldiğini bilir. Bu hasletler ise ruh hastalıklarına büyük engellerdir.
Bu maddelerden dolayı Müslümanlarda ruh hastalığı az görülür. İslam’ın bir başka mu’cizesidir bu durum...
Yalnız şunu da mutlaka belirtmeliyiz. İslami topluluk içinde yaşayan, İslami terbiye görmüş, İslam’ı nefsine hakkıyla tatbik eden kâmil Müslümanlar kati olarak ruh hastalığına tutulmazlar. Uzun yıllar Bakırköy Akıl Hastanesi’nde akliye hekimliği yapan Dr. Mehmed Tevfik Bey de, hiçbir hasta kâmil Müslüman’a rastlamadığını, bu şahısların ruh hastalıklarından emin olduklarını yazdığı kitabında (Ruhi Bunalımlar ve İslâm Ruhiyatı) kaydetmektedir.
Kore’de harp sırasında esir olan Türk ve ABD’li askerlerin kamplarında ilgi çekici bir farkla karşılaşıldı. Kamptaki ABD’li esirlerin çoğu çeşitli hastalıklardan kıvranıyordu ve ölüm oranı çok yüksekti. Türk esirlerde ise tam tersineydi. Hem hasta olanlar azdı hem de ölüm oranı çok düşüktü. Aynı şartlar altında kalan bu iki grup arasındaki fark, ilim adamlarını inceleme ve araştırmaya yöneltti. Sonunda ilim adamları şu kanaate vardılar: Müslüman esirlerdeki kader ve ahiret inancı, hayır ve şerrin Allah’tan geldiğine imanları yanında oruç ve namazla vücutlarının daha mukavim hale gelişi, onları bir zırh gibi zorluklara karşı korumuştur.