Allah nasip ederse yeni bir kurban bayramını daha idrak edeceğiz. İmkânı olanlar, yani kendilerine kurban kesmesi vacip olanlar bu görevlerini ifa edecekler. Hayat pahalılığının iyice arttığı ve neredeyse orta gelirli insanların bile geçinmekte, evlerine et almakta zorlandıkları bu zamanda kesilen kurban etleri, ümmetin fakirleri için büyük bir ikrama ve rahmete dönüşecektir. Kurban bayramına itirazı olan tuzu kuru bazı insanlar, acaba bu rahmeti fark ederek hatalarından tövbe edecekler mi bilmiyorum. Ama şu bir gerçek ki âlemlerin yegâne sahibi olan Allah’ın bu rahmeti yoksullar arasında büyük bir sevinç ve mutluluğa vesile olacaktır.
Mülk onundur, onun mülkünde elbette ki onun sözü ve kuralları geçerli olacaktır. Bizler sahip olduğumuz iş yerlerinde, fabrikalarımızda, hatta evlerimizde kendi kurallarımızı uygularız. Başkalarının müdahalesini asla kabul etmeyiz, bu durum tabii bir şeydir. Bu nedenle Mâlikü’l-mülk olan Allah’ın mülkünde dilediği gibi tasarruf etmesi kimseye garip gelmemeli, emirleri akla giran kabul edilmemelidir.
Kurbanla ilgili olarak Rabbimiz yüce kitabında şöyle buyurmaktadır: “Kurbanlık büyük baş hayvanları da sizin için Allah’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yiyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.” (Hac 22/36)
Biz kullara düşen bu ikramdan istifade etmek, hem yemek hem de yedirmektir.
Sevgili Peygamberimiz de kurban konusunda çok titizdir ve Hz. Âişe’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resulullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Ademoğlu kurban kesme gününde Allah katında kan akıtmaktan daha sevimli bir amel işlememiştir. O kurban, kıyamet günü boynuzları, kılları ve tırnaklarıyla gelecektir. Kurbanın kanı yere düşmeden önce Allah katında hemen kabul olunur. Bu sebeple kestiğiniz kurbanlardan dolayı sıkıntı değil gönlünüz hoş olsun.” (İbn Mâce, Edahî: 3)
Efendimizin (s.a.v.) tavsiyesiyle görülüyor ki, müminler olarak imkânı olanlar kurbanlarını gönül hoşluğu ile kesecekler ve Rablerine bu ikram için şükür ve teşekkürü de ihmal etmeyecekler.
Kurbana, hayvan katliamı olarak bakan zavallılara ise diyecek sözümüz şudur: Ağızlarından düşürmedikleri doğanın bir kanunu olarak yaşamak için avlanan milyonlarca etçil hayvanı da imkânları varsa otçul yapsınlar, mümkün ise eğer…
Doğanın dengesi, bazı canlıları bazı canlıların yemesi üzerine kurulmuş, öyle ayarlanmıştır. Bunun adı kulağa hoş gelen ekolojik dengedir. Buna itirazı olmayanların, insanoğlu gibi yeryüzünün en akıllı ve şerefli varlığının yaşamı için diğer canlılardan faydalanmasına itiraz etmeleri anlamsızdır.
Bu imtihan dünyasında Rabbimiz bizi malımızdan, canımızdan, zamanımızdan fedakârlık etmekle imtihan etmektedir. Kurban ibadeti bir yönü ile bu fedakârlığı bizden bekler. Zira Allah’ın bize ikram ettiği zenginliği, fakirlerle paylaşmak onun cüzi bir kısmını ihtiyaç sahiplerine vermek, sevindirmek, mutlu etmek önemli bir kulluk görevimizdir. Bu görev sayesinde insanlar arası yardımlaşmayı sağlayarak aradaki haset ve kıskançlıktan kaynaklanabilecek negatif duyguları törpülemek, böylece kardeşlik duygularını yaymak ve pekiştirmek mümkündür.
Zekât ve sadakanın da böyle bir görevi vardır. Kesilen kurbanların, verilen sadaka ve zekâtların hiçbirinin Rabbimizin bir işine yaramadığı bir vakadır. Bunların hepsinin asıl amacı yine insanlar, hatta tüm canlılar için yeryüzünü daha yaşanılır bir hale getirmek, dolayısıyla huzurlu bir toplumun oluşmasına katkı sağlamaktır.
Kurban ibadetinde Hazreti İbrahim’in (aleyhisselam) İsmail’i (aleyhisselam) kurban etmesindeki hikmeti yakalamak da önemlidir. Allah’tan çok neyi seversek o sevgiler, sonucu aslında şirke veya Allah’a ortak koşmaya giden duygu sapmalarıdır. Bütün ibadetlerin yine kullara yönelik olarak birçok faydaları vardır. Bir faydası da insanoğlunu şirk batağına düşmekten korumaktır.
Kurbanınızı bu şuurla yapmanız dua ve temennisiyle, Allah’a emanet olun.